Çok uzak перевод на английский
3,615 параллельный перевод
Evet, biliyorum güzel bir gün geri geliyor ama tereddüt ediyorum ve bu gün çok uzak.
"Yes, I know well... " one great day she'll return... " But I hesitate, that day is so far...
Hidrolik kırma mükemmel olmaktan çok uzak bir işlem.
I'm sure that even you can admit that fracking is far from a perfect process.
Evim çok uzak değil.
I live not far
Madem buradasın ve o kadar yol geldin belki senin rızanı alabilirim. Çok çok uzak bir gelecekte belki lazım olur diye.
But since you're here and you traveled all that way, maybe I should bank your blessing in case I need it in the very, very distant future.
- çok uzak değil
- not so much.
Lanet başlamadan önce prenses çocuğunu doğurmadan önce o ve prens gardıroba girip prensesin çocuğunu doğurabileceği büyünün olmadığı çok uzak bir diyara gidebilirler.
Before the curse strikes, before snow gives birth to her child, she and the prince will enter the wardrobe and travel to a distant land, a land without magic, where snow will give birth to her child.
Çok uzak olduğu için, enerji izinin yerini tam tespit edemiyorum.
The energy trail is too distant to make that determination with total confidence.
Şu anda o gün çok uzak görünüyor doğrusu.
Though that day seems increasingly distant at the moment.
- Bu sana çok uzak bi durum.
- This is as far as you go.
Sue'nun kredi kartına baktım o saatte Randall'ın mutfağına çok uzak bir yerden alışveriş yapmış. - Yani bütün gece onunla birlikte olma imkanı yok.
I ran Sue's credit cards and found that she'd made a purchase cigarrettes on the other side of town from Randall's test kitchen at 10pm, so there's no way she could've been with him all night.
Ve şüphelilerimiz gibi çok uzak mesafelerden bile iletişim kurarlar.
And like our suspects... They communicate over long distances.
Orası çok uzak.
It's too far.
4.5 metre uzakta. Ama benim hesaplamalarıma göre bu mesafe çok uzak.
15 feet away, but according to my calculations, that is way off.
Ondan çok uzak oturuyor
She's sitting too far away from him.
Ama, bu işimden daha çok uzak kalıcam anlamına gelir
But that'll mean taking more time off work.
- Çok uzak.
- So far.
Afedersiniz, afedersiniz, ama bu zırvalamaktan çok uzak, bu sadece benim akla dayalı bir iddiayı sunuş şeklim.
I'm sorry, I'm sorry, but that's far from waffling, that's just my way of presenting a reasoned argument.
Sanırım siz suçtan çok uzak olan bir şeye suçlu muamelesi yapmaya çalışıyorsunuz.
And I think you're trying to criminalize behavior that is far from criminal.
- Orası çok uzak.
- It's so far away.
- Çok uzak değil, başarabilirsin.
It's not far. You'll make it.
Ş imdi de çok uzak oldu.
No, that's too far.
Bizim olduğumuz grup buradan çok uzak olmayan bir yerde kampta.
Our people are camped out not far from here.
Eve çok uzak burası Cece.
We're a mile away from the loft, Cece.
Çok uzak bir gelecekte.
In the very distant future.
Yedi yaşıma geldiğimde babam Noatak ile beni avlanmaya götürdü. Evimizden çok uzak bir yere.
When I was seven, my father took me and Noatak on a hunting trip... far away from our home.
Yani sonuçtan çok uzak hatta.
I mean, it's way off the mark.
Hayır, bir sondan çok uzak.
No, far from it.
Sanmıyorum ki, bir gerçeklik, bir diğerinden daha geçerli olsun. Bu demek oluyor ki, gerçeklik sahibinin aklı içindedir. Düşündüğünüzde, bizim görüşümüz bile mükemmel olmaktan çok uzak.
This may sound odd, but according to the laws of nature concerning gravity and motion, laws that are among the oldest in science, space itself is a vast store of negative energy - enough to ensure that everything adds up to zero.
Düşündüğünüzde, bizim görüşümüz bile mükemmel olmaktan çok uzak.
When you think about it, even our point of view is far from perfect
Çok uzak bir kuzenimin arkadaşı olur.
Um, she's the friend of a very distant cousin.
Denedim ama senden çok uzak kalamadım.
'But I couldn't stay away from you as hard as I tried.'
Çok uzak değil.
It's not too far.
Çok uzak olmamaları gerek.
They shouldn't be too far away.
- Çok uzak.
Too far away.
2 gün sonra kaldığı yerden çok uzak olmayan bir yerde kurşunlanarak öldürüldü.
Two days later, not half a mile from this spot he was gunned down.
- Rastoci çok uzak.
Rastoci are far away.
Çok uzak orası.
I mean, that is just... that's far.
Bu çok uzak bir ihtimal fakat böyle bir durumda hepatik ensefalopatiden şüphelenirim ve kesinleştirmek için amonyak seviyesini kontrol ederim.
That's highly unlikely, but, uh, in that case, I would suspect a hepatic encephalopathy and check an ammonia level to confirm.
2409 Madison Charlie Hunt'ın kız kardeşinin onu en son gördüğü yerden çok da uzak değil.
2409 Madison is not far from where Charlie Hunt's sister last saw him alive.
İki insanın sessizce ve sinir bozucu kelimelerden uzak bir şekilde çalışması çok güzel.
It is just so nice when two people can work together in quiet without all those pesky words.
Mektubunda iyi olmak bana çok uzak demişsin. Hayat her şeye rağmen yaşamaya değer Cumali.
You said that you were far from being fine.
Atlamak için çok uzak.
It's too far to jump.
Ben de çok kıskanç bir karıyım. Tütünden uzak duracak ve sana ne söylenirse onu yapacaksın.
Now, you're going to stay away from that pipe and do as you're told.
Birkaç yıl önce geri dönebildim ama beladan uzak durmak buralarda çok zor.
I worked my way back to the States a few years later. But ifs been tough keeping my head above water and it's even tougher these days.
Parmaklarını burnundan uzak tutmakta ve gaz çıkarırken yüz ifadesini değiştirmemekte çok daha iyi.
She's a lot better at keeping her fingers out of her nose, and she doesn't change her expression when she poops.
" Çok da uzak olmayan bir zaman önce,
"There was a moment not that long ago,"
Okullarindan çok fazla uzak kalmalarini istemeyiz.
Well, we don't want them to miss too much school.
Tanzanya'dan uçmak ile ilgili problem şu ki ; Rozen oraya çok uzak.
The problem with fly from Tanzania is that it is too far out to Rozen.
Bir çok arkeolog ve araştırmacıya göre bu gerçeklikten uzak değil. Onlar bunun bir kehanetten öte bir şey olduğu görüşündeler.
For most archeologists and researchers, the concept is not just a lime far-fetched, they consider it to be more a curiosity than a prophecy.
Göçmenliğe karşı kurulan ittifakın temelleri buradan çok da uzak olmayan bir vakitte atıldı.
The anti-immigration league was founded not far from here.
Beni çok sevmen ve bana uzak mesafeden bakman, ve pantolonunun içinin cıvık olması çok üzücü bir şey.
It's so sad how much you love me and you look at me from a distance and you get all ♪ juicy in your pants.
çok uzaklarda 16
çok uzakta 50
çok uzak değil 39
çok uzaklara 31
uzak 22
uzaklaşın 97
uzaklaş 262
uzak dur benden 215
uzaklık 23
uzak dur 425
çok uzakta 50
çok uzak değil 39
çok uzaklara 31
uzak 22
uzaklaşın 97
uzaklaş 262
uzak dur benden 215
uzaklık 23
uzak dur 425
uzak durun 130
uzaklaşma 31
uzaktan 27
uzaklarda 21
uzak durun benden 23
uzakta 58
uzaklara 40
uzaklaşıyor 38
uzak dur ondan 40
uzak değil 34
uzaklaşma 31
uzaktan 27
uzaklarda 21
uzak durun benden 23
uzakta 58
uzaklara 40
uzaklaşıyor 38
uzak dur ondan 40
uzak değil 34