Yalnız olarak перевод на английский
714 параллельный перевод
Sizinle yalnız olarak konuşmak istiyorum.
Id like to talk to you alone.
Ona yalnız olarak bu kadar önemli ne söylemek istediniz?
What did you want to say to him alone that was so important, huh?
Yalnız olarak öleceğim!
I will die alone!
Nil'in kalbinde yalnız olarak, başladım, yaşadım ve bitirdim.
I began life as I am ending it, alone. I rode alone on the bosom of the Nile.
Bugünden itibaren dokuz gün içinde yanına hiçbir silahlı birlik almadan, yalnız olarak krallığı terketmesine karar verilmiştir.
"in which to depart from the realm, alone and without men at arms. " All his property, his goods, his lands and his privileges...
Gerekirse yalnız olarak.
Alone if necessary.
Bugünden itibaren dokuz gün içinde yanına hiçbir silahlı birlik almadan, yalnız olarak krallığı terketmesine karar verilmiştir.
He has been accorded nine days fromthis day in which to leave this realm, alone and without men-at-arms.
- Tabiki, yalnız olarak...
Only, of course...
Ama yalnız teorik olarak?
But only in theory?
Pranga kamplarımız, yalnızca fiziksel olarak değil ahlaki olarak da mahkumların yararınadır.
Why, our chain gangs are beneficial to the convicts... not only physically, but morally.
Şimdi kendinizi milyarlarca ve milyarlarca yıl önce uzaydan aşağıya, .boş bir yokluk denizinde dönüp duran, .. bu yalnız, çilekeş küçük gezegene bakıyor olarak hayal edin.
So now, imagine yourselves out in space billions and billions of years ago, looking down on this lonely, tormented little planet, spinning through an empty sea of nothingness.
Sizler de benim korumalarım olarak geliyorsunuz, opera binasına kadar, ama ben içeri yalnız gireceğim.
You're all going with me as a guard of honor, right up to the opera house, but I'm going in alone.
Yalnız o a la carte olarak servis edilir.
- Yes, sir. - Prairie oysters is à la carte.
Yalnız gittiğim yer evim değil hayatım boyunca evim olarak gördüğüm tek yerdi.
Off I went, not home... But to the only place that it ever seemed home to me.
Bıkmış, yorgun ve yalnız olan da intiharı çözüm olarak görür.
The bored, tired and indifferent can commit suicide.
Yalnız kendine saygı duyan insanlar, özgürce, tam olarak aşık olabilirler.
Only people who respect themselves can ever love fully, freely.
Beni bir insan olarak beğenmiyorsanız sizi yalnız bırakacağım.
I will give up, if you dislike me.
Ebeveynleri olarak çocuğun yalnız kalmaması..... için, annesi ile evlenmeme... nokta.
"with women the parents of so-called.." Cross out "so-called". "with children so-called natural.." "of unmarried mothers." Period.
Seni hep yalnız adam olarak düşünmüştüm.
I always thought you walked alone.
Geçici olarak yalnız olduğunuz için, en azından refahınızla ilgilenebilirim.
Since you are temporarily alone, the least I can do is look after your welfare.
'Yalnız'Rhodes, General Haynesworth ile tam olarak ne konuşacak acaba?
Just what is Lonesome Rhodes going to talk to General Haynesworth about?
Senatör, yarın gece bir randevunuz olduğu doğru değil mi? General Haynesworth'un özel gösterim odasında'Yalnız'Rhodes ile'Madison Bulvarı İstişaresi'olarak bilinen bir toplantı?
Senator, is it not a fact that you have a date tomorrow night for what is known as "Madison Avenue coaching" from Lonesome Rhodes in General Haynesworth's private projection room?
'Yalnız', üvey baban olarak beni dinlemeni istiyorum.
Lonesome. Listen to me, as your adopted father.
Mektup, onu, yalnız ve sevilmeyen sevimsiz bir yaşlı kadın olarak ölünceye değin ne denli toparlamağa niyetlendiğini, tabutunda uzanırken gelip, ona güleceğini anlatıyordu.
It told her how he intended to keep her tied up until she died a bitter old woman, alone and unloved, that he would come and laugh over her as she lay in her coffin.
Tam olarak yalnız değildi.
Not exactly alone.
Aslında bir şey değişmeyecek. Yalnızca atış yaptığımız zaman yasal olarak yapmış olacağız.
No difference, but it makes screwing legal
O tam olarak kaçmadı, O bizi yalnız başına bıraktı.
He didn't just run, he deserted us!
Catherine'le yalnız görüşüyordu... Ama doğal olarak iki arkadaş jimnastik salonunda karşılaştılar.
He saw Catherine alone... but the two friends met at the gymnasium.
Biz üzerine emanet olarak,.... birşeyler koymak istiyoruz,... ve şimdi, sonuç olarak yalnızım.
We've been put on its top,. entrusted with everything, and now the outcome depends on me alone.
Tek istediğim özgür bir adam olarak yaşamak....... ve kızımla torunumla yalnız olmak..
All I ask for is to live a free man and to be left alone with my daughter and granddaughter
Tanrımız henüz maaşla değil de, ödül olarak yalnızca onun şerefiyle mutlu olacak bir Arileştirici bulamadı.
Our dear Lord hasn't found an arisator yet who'd be satisfied only with honor as his reward...
Sözlerim Kızılderililer arasında çok fazla yetkiye sahip... Ancak bir rechbzaal olarak yalnızca beyazlar inanılıyordu.
My words have much authority among the Indians... but in a rechbzaal be only whites believed.
Dünya, dostu olanlar ve zavallı Tuco gibi yalnız olanlar olarak ikiye bölünmüş.
The world is divided into two parts those who have friends, and those who are lonely, like poor Tuco.
Eğer sen, Allah'ının bir kulu olarak, beni yok etmek için 100,000 savaşçıyla, Allah'ımın yalnız bir kulu olarak, bana söyle, Muhammed Ahmed, Hartum'da kim hatırlanacak?
If you, as a servant of your God... must use 100,000 warriors to destroy me... a solitary servant of my God... then you whisper to me, Mohammed Ahmed... who will be remembered from Khartoum- -
Gücümüz yalnız son çare olarak kullanılır.
Starfleet force is used only as a last resort.
Bayan Morane benden tam olarak gelmemi istemedi ama sizi küçükle yalnız bıraktığı için endişe ettiğini hissettim.
Mrs. Morane didn't really ask me to come by, but she sounded worried... about leaving you alone with the boy. I could cook you something...
Yalnız bir adam olarak o büyüklükte bir aileyi bir arada tutamadım.
Well, a man alone... I just haven't been able to keep a family that large together.
Bir hastanede yalnız, kimsesiz olarak hayata veda etti.
He ended his life in a hospital bed forgotten by all.
Suikâstçi olarak peşimde olduğunu duydum "Yalnız Kurt ve Yavrusu".
I heard that you were after me, sir. The assassin Lone Wolf and Cub.
Bilinmeyen ikiliye "Yalnız Kurt ve Yavrusu" deniliyormuş ve sûikastçi olarak kiralık çalışıyorlarmış veya böyle bir şeydi.
The unknown pair were called the "Lone Wolf and Cub..." ... and were available for hire as assassins or so the story goes.
"Yalnız kurt ve yavrusu" olarak tanınan kiralık katil Ogami Itto'yu kiralamak isteyen kutsal ibadethanelere uzanan bütün anayollara şeytani muskalar döşemelidir.
Those who wish to hire Itto Ogami - Lone Wolf and Cub - for an assassination put up Demon Way talismans on temples and shrines on major routes.
"Buri-Buri" esnasında bir derebeyi komutanı çocuklu yalnız bir kurdun suikastçı olarak etrafta gezdiği dedikoduları hatırıma geldi.
During the "Buri-Buri" I recalled having heard a rumor that the Kaishakunin of the Shogun wanders around as an Assassin, as the Lone Wolf with his child.
Yalnızca birkaç yıl veya ay içerisinde tam olarak dünyaya adapte olmuş yaratıkların neslini oluşturmuş olacağız.
It's only a matter of years, perhaps even months before we can produce a whole generation of new and far more fully adapted creatures.
Ve daha sonra bu kesitleri durdurup, zaman makinesi olarak kullanacağız... sonra geri sarıp Clifford Irving'in yalnızca... başkalarının sahtekarlıklarıyla ilgilenen bir araştırmacı... olduğu günlere geri geleceğiz.
And then we had to stop these Moviolas, use them as time machines... and then roll back and come in again... to the days when Clifford Irving, as far as any of us knew... was just a researcher into someone else's fakery.
Bombaların birinin başında yalnız ve izole edilmiş olarak pozisyon alacak.
He'll take up position at one of the bombs, alone... and sealed off.
Leydi Lyndon melankolik ve ağlamaklı bir havaya büründü. Kocası onu yalnız bıraktığı için, ender olarak mutlu ya da keyifliydi.
Lady Lyndon tended to a melancholy and maudlin temper and, left alone by her husband, was rarely happy or in good humour.
Ama eğer bana bir kadın olarak, yalnız olmak nasıldır anlatmazsan, delireceğim.
But I'm gonna go crazy if you don't tell me what it's like... to be alone as a woman.
ben ve temsil ettiğim 1,673 kişi, ve bu dilekçede isimleri bulunanlar, geleceklerini, yaşlılar ve çocukların hesap defterinde yalnız numara olarak gören ve sizin gibi sanayicilerin emrinde olan bürokratlar tarafından, belirlenmesine müsaade etmeyecekler.
I and the 1,673 people I represent, whose names are on this petition, will not allow their futures to be determined by bureaucrats at the beck and call of industrialists like yourself, for whom the elderly and children are just figures in a ledger.
Hiçbir fikrim yok... Yalnız genel olarak.
I haven't the faintest... just generally.
Bu kadar erken, yalnız ve korumasız olarak mı?
So early? Alone and without guards?
Tam olarak yalnız değildim.
I didn't live exactly alone.
olarak bilinir 22
yalnız 545
yalnızlık 55
yalnızım 166
yalnız mısın 235
yalnızca 183
yalnız yaşıyorum 22
yalnızdım 64
yalnız mısınız 41
yalnızsın 42
yalnız 545
yalnızlık 55
yalnızım 166
yalnız mısın 235
yalnızca 183
yalnız yaşıyorum 22
yalnızdım 64
yalnız mısınız 41
yalnızsın 42