Çıkmak mı перевод на английский
3,143 параллельный перевод
Çıkmak mı?
Dating? No.
Besin zincirinde üst kademeye çıkmak mı istiyorsun?
You want to move up the food chain?
Benimle çıkmak mı istiyorsun?
You wanna go out on a date with me?
Benimle yemeğe çıkmak mı istiyorsun?
Do you want to get lunch with me?
Hokeye karşı çıkmak mı?
Going up against hockey?
Hepiniz dışarı çıkmak mı istiyorsunuz?
All you want out of here?
Artık bu bok çukurundan çıkmak için gereken araçlarımız var.
Now that we got enough wheels to get out of this hell hole.
Eyalet dışına çıkmak istemiyorum.
I'm not driving out of state.
Çıkmak isteyebileceğin bir kız için bir düğünü berbat edemezsin.
I'm not gonna let you break up a wedding over some girl you might want to date.
O halde, demek istediğim onların yerinde olsanız çıkmak için bir yol aramaz mıydınız?
So, I mean if you were them, wouldn't you be looking for a way out now?
- Seninle çıkmak gibi bir niyetim olmadığını yeterince açıkladım sanıyordum.
I think I made it pretty clear that I have absolutely no interest in going out with you.
Muhbirim. Hapisten çıkmak için yaptığım anlaşma böyle.
I'm a confidential informant.
Şu an girip çıkmak zorundayım.
Right now, I have to get in and get out.
Birkaç günlük iş seyahatine çıkmak zorundayım.
I'm gonna be gone on business for a few days.
Çıkmak için hazırlanıyordum bende.
I'm, uh... just getting ready to get out of here.
Bu gece sahneye çıkmak ister misiniz bakayım?
Do you guys want to go on stage tonight?
Onu da hapisten çıkmak için kullanacaktım.
I was going to use it to get out of prison.
Çıkmak için sana ihtiyacımız olabilir.
Can you... I might need you to get out.
Ryan Murphy'nin karşısına çıkmak, kulağa hiç hoş gelmiyor ama en önemli özelliklerimden biri, duygusallığımı iyi yansıtabilmem ve duygusal bir parça söyleyeceğim.
♪ I think I could understand ♪ I'm performing for Ryan Murphy. That just sounds scary.
Bize bu lanetli binadan çıkmak için yardım etmelisin.
You must help us to find a way out of this cursed building.
- Başkan Hellman benimle çıkmak istedi ben de Sabrina'ya böyle bir şey yapamayacağımı söyledim.
Mayor Hellman wanted to go on a date and I said I couldn't do that to Sabrina.
Çok isterdim ama çıkmak üzereyim.
I'd love to, but I'm on my way out.
Kulağa güzel gelse de şehir dışına çıkmak üzereyim.
As nice as that sounds, I'm on my way out of town.
Ve ben de bu adamla başa çıkmak için yeterince donanıma sahip olmadığım halde ayrıldım.
And I'm left to deal with this guy, who I'm deeply ill-equipped to deal with.
Dışarı mı çıkmak istiyorsun?
Come on, let's go out.
Walden, önemli bir iş seyahatine çıkmak üzereyim ve şu an isteyebileceğim en soy şey üzerime daha da fazla gelinmesidir.
Walden, I'm about to leave on an important business trip, and the last thing I need right now is more pressure.
Tekrar buradan çıkmak mı?
Out again?
Bak, ben bağış merkezini televizyona çıkmak için aramadım, Jenna.
Look, I didn't call the donation center to be on TV, Jenna.
Dışarı çıkmak zorundaydım.
I had to get out.
Buradan tek parça çıkmak için tek şansın benim.
I'm your best chance of getting out of here in one piece.
Buradan çıkmak için bir fikrin var mı?
Got any ideas about getting the rest of the way out of here?
Hayır. Tüm eşyalarımı alıp asansörde gezintiye çıkmak istedim.
No, I thought I'd just take all my things for a ride on the elevator.
O evden çıkmak zorundayım Lisa.
I have to get out of this house, Lisa.
Ama o zaman hiç bi zaman işten sonra arkadaşlarımla takılmak için ya da gece çıkmak için ya da şehirde herhangi bir şey yapmak için müsait olmayacağım.
But then I won't be able to hang out with my friends after work or go out at night or do anything at all in the city.
Misal o erkek hemşireyle çıktığım zaman, hala gey erkeklerle çıkmak konusunda hassas bir noktam olduğunu öğrenmiştim.
I found out I still have a soft spot for dating gay guys...
Galiba bu küçük hanım, annesi onun için bu ödülü kazanmadan dışarı çıkmak istemiyor.
Guess this little lady refuses to come out until mommy wins her that trophy. Yay!
Benimle çıkmak için Tom ile uğraşacağını mı söylüyorsun?
Are you saying in order to get a date with me, you'd mess with Tom?
Çıkmak zorundayım.
I gotta run.
O halde sanırım dondurma yemek için bir kez daha çıkmak zorundayız.
Then I guess we'll have to find another time to grab a cone.
Dışarı mı çıkmak istiyorsun?
Do you want to go out?
Belli ki asıl ben seninle çıkmak için seviyene inmişim.
Clearly, I'm the one that lowered myself to date you.
Fongoli şempanzeleri dünyada mızrak kullanarak memeli avlamanın farkına varan tek tür. Jill, onların merhametsiz ve kurak otlaklarla başa çıkmaları için böyle bir davranışla ortaya çıkmak zorunda kaldıklarına inanıyor.
The chimps of Fongoli are the only ones in the world that have been observed using spears to hunt mammals.
Kızımın bebeği oluyor, ve siz alışveriş çılgınlığına mı çıkmak istiyorsunuz?
My daughter is having a baby, and you wanna go on a shopping spree? !
Çıkmanın başka yolları da var mı? Hayır. Eğer oyuncu çıkmak isterse menüye girerek bunu yapar.
Do you know if there's any other way to log out of this thing? the only way they can do it is by going through the menu.
- Biliyorum... yani garip şey şu ki akşamdan kalmayım dedi ama dün gece dışarı çıkmak istemedi.
I know... I mean, and the weird thing is that she said she was hungover, but last night she said she didn't want to go out.
Buradan çıkmak için, bir planınız var mı?
Do you even have a plan to get out of here?
Senden hoşlanıyorum ve senle çıkmak istiyorum.
I like you and I'm asking you out on a date.
Dışarı bir yerlere çıkmak ister misin diye merak ediyordum.
I'm just wondering if you'd like to go out sometime.
Adamlarının korumasıyla sanırım artık yola çıkmak- -
With your men's protection, I think it's safe enough - -
Ve eğer hayat kurtarma sermayemize destek çıkmak istiyorsanız "Tri" programımıza ayda birkaç dolar bağışlayabilirsiniz.
And if you want to help fund our life saving programs donate a few dollars a month through "Tri"
Bir arkadaşım bana bu bale topluluğunun sahneye çıkmak üzere olduğunu ama bir kişiye daha ihtiyaçları olduğunu söyledi.
My friend told me this ballet troupe is about to have a performance, but they still need someone,