Yukarı mı перевод на английский
8,619 параллельный перевод
- Aşağı mı yukarı mı?
More? Or less?
O kıştan hatırladığım şeyler aşağı yukarı o aptal film üzerinde çalışmam mantıklı bir şeyler ortaya çıkarmaya çalışmam başından beri yapamayacağımı bilmem yapmayı istediğimiz şeyin mümkün olmasını ama bizim için imkansız olmasının farkında olmam.
Pretty much all I remember from that winter is working on that stupid film... that made some kind of sense and knowing the whole time that I couldn't... to make the thing we wanted to make but it wasn't possible for us.
Ben değil de o olduğu için şanslısın çünkü ben götünü sokakta bir aşağı bir yukarı bağırttırırdım.
You lucky that was him and not me out there'cause I'd have been whooping your ass up and down this street.
Hadi yukarı çıkalım!
Let's go upstairs. We'll be safer there.
Yukarı fazladan birkaç tane daha bırakırım.
I'll put some more bottles of "O" up there.
Sanırım yukarı çıkıyor.
No, I think he's-he's up ahead.
Daha sonra yukarı çıkarım.
And I'll head back up.
Onu durdurup yukarı yollar mısın?
Can you stop him? Can you turn him around?
Sully, çocuğu yukarı gönderiyorum, gözünü ondan ayırma.
Sully, I'm sending the kid up to the head. Keep an eye on him.
Yukarıda mısın?
Are you up there?
- Yukarı çıkaralım onu.
- Let's take him upstairs.
Yukarı geliyorum.
I'm coming up the stairs.
Yardım edin! Yukarıda...
He's upstairs, he's...
- Yukarı geliyorum!
I'm coming up!
Keseyi yukarıda tut tamam mı, dostum?
Keep it above the pouch, all right, buddy?
Bedenimi yukarı çekip camdan dışarı ittireceğim.
I'm gonna pull my body up, and push it out the window.
Yukarı çıkacağız ama... ben sizleri alaşağı edeceğim.
We're gonna be going up... but I'm taking you boys down.
Hayır, yaptığım şey aşağı yukarı tam zamanlı bir uğraşı.
- No, that is pretty much a full-time occupation.
Birinin, biriyle, bir sorunu varsa, yukarıya çıkana kadar beklesin, anlaştık mı?
Anybody's got a problem with anybody else, it stays up top, all right?
Yukarı çıkalım da... 60 metreyi nasıl çıkarız?
I'll swim up, but... swim up 170 feet?
Burada, yukarıdayım!
UP here!
Umarım size yukarıda yaptığım yatıştırıcı iğnenin sizi her an bayıltabileceğinin farkındasınızdır.
I hope you understand that the sedative I gave you upstairs will render you unconscious any moment now.
Yukarı kıyıdaki limandayım. Kapı tokmağını çal.
I'm at this high class establishment.
Baban yürüyemediği için kaç defa merdivenlerden yukarı çıkarken destek olmak zorunda kaldım biliyor musun?
You know how many times I had to carry your father up these stairs - because he couldn't walk?
Yukarı kadınlar mı aşağı kadınlar mı?
Upstairs woman or downstairs woman?
Senin yukarıda eğlenip, benim aşağıda olmamın sebebi bu işte arkadaşım.
And that's my friend, is why today you are up there having all the fun and I'm down here.
6 saat, 210 km yukarıdayım.
Six hours, 130 miles up.
- Yukarıya gidiyorum.
I'm going up.
Yukarıya gidiyorum.
I'm going up!
Yukarı serpilir ve Verrazano köprünün aşağı. Anladın mı?
You got that?
- Aşağıya mı yukarıya mı?
- You going up or down?
Yukarıdakilere bildirmem lazım.
I have to tell the guys upstairs.
Jet Pack'im ile kanundan yukarıda uçuyorum
♪ In my jet pack, I'm flying high above the law ♪
Doktoru çoktan çağırdım, kızı yukarı çıkar çabuk!
I called him already, take her upstairs right away!
Komünist Parti ile aşağı yukarı bağdaştırdığımız taktikleri izleyen küçük bir grup vardı.
There has been a small group more or less following the tactics that we, uh, associate with the Communist Party.
Adım Zıpzıp Bey ve birkaç kat yukarıda yaşıyorum.
My name is Mr Hoppy and I... I live a couple of floors up.
Yukarıdaki Tanrı'ya ~
♪ I'm praying
Geriye doğru çekiyorum ama, yukarı çıkmayacak.
Look, I'm pulling it all the way back, but it won't go up.
Seninle sanmıştım. Birkaç dakika önce yukarı çıktı çünkü.
I just thought he was with you when he went upstairs earlier.
Şişe açaçağımı yukarıda unuttum.
I forgot my bottle opener upstairs.
Yukarıyı kontrol ediyorum.
I'm just checking up.
Yukarı çıkalım.
Let's go up.
Ve ben, ah, Lyn en yukarı çekin, g-sohbet ve ben gibiyim
And I pull up Lyn's, uh, g-chat and I'm like,
Bu özel günde yatağımın döndürüldüğünü hatırlıyorum. Ayaklarım yere yakın başım yukarıdaydı. Tahterevalli gibi.
And I remember the bed was pivoted, on this particular night, with my feet closer to the ground and my head higher up, like a seesaw.
Doğruldum ve alt kata, mutfağa gidip bir içki aldım. Onu yukarıda tek başına bıraktığımdan, korku ve suçluluk duydum.
I sit straight up, and I go downstairs into the kitchen, get a drink, and I'm instantly hit by the fear and guilt, that I've left her on her own upstairs.
Yukarı çıkıp, yatakta oturuyordum ve tüm gece uyumadım.
And as I go back upstairs, I sit in bed, and I stay up all night.
Hareket etmeye çalışıyorum ve onu görmek istiyorum... Ve yukarıdan süzüyorum süzüyorum...
And so I'm trying to move, and I wanna see it, and I'm looking, like straining to look up, straining to look up.
Siz burada kalın, ben yukarıdaki telsiz rölesini kontrol edeceğim.
All right, stay right here. I'm gonna go up and check the tower for the radio, all right?
Niye yukarı çıkıp, üstünü değiştirmiyorsun tatlım?
Why don't you go upstairs and change, okay, sweetie.
Yoksa seni yukarı çıkartmayacağım.
He won't leave me worthy of ascending my seat.
Yukarı çıkalım, Kaptan!
Up, up and away, Captain!