Baskan перевод на испанский
48,017 параллельный перевод
Sizi öldürmeye çalıştılar, şimdi de Başkan Yardımcısı öldürüldü.
Intentaron asesinarlo, y ¿ ahora matan al Vicepresidente?
Halk bunu başkanından duymalı.
Este país necesita que se lo diga su Presidente.
Hanımlar beyler, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı.
Damas y caballeros, el Presidente de los EE.UU.
Sizlere üzülerek söylüyorum ki saat 22.38'de, Başkan Yardımcısı Peter MacLeish, eşi Beth MacLeish tarafından vurularak öldürüldü.
Vine a comunicarles que, a las 10 : 38 p.m., el Vicepresidente Peter MacLeish murió a causa de un disparo de su esposa, Beth MacLeish.
Başkan Yardımcısı, Afganistan'da komutanı olduğu bir askerin mezarını ziyaret etmekteydi.
El Vicepresidente visitaba la tumba de un soldado que había estado bajo su mando en Afganistán.
Başkanım...
Señor Presidente...
Başkan soru almayacak.
El Presidente no responderá preguntas.
Başkan, daha fazla bilgi edindiğinde halka açıklama yapacak.
El Presidente hablará cuando tenga más información.
Evet, Nestor Lozano hakkında. Başkan Kirkman'ın başarısız suikastçısı.
Sí, sobre Nestor Lozano, que intentó matar al Presidente Kirkman.
Başkan Yardımcısı MacLeish'in, Lozano takibinde komutayı ele alarak ölümcül güç emri verdiğine dair güvenilir kaynaklardan duyum aldım.
Sé de buena fuente que el Vicepresidente MacLeish se encargó personalmente de la búsqueda de Lozano y dio la orden de disparar a matar.
Başkan Yardımcısı bunu niye yapar?
¿ Por qué haría eso el Vicepresidente?
Neden Başkan'ı öldürmeye çalışmış olan tek bir adamı susturma zahmetine girer ki?
¿ Por qué se esforzaría para silenciar al hombre que intentó matar al Presidente?
Başkan Yardımcısı'nın karısı tarafından öldürüldüğünü yeni duyurdunuz, bence ülke buna hazır değil.
Acaba de anunciar que al Vicepresidente lo mató su esposa, no creo que el país esté listo para esto.
Başkan'ın yanında olduğunuzu sanmıştım.
Creí que trabajaba con el Presidente.
İkincisi, Başkan Yardımcısı'nın, Kirkman'a suikast girişimiyle ilgisi var mı?
Dos : ¿ El Vicepresidente estaba relacionado con el atentado a Kirkman?
- Başkan bunu ne zaman ele alacak?
- ¿ Cuándo hablará de esto el Presidente?
Pekâlâ, FBI hâlâ Başkan'ı bilgilendiriyor ve konuşma yapmadan önce tüm bilgilere ihtiyacı var, değil mi?
El FBI aún está informando al Presidente, y necesita información antes de hablar al país.
- Hayır, Başkan da ben de bunu istemeyiz.
- No, nadie quiere eso.
Başkan sadece bana arka çıkıyor.
El Presidente me está cuidando.
Evet, Başkan vurulup Başkan Yardımcısı da karısı tarafından öldürülünce öyle oluyor.
Sí, eso sucede cuando le disparan al Presidente, y el Vicepresidente es asesinado por su esposa.
Başkanım, size söyleyeceklerim, doğrudan Onbaşı Joyner'ın ağzından.
Señor Presidente, el propio cabo Joyner me dijo esto.
ABD Başkanı'na çalışıyorum.
Trabajo para el Presidente de los EE.UU.
Son günlerde olanlar ışığında Başkan, tecrübeli birinin Dışişleri Bakanlığı makamına dönecek olmasından çok memnun.
Con todo lo que ha sucedido, el Presidente está emocionado de que alguien con experiencia vuelva a su lugar como Secretario de Estado.
Başkan'a saygımdan ötürü.
Por respeto al Presidente.
Başkan Moss, siyasete mi dönmek istiyor?
¿ El Presidente Moss quiere volver a la política?
Başkan Kirkman bunu ister mi acaba?
¿ El Presidente Kirkman estaría abierto a eso?
Sadece Başkan'ın sana verdiği duyuruları yaparsın.
Sólo lee anuncios del Presidente.
Başkanınız olarak, benim ve hükûmetimin, tüm hususlarda dürüst ve açık olacağından emin olunuz, gerçekler beni nasıl etkilerse etkilesin.
Como su Presidente, les aseguro que mi administración y yo seremos sinceros y abiertos en todos los temas, sin importar cómo me haga quedar la verdad.
Bana suikast teşebbüsünde bulunan şahsın takibi sırasında Başkan Yardımcısı MacLeish, FBI ve Özel Kalem Aaron Shore'un şiddetli itirazlarına rağmen ölümcül güç kullanma emri verdi.
Durante la búsqueda del hombre que intentó asesinarme, el Vicepresidente MacLeish, dio la orden de disparar a matar unilateralmente, a pesar de las objeciones del FBI y de mi Jefe de Gabinete, Aaron Shore.
Başkan Lincoln üstün öngörüsüyle bizleri uyarmıştır.
El Presidente Lincoln advirtió, proféticamente :
Geri kalan her şeyi idare etmesi için bir yatırım başkanı seçmen gerek.
Debes nombrar a un jefe de inversiones para manejar el resto.
Yatırım başkanı benim. Adımızın Axe Capital olmasının nedeni bu.
Yo soy el jefe de inversiones, por eso se llama Axe Capital.
Onu yetkisini devretmeye yatırım başkanı seçmeye ikna etmeye çalıştım ama başaramadım.
Traté de que nombrara a un jefe de inversiones, pero fracasé.
Tutuklanırsan, benden yatırım başkanı olmamı isteyeceksin.
Si te arrestan, me pedirás ser jefe de inversiones.
- Seni yatırım başkanı yaptı.
¿ Te hizo jefe de inversiones? Sí.
Başkentimizin belediye başkanı Marion Barry bu akşam birçok görevini devretti, ama istifa etmedi.
Marion Barry delegó muchas de sus tareas como alcalde de la capital de la nación, pero no renunció.
Belediye başkanı savcıyla görüşmeye başladıktan saatler sonra...
Esta noticia llegó tras ser llevado ante un magistrado federal...
Başkan Abraham Lincoln bir iblis tarafından öldürüldü. Söyledin.
El Presidente Abraham Lincoln fue asesinado por un demonio.
Mizuyama Teknolojileri'nin başkanı Hiroshi Mizuyama kurumsal bir tatil sırasında öldürüldü.
Hiroshi Mizuyama, el jefe de las Tecnologías Mizuyama, fue asesinado en una retirada corporativa.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Gracias, Sr. Presidente.
Teşekkür ederiz Sayın Başkan.
Gracias, Sr. Presidente.
- Evet Sayın Başkan.
- Sí, Sr. Presidente.
Sayın Başkan, çok özür dilerim.
Señor Presidente, lo siento.
- Teşekkürler Sayın Başkan.
- Gracias, Sr. Presidente.
- Sayın Başkan, lütfen.
- Señor Presidente, por favor.
Tiyatro Kulübü başkanıyım falan demiştin sen sanki?
¿ No eras presidenta del club de teatro o algo así?
- Teşekkürler, başkan.
- Gracias, alcalde.
- Sayın belediye başkanım.
- Sr. alcalde.
Direkt olarak ofisinizin içindeki karadeliğe, Sayın Belediye Başkanı.
Directamente al agujero negro burocrático que es su oficina, Sr. alcalde.
Sonraki belediye başkanına aynı öneride bulunacağım.
Presentaré el mismo proyecto al próximo alcalde.
Mecliste duyduklarıma göre, belediye başkanı resmen transferleri kolaylaştıracakmış.
Por lo que he escuchado en el ayuntamiento, el alcalde básicamente facilitará los traslados fuera de aquí.
başkan 645
başkanı 24
başkan yardımcısı 27
başkanım 138
başkan clark 41
başkan kennedy 21
başkan mı 21
başkan clark sıkıyönetim ilan etti 19
başka 730
başka bir isteğiniz var mı 22
başkanı 24
başkan yardımcısı 27
başkanım 138
başkan clark 41
başkan kennedy 21
başkan mı 21
başkan clark sıkıyönetim ilan etti 19
başka 730
başka bir isteğiniz var mı 22
başka bir gün 31
başka zaman 121
başka biri mi var 22
başka yok 64
başkaları 16
başka bir şey yok 82
başka bir şey yok mu 20
başka sorum yok 215
başka bir şey ister misiniz 24
başka birşey 59
başka zaman 121
başka biri mi var 22
başka yok 64
başkaları 16
başka bir şey yok 82
başka bir şey yok mu 20
başka sorum yok 215
başka bir şey ister misiniz 24
başka birşey 59