Bahis перевод на испанский
3,433 параллельный перевод
Sporda bahis oranı aniden değişince olur.
Sí. Es cuando las apuestas deportivas cambian rápidamente.
Nico'yla. Ani bahis değişikliklerini biliyor musun? Ben biliyorum.
Con Nico. ¿ Sabes algo de...
Bazı günler 20 bahis yaparım bazı günler hiç yapmam.
Algunos días hago 20 apuestas, algunos no hago ninguna.
Harekete geçmek için haftalar belki aylar var bir gün bahis yapmazsam sadece yapacak bir şeyim olmadığı içindir.
Hay semanas, de hecho a veces son meses en que no hago ninguna apuesta porque simplemente no hay jugada.
Ve sonunda bahis yapmak için bir fırsat gördüğümde ise paramın hepsini yatırırım.
Y cuando al fin veo una oportunidad, y hay una apuesta que hacer lo apuesto todo.
Şehirde başka mülkü yok ve sanat eserlerine bakmayı seviyor. Yani Degas'yı nerede tuttuğuna dair iyi bir bahis bu.
No tiene más propiedades y le encanta ver su arte así que es muy probable que tenga el Degas ahí.
Bu bir aşk, kin veya bahis mi olur umurumda değil.
No me importa si es amor o desprecio o una apuesta de diez dólares.
Siz de önceden bir kaç yatırım yapıp o şirkete karşı bahis oynarsınız.
Haces unas pocas inversiones antes de tiempo, apuestas en contra de tus oponentes.
Jane, girdiğimiz bahis vardı ya... - Evet?
Jane, sobre nuestra apuesta...
Amanda'ya karşı bir bahis falan mı kaybettin?
¿ Perdiste una apuesta con Amanda o algo?
Senin üzerine bir bahis oynanıyordu ve ben de 16. yaş gününü göremeyeceğine yatırdım.
Había apuestas sobre tu muerte y aposté que no llegarías a los 16.
Oyna! Ya bahis koy, ya da çekil!
Juega, apuesta o dobla
Ben-bahis -
- La apuesta es- -
Bahis disiplin soruşturmamdan sonra kovulacağımdı.
¡ La apuesta es a que sea despedida después de mi audiencia!
Vakayı çözmemde kendime bahis oynuyorum.
Solo estoy apostando a que puedo resolver el caso.
"Her zaman Ders'in üzerine bahis oynayabilirsiniz."
Es, "siempre puedes apostar por Ders".
Babanın bahis oynadığı atlar dışında hiç at gördün mü, evlat?
Hijo, alguna ves has visto un caballo al que tu padre no estuviera apostando?
Aman Tanrım. Vay canına, bu biraz büyük bir bahis.
¡ Dios mio ¡
Hadi ama, bir bahis.
Vamos, una apuesta.
Ayrıca bir de bahis başlattı. Konusu : hangisi senin, hangisi değil.
Además organizó una apuesta sobre cuál bebé es tuya y cuál no.
Koca bir hastane çocuklarımın özlüğü hakkında bahis mi yapıyor?
¿ Un hospital entero está apostando a la legitimidad de mis hijas?
İkisinin de öz çocuğun olduğuna bahis oynadım.
Aposté a que ambas eran tuyas.
Bunu parçalayacağım. Bahis havuzunu kapatıp, paraları iade edeceğim. ... ve bunu unutacağız.
Cancelaré la apuesta, devolveré el dinero y todos nos olvidaremos de esto.
Rest! Bayım, bu bahis kumarhane imitinin üzerinde.
Señor, esa apuesta supera el límite de la casa.
Bahis kabul edildi.
Se acepta la apuesta.
Bahis oynamayı seviyor, ama o paranın hepsi ona aitmiş.
Le gusta apostar a las carreras, pero sólo con su propio dinero.
Hey, bahis yok demiştim.
Oye, dije que sin apuestas.
Ne saçma bir bahis bu.
Esa es una apuesta estúpida.
Bahis oynayan biri olsaydım, burada olmadığını söylerdim.
Si yo fuera de hacer apuestas, diría que él no está aquí.
Hanımefendinin bahis miktarını karşılama sırası sizde, Bay Paxton.
La última apuesta es suya, Sr. Paxton.
Bir bahis borcunu kapatmak için bir müvekkilinden 45.000 dolar almış.
Sacó 45.000 dólares de la cuenta de un cliente para cubrir una mala apuesta.
Tıbben ilgili olması iyi bir bahis olur.
Apostaría a que es médicamente relevante.
Tamam bir kaç maça bahis yatırmışızdır belki ama futbola değildi.
Está bien, hice unas apuestas con él, pero nunca en el fútbol.
Green'le bir kaç bahis yapmışızdır ama bıraktığım zaman hepsi bitmişti.
Hice unas apuestas con Green, pero cuando me retiré, lo dejé.
Bahis yatırmayı unuttum.
Me olvidé de apostar.
Pislik çalıştırıcım kaç kere aleyhime bahis oynadı?
¿ Cuántas veces apostó en mi contra el cabrón de mi entrenador?
Normalde ne kadar bahis oynarmış?
¿ Era esa la cantidad que solía apostar?
Yargıçlar oyunlar üzerine bahis oynuyorlar, parayı ödeyemiyorlar, Bahisçiler de daha az bir ceza ile takas ederek borçlarını hafifletiyorlar.
Los jueces apuestan, no pueden pagar... y los corredores quitan la deuda a cambio de sentencias menores.
Bir mahkeme stenografının duruşma sonucuna bahis oynaması etik mi?
¿ Es ético que la taquígrafa de la corte apueste con el resultado del juicio?
Mevzu bahis bensem imkansız diye bir şey yoktur!
¡ No hay imposibles para mí!
Hey, ben de bahis oynayacağım.
¡ Oye! ¡ Yo quiero apostar!
- Bahis oynayarak mı?
¿ Con tu trabajo de corredor de apuestas?
Beş dakika önce merdivenden çıkarken "Bir şey söyleme ama baban işini kaybetti, şimdi bahis oynuyor" dedi.
Estábamos en la escalera y dijiste : "No digas nada, pero papá perdió el trabajo y ahora corre apuestas".
Restoran için gereken tüm parasıyla Giant maçında bahis oynuyor.
Todo el dinero del restaurante lo está apostando todo.
Bu yüzden bu maçta yüksek bahis oynayacağım.
Apostaré fuerte en este partido.
Evet, Amerika'nın takımına güveniyorum ama bahsi kazanırsam her şeyini alırım, bahis işi, restoran, hiçbir şeyin kalmaz.
Sí, creo en ellos, pero si yo gano esa apuesta me quedo con tus clientes, te quedas sin trabajo ni restaurante. Sin nada.
Çifte bahis fikrini sevdim. Ne?
- Me gusta la apuesta acumulativa.
Çifte bahis budur. Biri bana çifte bahis nedir açıklayabilir mi lütfen?
¿ Alguien me explicaría la apuesta acumulativa?
- Çifte bahis bu. - El sıkışalım. - El sıkışın.
- Cerremos con un apretón.
Çifte bahis yok!
- ¿ Qué?
Bahis konusunda endişeliyim.
- Me preocupa la apuesta.