Bak hayatım перевод на испанский
1,185 параллельный перевод
Etrafına bak, Pacey. Bak hayatım neden ibaret.
¿ El del supermercado?
Bak hayatım kravatı kendi kendime bağladım.
Mira, querida, me sujeté la corbata yo solo.
Bir kere sıfır almıştım, bak hayatım harika.
Una vez, yo me saqué un cero y me fue bien en la vida.
- Şuraya bak hayatım.
- Mira esto, cariño.
Bak hayatım, iktidarsızlık yaygın bir sorundur.
- La impotencia es muy común. - Ay, Dios.
Kendin bak hayatım.
Velo tú misma, querida.
Bak sana ne getirdim, hayatım.
Mira lo que tengo para ti, cariño.
Bak, hayatımdaki tüm bu dramdan sıkıldım Dawson ve kasabadan ayrılmak bana en anlamlı şeymiş gibi geliyor, bu yüzden...
Estoy cansada de todo el drama que hay en mi vida e irme del pueblo es lo que más sentido tendría.
Geriye koydun, ha? - Bak, Jen, çabanı takdir ediyorum ama ben hayatı umursayan orta yaş bakış açımı seviyorum.
Aprecio lo que tratas de hacer, pero me gusta cómo veo la vida, por anticuada que sea.
Bir bakıma hep hayatımı mahvetti.
Y ha arruinado toda mi vida.
Aşağı bakıyorum ve bugünün hayatımın en özel günü olmadığını biliyorum.
Me miro y sé que éste no será el día más especial de mi vida.
Bakıyor muydun hayatım? Başardım!
¿ Estabas mirando, corazón?
Bak. Baksana. Hayatım, bakmıyorsun.
Miren, mírenlo.
Bak, bütün hayatın boyunca bir yol arkadaşı mı olmak istiyorsun?
¿ Quieres ser ayudante toda tu vida?
Hayatınızı kurtardım, ona iyi bakın.
Entonces te quitaré la vida, puedes contar con eso.
Bakın, sanırım ben benim için planlanan hayatı yaşıyorum... ve şimdi de buradayım işte.
Mire, me han predestinado aquí como una brújula durante toda mi vida... Y ahora que estoy aquí...
Bak, herkes benim hayatımı nasıl yaşadığımı biliyor.
Mira, todos saben la vida que llevo.
Hayatımın tamamını fikirlerim doğru ve gerçekmiş gibi yaşadım, bu beni nereye getirdi bak bakalım Spencer Kalesi'ne.
Viví mi vida entera de acuerdo a lo que yo creía... que era lo correcto, y mira donde termine... Fuerte Spencer.
Ed, hayatım, bak, o soğuk nevaleden sıkılırsan, gel beni gör, bebek.
Ed, mi vida cuando te canses de esa fulana espeluznante ven a verme, cariño.
- Tamam, bak. Özel hayat olmayınca, hiçbirinin kıymeti kalmıyor. Anladın mı?
Mira, sin vida privada, no hay dignidad. ¿ Capisce?
Hayatımı kurtardın diye demiyorum bak, çok özledim seni.
¡ No puedo creer que me hayas salvado la vida, pero cuanto te he echado de menos!
Bak hayatım. Ben düşündüm ve bu işe en uygun kişinin...
Tawny hizo la mejor audición... y no es una rubia tarada.
Tek bakışla Hayatımı ateşe attın
Con sólo una mirada pusiste fuego en mi vida...
Ve bu, önceki hayatımızda tanışıyormuşuz gibi bir bakıştı. Ya da bu hayatta karşılaşmak için bekliyormuşuz gibi.
Y fue como si nos hubiésemos conocido en una vida anterior.
Pekâlâ bak. Ben sadece bu Sam denen adamı bulmak istiyorum. İblis hakkında ne bildiğini öğrenip, yok edelim ve hayatımıza devam edelim.
Vale, sólo quiero encontrar a ese tipo, Sam averiguar qué sabe del demonio, vencerlo y seguir con nuestras vidas.
Ama Yumuşakça başarıya ulaştığında, ulaşacak, biliyorum hiç şüphesiz, hayatımın bu dönemine bakıp, güleceğim.
Pero cuando la Suavenesa sea un éxito, y lo será, no hay duda,... veré este período de mi vida y me voy a reir.
Ben zaten hayatımın bu dönemine bakıp, gülüyorum.
Bueno, yo ya estoy viendo este periodo de mi vida y riendo.
Doug, bak ceza aldım. İnsan hayatını tehlikeye attım.
Mira, Doug, me dieron una multa, puse vidas en peligro.
Bak, hayatımızdan iki dakikayı nazik davranmayı ayırınca yalnızca köpeklerini kontrol etmekle kalmıyorlar bir de tandığım belirli bir çift tıka basa bisküvi yiyor.
Dedicamos dos minutos a ser buenos y no solo controlan a su perro, sino que hay una pareja que ahora está llena de galletas de agua.
Şuna bak. "Hayatım" mış.
Mira a ése, llamándome "querida".
Bak.. Az evvel hayatımı kurtardın ama ben adını bile bilmiyorum.
Mira, acabas de salvar mi vida, y ni siquiera sé tu nombre.
Bak şimdi, hayatım? Senin çenen bayağı düşükmüş.
¿ Sabes qué, dulzura?
Bak, hayatım...
Mira... nena...
Bak, hayatım. Bu bebeğe bakabilmen için bir yere ihtiyacın olacak.
Cielo mira necesitas buscar un sitio donde llevar al bebe.
- Hayatım, neden ona bakıyorsun?
Querido, ¿ por qué miras eso?
Bak, hayatım. Yarın 40 yaşına gireceksin.
Cariño, mira... mañana cumplirás 40.
Ve onlar yaşayacaktı. Çocuklarıma ve torunlarıma bakınca biliyorum ki hayatımın bir amacı vardı.
Veo a mis hijos y a mis nietos y sé que mi vida tuvo un propósito.
Hayatım bak, burada kim var.
Aunque seas socio de esta agencia,
Tüm hayatım boyunca, sözlerin ve bakışlarınla beni yönettin.
Me dijisteis con palabras, miradas, lo que requeríais de mí.
Bak annem hasta. Ona hayatımda bir kez. Özenle kahvaltı hazırladım.
Mamá está enferma y le he preparado un bonito desayuno no-instantáneo, para variar.
Bak, hayatımda ihtiyacım olan son şey daha fazla sihir.
Lo último que necesito en mi vida ahora es más magia.
Bak, hayatımın geri kalanını masanın şu ucundaki kadınla geçirmek istiyorum.
¡ Yo quiero pasar el resto de mi vida con la mujer que está ahí!
Bak, bir yıldan kısa bir sürede, hayatım tamamen değişecek.
En menos de un año, mi vida habrá cambiado totalmente.
Bak... Hayatımı cehenneme çeviriyor, tamam mı?
Mira me hace la vida imposible, ¿ de acuerdo?
Bak Jean, kızımızın hayatında neler olduğunu öğreneceğiz, değil mi?
Mira, Jean, queremos averiguar lo que pasa con la vida de nuestra hija, ¿ verdad?
Bak, ben de hayatımın içine battığı bu bok çukuru için sizi suçlamak isterdim ama... problem benim içimde.
Mira, por mucho que me gustaría echarles la culpa por la terrible mierda en que se ha vuelto mi vida, lo que está mal conmigo está dentro de mí.
Bak on iki saat içerisinde hayatımın en önemli iş görüşmesi var!
Mira, tengo la entrevista de trabajo de mi vida en 12 horas. Solo necesito un teléfono.
- Hayatım, bana bak.
- Cariño, mírame.
Hayatımın geri kalanını kardeşime bakıcılık yaparak geçireceğimi düşünmüyorsunuz herhalde?
¿ Tú crees que voy a cuidarlo toda la vida?
Bak, bugün hayatımın en önemli günlerinden biri.
Mira, hoy es un poco la día más importante de mi vida.
Evet, bak tatlım böyle bir hayatı yaşamaya karar verecek tek kişi sensin.
Sí, pues querida mía sólo tú puedes decidir si ésta es la vida que quieres vivir.