Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → английский / [ Z ] / Zevk mi

Zevk mi перевод на английский

540 параллельный перевод
- İş mi zevk mi?
- Business or pleasure?
Zevk mi?
The pleasure?
- İş mi yoksa zevk mi?
- Oh. Business or pleasure?
Bu işten zevk mi alıyorsun?
Perhaps you like it?
Beni aşağılamaktan zevk mi alıyorsun?
Do you enjoy humiliating me?
İnsanları üzmekten zevk mi alıyorsun?
Do you enjoy making someone unhappy?
İnsanlara hakaret etmekten zevk mi alıyorsun?
Do you get your kicks out of insulting people?
Bana bunu yapmaktan zevk mi alıyorsun?
Do you enjoy doing this to me, or what?
Sizce bu mahkemede savunma avukatı olmak bana zevk mi veriyor?
Do you think I have enjoyed being defence counsel during this trial?
Bir anlık zevk mi?
Momentary passion?
Zevk mi, para mı, vatan için mi?
For pleasure, profit or patriotism?
Zevk mi?
Pleasure?
Dövüşmekten zevk mi alıyorsun?
Do you enjoy fighting?
Yine de, canım Henry hanımıyla topraklarım arasında tercih yapmak zorunda kalınca... Beni incitmekten zevk mi alıyorsun?
And yet, my dear, when Henry had to choose between his lady and my lands... there is no sport in hurting me.
- Bundan zevk mi alıyorsunuz?
- Enjoying yourself?
Aşkımızın hatırına dayanabilecek mi yoksa utanarak, bu işten benim kadar zevk mi alacak?
I was wondering if she was holding out for the sake of our love... or if, in her shame, she found this as pleasurable as I did.
- Onların ıstırabından zevk mi duyuyorsun?
- Do you draw pleasure from their pain?
Flack mi? Bundan zevk alıyor.
Why, he likes to do it.
Zevk için mi?
Pleasure?
- İş için mi, zevk için mi?
- Business or pleasure?
Yoksa bu işi zevk için mi yapmamı bekliyorsun?
Or do you expect me to be in business for love?
- Bu nadir bir zevk, değil mi leydim?
- This is a rare treat, isn't it, my lady?
- Sadece zevk için resim yaparım. - Zevk için mi?
- I just paint for fun.
Bu gece kulübü maymunları buradan zevk alıyorlar, değil mi, George?
These night club monkeys do all right for themselves, don't they, George?
Yürümekten zevk alıyorsun değil mi? Sevgilim.'
Are you enjoying your walk, darlin'?
Bu yetişmez mi? Yaşamak, ızdırap çekmek, zevk almak.
To be lived, suffered, enjoyed!
İş için mi, zevk için mi?
Is it business, pleasure?
Ben de insanım. Herkes zevk almak ister değil mi?
I'm not made of stone, everybody needs some joy, or not?
Kendi yolunda solucan gibi ilerlemekten zevk alan... sevmeye başladığında başına dert olan... özel bir adam olmalı, öyle değil mi?
It must take some, uh, special kind of guy... a guy that gets a kick out of worming his way in and, uh... just when you get to like him, in goes the knife, right?
Ya ben, zevk için mi buradayım?
Do you think I am here for pleasure?
Onu, zevk almak için mi kullanıyorsunuz acaba?
Is not your pleasure satisfied, my Father?
Bu soğuk, kaba tavrımızın altında sizi kıskandığımızı düşünmekten zevk alıyorsunuz, değil mi?
Under these cold, bad manners of ours, you love to think we're simply green with envy for you, don't you?
Ya ben, zevk için mi buradayım?
Well, do you think I'm here for my pleasure?
Sadece zevk için mi dolaştın?
Just ridin'around for pleasure?
Bunların hepsi bir zevk meselesidir, değil mi?
It is all a matter of taste, isn't it?
Ve zevk iştahla aynı şey değildir... dolayısıyla da bir ahlak meselesi olamaz, değil mi?
And taste is not the same as appetite... and therefore not a question of morals, is it?
Burada zevk için mi duruyoruz?
Do you think we're here for fun?
Seninle iş yapmak bir zevk, öyle değil mi ama?
Pleasure to do business with you, ain't I now?
Bana zevk verdiğini düşünmüyorsun, değil mi?
You don't think it gave me any pleasure, do you?
Hayır, bizim için büyük bir zevk. Öyle değil mi baba?
No, it will be a pleasure, am I right, Dad?
Asıl zevk odur, değil mi?
That's real kicks?
Eğer sana yaptıklarımdan zevk almamış olsaydın.... aklında ki kötü düşünceler hiç oluşmayacaktı, değil mi?
If you couldn't enjoy what I did, you wouldn't have a bad conscience, right?
- Zevk aldın, öyle değil mi?
- You enjoyed it, didn't you?
Bu kaybolma meselesinden bayağı zevk alıyorsun, değil mi?
I think you quite enjoy this getting lost, don't you?
- Acıyla zevk birbirine mi benzer?
- A re pain and pleas ure, then, s o alike?
Yeğenini öldürmek zevk vermedi mi?
Did you not take pleasure in his nephew's death?
Derin uzay tayınları var elbet... ama iyi yemek ve içeceğin vereceği doyum... yemeklerinizin, yenebilir olacağına da güvenerek... pazarlık yapmayı bir zevk haline getiriyor, sizce de öyle değil mi?
I'm commander. If there are teams to be picked, I pick them. I am commander of a great deal more than this speck of dust.
Burada zevk adasındasınız ve baş rahibe bizzat kendisi soruyor... ne istersiniz diye, ve sen yiyecek mi istiyorsun?
You're here on the isle of pleasure and the chief priestess herself has asked... what you would like and you ask for food?
Burası zevk adası değil mi?
This is the island pleasure isn't it?
Kızları döverek zevk alırsın, değil mi?
You get off roughing up girls, don't you?
Zevk Jean, ne kadar güzel değil mi!
Pleasure, Jean, that's what beauty is!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]