Başka bir перевод на испанский
122,988 параллельный перевод
Sana karşı asla aşktan başka bir şey hissetmeyeceğim, Mileva.
Nunca sentiré nada menos que amor por ti, Mileva.
Lilywhite, kötü adamların hemen önünden başka olabileceği başka bir yer var mı?
Lillywhite, a parte de "delante de ti", ¿ en qué otro lugar pueden estar los malos?
Başka bir yola.
Al revés.
Seninle konuşmak istediğim başka bir şey var.
Hay algo más de lo que quiero hablarte.
En azından kurutucu kağıdı ve paket lastiğinden başka bir şeyle sar.
O al menos cubrírtelo con algo mejor que una toallita y una goma.
Bacaklarının ne kadar yorulduğundan başka bir şey düşünemeyecek kadar.
Hasta que solo puedas pensar en lo cansadas que están tus piernas.
Ama "Picasso" ve anlamadığım başka bir kelime yazıyor.
Pero dice "Picasso" y otra palabra con "P".
Başka bir şey söylemek isteyen var mı?
¿ Alguien más quiere decir algo?
Belki başka bir benzetme kullanmalıydın.
Deberías haber usado otra metáfora.
Başka bir yerde olabilir.
Vayan a otra parte.
Ayrıca "duble penetrasyon" anlamına geldiğini söyledim. Yani artık açık saçık şeylerden başka bir şey düşünemez.
También le dije que significaba "doble penetración", así solo se imaginaba algo cochino.
- Sen sadece dinleyebilirsin, başka bir şey yapamazsın.
- Podría escuchar, eso podría hacer.
Birkaç ay önce başka bir cezaevine nakledildi.
La transfirieron a otra prisión hace unos meses.
Ya da başka bir kaçış yolu.
O algún otro modo de escape.
Ama o gidip başka bir şey yapmayı tercih etti.
Pero, en vez de eso, tuvo que irse a hacer otra cosa.
Ve eğer değilse, başka bir gün kaybettik.
Y si no lo es, habremos perdido otro día.
Onu konuştur, sen de Conway'in küçük gösterisi bitmeden başka bir şey bul.
Dile que lo haga, y piensa en otra cosa antes de que Conway termine con su presentación.
Ama ya başka bir yolu varsa?
Pero ¿ y si hubiera otro modo?
Başka bir şey üstünde çalışıyor, Albert.
Está trabajando en algo más, Albert.
O bir yalancı ve katil, başka bir şey değil.
Es un mentiroso y un asesino, nada más.
Başka bir basit iş olacaktı ama felakete döndü.
Esa fue otra misión que supuestamente era pan comido y resultó ser un desastre.
Lars'a, Akrep'i vermek için başka bir yol bulacağımı söyle.
Le dirá a Lars que encontraré otra manera de entregarle a Escorpión.
Başka bir yere gidip konuşabilir miyiz?
¿ Podemos ir a hablar de esto?
Senin aklında başka bir sürü şey var.
Tienes... mucho más en tu cabeza.
Başka bir rakam, başka bir harf seçiver.
Otro número, otra letra.
Bob De Niro ile başka bir herif oynuyordu.
Con Robert De Niro y el otro tipo.
Florida'ya veya başka bir yere tatile falan mı gideceksin?
¿ De vacaciones? ¿ A Florida o algún sitio así?
Kendine başka bir gelir kaynağı mı buldun?
¿ Esto es su otra fuente de ingresos?
Charlotte da başka bir evde gelmişti ama orayı da satmıştık.
Charlotte nació en otra. Que también vendimos.
Başka bir bilgi hedeften uzaklaştırabilir.
Otra cosa sería contraproducente.
Asıl mucize, ülkelerin takip etmesine olanak tanımadan parayı bir yerden başka bir yere aktarabilmekte yatıyor.
Sobre el milagro que hace posible que el dinero circule sin que los países puedan rastrearlo.
Başka bir işe yatırım yaptım, yani seni biraz rahat bırakacağım.
Invertí en otro negocio, así que dejaré de molestarte un poco.
Maç oynanırken maalesef başka bir yerde olacağım.
Por desgracia, estaré en otro lugar durante el partido.
Babamla ilgili bir şey söylemek isteyen başka biri var mı?
¿ Alguien más tiene algo que decir sobre mi papá?
Orada doğan, başka bir yer bilmeyenler bile yine de uzaylı olacaklar.
Aun los que nacieron allí, que nunca conocieron nada más, siempre serán alienígenas.
Zaten başka bir tezgâhımız var moron.
Tenemos otras cosas en marcha, idiota.
Young'lardan müsaade isteyip başka bir yerde pazarlık edelim mi?
¿ Qué tal si dejamos a los Young y nos ponemos a negociar?
Aslında elinize buna benzer başka bir ev var mı?
A decir verdad, ¿ no habrá otra propiedad similar a esta?
Hiç başka bir iş yapmak istemediğine inanmamı mı bekliyorsun?
¿ Esperas que crea que nunca deseaste hacer otra cosa?
Diyorum ki başka bir iş yapıp başka biri olarak yaşayacaksan seni desteklerim, hepsi bu.
Solo digo... Si quieres hacer o ser algo distinto, yo te apoyo. Es todo.
Ama uyuşturucunuzu dağıtmanın başka bir yolunu bulmanız gerek ve ben buna alet olamam.
Pero tendrán que buscar algún otro modo de traficar su droga, no puede ser a través de mí.
Başka bir hedef göremiyorum.
Es el único sentido que le veo.
Ayağına fıstık ezmesi sürüp köpeğe yalattıran birinin homurtularından başka bir şey duymuyorum.
Solo escuché el balbuceo de alguien que deja que su perro le lama la mantequilla de maní del pie.
Başka bir eyalette ayakta bile duramazdın.
No habrías sobrevivido en otro estado.
Profesör Einstein, başka bir zamana ayarlayabilirse Excelsior'da kalıyorum.
Me quedo en el Excélsior, por si el profesor Einstein
Yemekler ishal yapıyor, oturup beklemekten başka yapacak bir şey yok ama eskiden bunu aşabiliyordum.
Comida de mierda, no haces nada más que sentarte a esperar, pero... Antes era capaz de soportarlo.
Bir o, bir de hafif bir ruj, başka ilaca gerek yok!
Eso y un poco de lápiz labial, ¡ esa es la única medicina que necesitan!
Dünyanın en güzel yerinde sihirli bir balığa bakarken bile kıyıya dönerken midesi bulandı diye güzelliği göremeyen başka insanlar için.
Es para otras personas que no ven la belleza aun en el lugar más hermoso de la tierra, la magia de ver los peces de cerca, porque se marean camino a la costa.
Başka hiçbir şeye benzemeyen bir aldatmaca için!
Por un engaño como ningún otro.
Yaşayacak bir şeyin kalmadıysa başka.
Eso es para cuando no tienes ningún motivo para vivir.
Başka da bir bok okumuyorum.
Nada más, carajo.
başka bir isteğiniz var mı 22
başka bir gün 31
başka biri mi var 22
başka bir şey yok 82
başka bir şey yok mu 20
başka bir şey ister misiniz 24
başka birşey 59
başka biri 45
başka bir şey istemiyorum 16
başka bir şey bilmiyorum 23
başka bir gün 31
başka biri mi var 22
başka bir şey yok 82
başka bir şey yok mu 20
başka bir şey ister misiniz 24
başka birşey 59
başka biri 45
başka bir şey istemiyorum 16
başka bir şey bilmiyorum 23