Şunun gibi перевод на английский
384 параллельный перевод
Aslına bakarsak, şunun gibi bir şey!
Like that one, as a matter of fact!
Şunun gibi : "Şen şakrak olmak istiyorsan hemen ağzına bir avuç Vitajex at ki, bataryan şarj olsun." İzleyin.
Like this : "If you wanna be bright-eyed and bushy-tailed why, just gobble up a handful of Vitajex, and your battery's charged." Watch.
Aynı şunun gibi.
Just like that.
Şunun gibi "Cleo de Merode"... 1900'lerde bir şarkıcı.
Like "Cleo de Merode"... A singer of the 1 900s
Bilirsin, bazıları böyle tutarlar. Şunun gibi bir şey.
You know, some of them hold them like this, and everything.
Böyle düşük yerleştirebilirim ya da şunun gibi yükseklerini yapabilirim.
I can have them deep like that or high ones like that.
Şöyle rahat, kabarık, şunun gibi.
Something comfortable and overstuffed, like that.
Şunun gibi :...
Like that...
Fazla gösterişli olmasın. Şunun gibi olabilir.
Nothing flashy, maybe something like this.
Şunun gibi, izleyin.
Like this. Watch.
Yarın, şunun gibi bir parça senin sırtını kaşırken ben nerde olacağım?
Tomorrow, some piece like that might be scratching your back at the Plaza... and where am I gonna be?
Şunun gibi bir tipi arabama alacak kadar şapşalım...
I might have picked him up on the highway.
Sonunda şunun gibi olacağını bile bile yaşamak ne iğrenç olsa gerek.
It's disgusting, to live only to end up like her.
Şunun gibi, Noel ağacı.
Something like that, the Christmas tree.
Görüyorsunuz, onlar, ah... onlar şunun gibi önemsiz küçük şeyler.
You see, it's, uh... it's just picayune little things like that.
İri bir adamdı kırmızı saçlı şunun gibi elbise giymişti.
He was a big man with red hair and clothes like those.
Şunun gibi bir tane.
I really like this one.
Şunun gibi mi?
Something like..... this?
Hayır, ahize masanın üzerindeydi, şunun gibi, ahize yuvasının yanındaydı.
No, the receiver was on the desk, near the hook, like that.
İşte şunun gibi bir anlama gelir hareket eden bir şeyin üstünde bir şeylerin büyümesi zordur.
Well that, sort of, has always meant... it's hard for something to grow on something that's moving.
Şunun gibi
Like a
Şunun gibi Jimmy, bana sadece kapıyı açtın.
It's like, Jimmy, you opened the door for me.
Ses dalgalarını yüz kat daha yavaşlatabilseydik şunun gibi görünürlerdi.
If we could slow the sound waves down a few hundred times, they would look like this.
Şunun gibi ;
Like that :
Ben kendi payımı alınca, aynen şunun gibi bir sörf tahtası alacağım.
When I get my share, I'm gonna get a board like that.
Biraz daha geliştirelim çocuklar, şunun gibi :
Let's go further kids, like this :
Şunun gibi söylerim : "Şimdi b. kul yedim" ölüm sessizliği, ve azıcık olsun bir rahatsızlık vermez.
I'll say something like, "I'm really fucked," dead loud and it doesn't half cause a fuss.
Şunun gibi : "Şimdi sıra hava durumunda."
Like this : "And now it's time for the weather."
Şunun gibi, iki büklüm olması gibi.
Like this cringing position.
Sonra da şunun gibi aptalca bir şeyler söyledim :
And then I said something absolutely stupid like...
Hmm, bir düşünelim. Şunun gibi bir şeydi :
Well, let's see, it was something like,
Bu esmeri takip ettiğimde şunu gördüm. Alışveriş arabasında şunun gibi bir çantası vardı.
So I followed the dark one and saw... she had her cart, and a bag in the bottom, like this one.
Şunun gibi biriyle mi?
Someone like this?
Şunun gibi bir tane istiyoruz.
We want something like this.
Öyleyse... Noel çığlıkları atan bir hindi edinin şunun gibi birşey.
So get a gander of a Yuletide yelp-yarn... that goes a little something like this :
Şunun gibi bir kalpak iyi olurdu.
I'd prefer a fur hat like that.
Küçük, önemsiz bir alt sistemi seçersem... yani şunun gibi.
If I pick a minor subsystem, something non-essential... Like this. Warp-field phase adjustment.
Demek istediğim, ve bu gerçeklik kendisini şunun gibi düşünüyor kendisini tek gerçeklik olarak düşünüyor yani.
I mean, and that reality thinks of itself as this - it thinks of itself as the only reality, you know.
Ev arayan şunun gibi üç kız daha var.
Well, there's three more girls where that one came from lookin'for homes.
- Şunun gibi mi...?
- A bit of the...?
Şunun gibi.
Like that on...
O da cevap olarak şunun gibi birşey söyledi.
So she says something to me, like, I don't know...
Mesela şunun gibi birşey...
Maybe you could say...
Şunun gibi.
Serves you jolly well right if it is, talking about gas ovens.
Şunun havlamasına baksana tıpkı pis yaşIı bir aptal gibi.
Look at him barking and barking like a mucky old fool!
Romeo'sunun deli gibi Bağırdığına şaşmamalı
No wonder her Romeo Begins shouting hi-de - ho
Şunun kamyonunu dinle. Yumurta çırpıyormuş gibi ses çıkarıyor.
Listen to that guy's truck, sounds like she's beating eggs.
Hani şu ismini bizim başkentten alan akıllı küçük adamın da dediği gibi neydi adı şunun bir şey... bilmem kim Berlin.
Aren't those the words that clever little man wrote, the one who stole his name from our capital, that something or other Berlin.
Şunun gibi.
Like this.
Hatırlayacağınız gibi, her yarışmacı Proust'un A La Recherche du Temps Perdu'sunun kısa bir özetini yapacak.
As you may remember, each contestant has to give A brief summary of proust's a la recherche du temps perdu
Çin Kung Fu'sunun en üst seviyesinde... Her şey silah gibi kullanılabilir!
At the highest level of Chinese kung fu anything can be used as a weapon