Anlayın перевод на испанский
4,714 параллельный перевод
Üzgünüm ama anlayın, bu mümkün değil.
Oh. Lo siento, pero deben entender que eso no será posible.
Kimse, parayı dağıtmayı başta mı planladıklarını yoksa yakalanacaklarını anlayınca mı buna karar verdiklerini bilmiyor.
Nadie sabe si han planeado lanzar el dinero o lo han decidido justo cuando han sabido que serían arrestados.
Max'in olduğu kadar senin de buna ihtiyacın olduğunu anlayınca şaşıracaksın.
Te podría sorprender descubrir que lo necesitas tanto como Max.
Lütfen bu kötü koşullar altında yapmak istediğim en son şeyin size daha çok sıkıntı vermek olduğunu anlayın.
Por favor, entiendan que lo último que desearía, en tan horribles circunstancias, es causarles más dolor.
Bay Morrison, şunu anlayın ki bize tüm olanları anlatırsanız size yardım edebiliriz.
Sr. Morrison, debe entender que solo podemos ayudarle si nos cuenta todo lo que ocurrió.
Şunu anlayın, İsrail'e olan hislerim politik olmaktan uzak ve hiç kişisel değil.
Entiéndame, mis sentimientos hacia Israel están muy lejos de ser políticos y no son para nada personales.
Hem kârını hem de kıymetli müşterisini kaybedeceğini anlayınca Aedile mesajı yakmış ve Crassus'un koşullarını kabul etmiş.
Viendo que el beneficio y un valioso cliente desaparecerían pronto, el edil quemó el mensaje errante, y rápidamente accedió a las demandas de Crassus.
Üçünüz şunu iyice anlayın...
Los tres de ustedes considerar algo...
İpucundan anlayın işte.
Toma una indirecta.
O öncülerden birini gördüğünüzde, onların bizler için çığır açan kişiler olduğunu anlayın.
Cuando ves uno de estos líderes, te das cuenta de que fueron pioneros del resto de nosotros.
Şunu anlayın millet.
Comprendan algo.
Ama şunu anlayın, Harry'ye kızgın değilim.
Ven, pero entiendan algo. No estoy enojado con Harry.
Bakıyorum da kibrini ve espri anlayışını kaybetmemişsin.
Veo que ha retenido su vanidad y su sentido del humor.
Formaliteleri görmezden gelip misafirlerin de bunu anlayışla karşılamasını bekleyemeyiz.
No podemos imponer a los invitados nuestro desapego a dichas formalidades.
Bencillik ettim ama umarım anlayışla karşılarsın beni.
He sido una egoísta pero espero que lo entiendas.
Bu korse espiri anlayışını kıtlaştırmış.
Ese corsé está ahogando su sentido del humor
Anlayışın için teşekkür ederim.
No quiero hacerte vivir nada de eso, sinceramente.
Anlayışın, yardımın için minnettarım ama bunun benim için ne kadar zor olduğunu anlaman mümkün olmayabilir.
Está muy bien. Agradezco tu comprensión, que me ayudes,
Anlayışınız için sevindim.
Me alegro de que lo comprendas.
İnsanların göz göze gelip anlık bir bağlantı yaşadıkları yerde doğal ve büyülü bir şey vardır anlayışı çok saçma ve sahte ve... Kahretsin!
La idea de que existe algo como un momento espontáneo y mágico donde dos personas si miran a los ojos y tienen una conexión instantánea es estúpida y falsa y... ¡ joder!
Sizin anlayışınız çok sinir bozucu.
Profe, su comprensión me tiene hasta las pelotas.
Bu senin hastalıklı şaka anlayışın mı...
Esta es tu idea de una broma enfermiza...
Anlayışınız için teşekkürler, Bayan Martin.
Gracias por ser tan paciente, señora Martin.
Çocukların disiplin anlayışı kalmamış.
Los chicos no tienen disciplina.
Maymundan dönme dostum bunlar sizin anlayış sınırlarınızın üzerinde.
Tengo bastante certeza que todo esto está más allá de su entendimiento, mi amigo mono macho alfa.
" Gecenin iyiliğine karşı anlayışlı olmayın.
"No entres dócilmente en esta noche quieta."
- Anlayışın için teşekkür ederim.
- Gracias por comprender.
Espri anlayışın olsa, Deliverance filminin melodisini mırıldanırdım.
Silbaría el tema de Deliverance, si tuvieras mejor sentido del humor.
Espri anlayışın yok demiştin.
¿ Qué dices? ¿ Cómo que no tengo sentido del humor?
- Sen de bir anne olarak yapmadığı bir şey nedeniyle suçlanması karşısında oğlumu koruyacağımı anlayışla karşılarsın.
Y como madre, entenderás que quiera defender a mi hijo cuando lo acusan de algo que no hizo.
Anlayışın için sağ ol.
- Gracias por comprenderlo.
Görüyorum ki gerçekleşmek üzere olan kötü talihin espiri anlayışını etkilememiş.
Ya veo que tu muerte inminente no ha afectado tu sentido del humor.
Anlayışınıza minnettarız.
Agradecemos su comprensión.
Son zamanlarda başımıza açtığın belalardan sonra yeterli bir süre. Kiralık katiliniz tarafından öldürülmediğimi kastediyorsanız bunun için özür dilemezsem anlayışla karşılarsınız umarım.
Bueno, si te refieres a no morir a manos de su... asesino, espero que entienda que no me disculpe.
Anlayışınız için teşekkür ederim.
Gracias.
Yani, eğer bir TV şovu ile anlaşmışsanız ve ve birden tamamiyle hicivle dolmuşsa ki en korkutucu komedi anlayışıdır, insanların sattığınız üründen nefret etmesinden endişe duyarsınız.
Yo soy un escritor y estoy en contra de la guerra, pero cuando compras un anuncio, esperas que el consumidor esté de buen humor cuando escuche tu mensaje. Así que cuando decides ver un programa sano que de pronto se llena de sátiras... el humor más amenazador que hay... te preocupa que la gente odie lo que tratas de venderle.
Bu canlıların keşfi, yeryüzündeki yaşam anlayışımızla ilgili fikirlerimizin değişmesinde bize bir ilham verdi.
Cada isla tiene su propia única comunidad
Espri anlayışınızın olduğunu düşünüyorsunuz sanırım Bay Hessler.
Bueno, supongo que usted cree que tiene sentido del humor, Sr. Hessler.
anlayışlı olmaya başladığın için teşekkürler.
Gracias por ser tan comprensiva.
Benim asosyal adam, bana ayak uyduramadığını anlayıp sonunda başka denizlere yelken açmama müsade etti.
Ese memo está tan desesperado por estar conmigo, que está dispuesto a dejarme estar por ahí de vez en cuando.
Kısa süre içinde, espri anlayışını beğenen insanlarla tanıştı.
Pronto notó que los demás disfrutaban su sentido del humor. Olvidé que no es de mañana.
Anlayışın için teşekkürler.
Gracias por tu comprensión.
İnsanlara hayatın yaşamaya değer olduğunu söylemek senin yayıncılık anlayışına aykırı mı?
¿ Quieres decir en televisión que la vida no vale la pena ser vivida?
Üzgünüm ama Pakistanlı bir felaket tellalını ekrana çıkarmak TV1'in yayın anlayışına ters. Son sözüm bu.
Pero no encaja con la historia de TV1... sacar al aire a una profeta de la fatalidad paquistaní.
Bu yüzden de, bence beynin bilinmeyen bölgelerini keşfettikçe bilinçaltını anlayış şeklimiz de tamamen değişecek.
Por eso creo que nuestro entendimiento del subconsciente se desarrollará... cuanto más aprendamos sobre las estructuras cognitivas del cerebro.
Wilson, düşündüm de incelemelerimizle net bir anlayışın olduğunun ve yalnız olmadığının farkına vardım.
Wilson, creí detectar... una cierta simpatía entre nosotros y no estarías solo.
Bana mükemmel düğün anlayışını gösterirsin.
Me enseñas tu idea de una boda perfecta.
Bir erkeğe bakire olduğunu söyleyip onun bunu anlayışla karşılamasını bekleyebilirsin ama bakire olduğumu, sonra olmadığımı şimdiyse yeniden olduğumu söylemek- -
Una cosa es decirle a un chico que eres virgen y esperar que lo entienda, pero decirle que era virgen y dejé de serlo y ahora lo soy otra vez...
Affedersin, senin anlayışını rencide etmek istemedim.
Siento ofender su sensibilidad.
Espri anlayışın üzerinde çalışmalısın.
Deberías mejorar ese sentido del humor.
Anlayışsızın biri olduğumu, etrafımdakileri hor gördüğümü ve eşcinsel bir sanat öğretmenine benzediğimi söyledi.
Ella decía que yo era desconsiderado, condescendiente, y que parecía una maestra lesbiana de arte.