Şenin перевод на английский
515,265 параллельный перевод
Senin de yok.
- And you for me.
Cristobal senin yetkin dışında hareket ettiyse. ya da biri seni sıkıştırdıysa, söyle bana.
If Cristobal acted without your authority or someone forced your hand, tell me.
Başka bir fırsat daha buldum... halledebileceğimiz, senin halledebileceğin, bundan eminim.
I found another opportunity that we... we can handle, that you can handle, I'm sure of it.
Magnusson senin katilini kiralamak için gözü dönmüş vaziyette şehri dolaşıyor olacak.
Magnusson will be scouring the town desperate to hire your killer.
Senin için her şeyi yaparım.
There's nothing that I wouldn't do for you.
Bu elemanlar senin gibi profesyoneller.
These gentlemen are seasoned professionals like yourself,
Legate senin için çalışıyor.
Legate works for you.
Gemiler senin olsun, Baldur.
Keep the ships, Baldur.
- Senin paranı istemiyorum.
- I don't want your money.
- Senin yaptığın...
- What you do...
Senin için her şeyi yaparım.
I'd do anything for you.
Bu ailenin senin için çok önemli olduğunu biliyorum.
I know this family is the most important thing to you.
Senin için çalışmamızı bekleme.
Do not expect us again to carry your water.
Senin için her şey karşılıklı, değil mi?
It really is tit for tat with you, isn't it?
Bunların hepsi senin suçun!
This is all your fault!
Ve senin neyin var?
And what the hell is wrong with you?
Ama bütün tarafsızlığımla, bu senin suçun.
But in all fairness, it is your fault.
Senin üç trafik cezanı ve Roscoe'nun olduğunu umduğum bir diş buldum.
I found three of your traffic tickets and a tooth I'm hoping is Roscoe's.
Tatlım, senin için endişeleniyorum.
Honey, I'm worried about you.
Biliyor musun, bunun için sağlıklı olacağını düşünüyordu. Senin için, bizim için Eğer hepsini bilsem...
She thought that it'd be healthy for, you know, for you, for us, if I know all of your... you know.
Bu senin sorunun mu, Rog?
Is this your issue, Rog?
Riggs, senin bitkisini kırdı.
Riggs broke your planter.
Ve o senin erkek arkadaşın mıydı?
And he was your, uh, boyfriend?
Maureen, bunun senin için rahatsız edici olduğunu biliyorum.
Maureen, I know that this must be disruptive to you.
Sen paranoyak bir saldırgansın, Ve tehdit ediyorsun... senin olan şey bu.
You're a paranoid-aggressive, and you threaten... that's your thing.
Tatlım, ah, baban ve ben... Bak, senin için endişeleniyoruz.
Honey, uh, your father and I... look, we've been worried about you.
Bu senin şarkı bebeğim.
That's your song, baby.
Bu senin hatan.
It's your fault.
- Hayır, senin için geldim Calvin.
No, I'm here for you, Calvin.
Senin gibi bir angut için ciddi sözler.
That's a big word for a mouth-breather like you.
- Ve senin elin ise hiç kirlenmezdi.
And your hands never get dirty.
Senin gizli saklı şeylerinden bıktım artık!
I'm sick of your bloody secrets!
Kira senin özel kısmınla ilgili ne yapmak istediğini bilmiyoruz.
Kira, we don't know what she wants to do with that special part of you.
Senin burada olmanı hayal dahi edemiyorum.
I cannot imagine you here in this place.
Bu senin hatan değil.
It's not your fault.
- Bu senin kararın değildi, S.
This wasn't your call, S.
Bu aslında senin genlerinle alakalı bir şey olabilir.
It might actually be something in your genes.
Ulak, senin burada olmaman gerektiğini söyledi.
The messenger said you're not supposed to.
Senin konuşmak istemediğin bu yaratık yüzünden herkes endişeli ve PT ise...
This creature that you won't talk about has everyone on edge, and P.T. is just...
Senin yaşındaki bir kadın için olağanüstü bir iyileşme gösterdin.
Remarkable recovery you've made for a woman your age.
Bu arada senin ailen nasıllar?
And by the way, how are your parents?
Bu senin mirasın.
This is your legacy.
Senin için bir hediyem var.
Um, I have a present for you.
Bunlardan bir tane senin yaşlarındayken... yaz kampındaki bir arkadaşım için yapmıştım.
I made one of these when I was your age for a friend at summer camp.
Virginia kalan Ledas'ı... en az senin kadar düzeltmek istiyor.
Virginia wants to cure the remaining Ledas as much as you do.
Senin taşınman ayarlandı.
Your transport has been arranged.
Bu senin içindeki sanatçı falan mı?
And is that your inner artist or something?
Yani konu senin içkin.
So this is about your drinking.
Senin için her şeyi yaparım.
I would do anything for you.
Peki ya senin kurulun?
What about your board?
Senin... ailene ihtiyacın vardı... ve o, onları senden bir deney parçası olarak aldı.
You needed... You needed your family and he took them away from you as an experiment.
senin adın nedir 33
senin adın ne 311
senin 814
seninle 184
seninle olmak istiyorum 35
senin için çıldırıyorum 35
seninle konuşmak istiyorum 561
seninle evlenmek istiyorum 67
senin yüzünden 95
senin adına sevindim 78
senin adın ne 311
senin 814
seninle 184
seninle olmak istiyorum 35
senin için çıldırıyorum 35
seninle konuşmak istiyorum 561
seninle evlenmek istiyorum 67
senin yüzünden 95
senin adına sevindim 78
senin için 556
senin derdin ne 338
seninleyim 95
seninle gurur duyuyorum 314
seninim 46
senin neyin var 538
seninle evleneceğim 47
seninle mi 82
senin adına çok sevindim 42
senin mi 196
senin derdin ne 338
seninleyim 95
seninle gurur duyuyorum 314
seninim 46
senin neyin var 538
seninle evleneceğim 47
seninle mi 82
senin adına çok sevindim 42
senin mi 196