Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ B ] / Bir adamın

Bir adamın перевод на испанский

31,978 параллельный перевод
Masum bir adamın hayatını kurtarmaya çalışıyoruz.
Intentamos salvar la vida de un hombre inocente.
Mecliste senin lehine olan bir adamın aklını çelmek için çirkin niyetle mektup gönderdin, bu yüzden artık mektup yok.
Enviasteis una carta en un intento de inclinar a un miembro de la Signoria a vuestro favor así que no más cartas.
Bir adamın işlemediği bir şey için günahını almak hiç de küçük değildir.
Cargar con el pecado de un hombre contra otro, no es cosa nimia.
- Ormanno. Vatana ihanetten yargılanan bir adamın evinde kalamam.
Ormanno no puedo quedarme en casa de un hombre juzgado por traición.
Masum bir adamın kilitlenmesine öylece razı olamazdım.
No podía consentir que encerraran a un hombre inocente.
Bir adamın dünyayı doğru yere ateş ederek nasıl değiştirdiğini.
Cómo puede un hombre cambiar el mundo entero con una bala en el lugar indicado.
Bir adamın suratını dağıttın diye bilmediği şeyleri öğrenecek hâli yok.
Solo porque hiciste papilla de la cara de un hombre no hará que sepa lo que no sabe.
Bir adamın sözüne çok önem veririm Cryderman.
- Pongo mucha leña en la palabra de un hombre, Cryderman.
Geçen gece hırpalamaya çalıştığı bir adamın evinden.
En la casa del hombre que intentó mutilar anoche.
Bu mektubu, olaya karışan bir adamın yazdığını mı söylüyorsunuz?
Así que usted dice que el incidente tuvo que ver el hombre que escribió esta carta?
Bu dünyada kötü insanlar var, bir adamın karısını baştan çıkarabilecek insanlar, ve birilerinin bu konuda bir şeyler yapması gerekiyor.
Hay gente mala en este mundo, gente que seduciría la esposa de un hombre y alguien tiene que hacer algo al respecto.
Böyle bir adamın bütün kış bir şey yapmaması zor olur, bu sürede dürtülerini tatmin etmek için ne yapıyor?
Para un tipo así todo el invierno sería un infierno, ¿ así que qué hace durante ese periodo para alimentar su necesidad?
Sahte şahitlerle düşmanlarını öldüren bir adam?
¿ Un hombre que asesinaría a sus enemigos creando calumnias?
Tanrı'nın evini yıkan bir adam?
¿ Qué derribaría la casa de Dios?
Vatana ihanetten hapse düşüp idamla karşı karşıya olmak adamın inatçı gururunda bir gram azalma yapmadı.
Encarcelarle por traición y afrontar la muerte no han hecho mella en el orgullo de ese obstinado.
Yarın bir adam hayatını kaybedecek.
Mañana un hombre perderá su vida.
Cinayet saati için her bir adamımın mazereti var.
Todos ellos tiene excusa para esa noche.
Küçük bir adam baktığın yere göre kocaman görünebilir.
Algo pequeño puede parecer enorme según desde donde lo veáis.
Franconia'da bir Roy Rogers restoranında adamın tekiyle görüşmüş.
Conoció a un tipo en un Roy Rogers en Franconia.
Tezgahın arkasında duran Hintli bir adam vardı. Aksanıyla dalga geçiyordum.
Había un hombre indio detrás del mostrador y me burlé de su acento.
Yakın mesafeden bir kanun adamını vuramıyorsun.
No le podría dar a un policía a cero pasos.
Evet, o adamın karşısında durdukça yumrukları bir bir gönderecek.
Sí, si estás a su alcance, simplemente suelta puñetazos.
Bir adamı kafasından vurdum hem de mutfağımızın ortasında.
Disparé a un hombre en la cabeza en nuestra puta cocina.
Bu sabah evde bir adam öldürüldü. Baban da arkasından daha fazla adamın geleceğini düşünüyor.
Un hombre ha muerto en casa esta mañana y tu padre cree que más gente va a venir a por él.
Tam bir kolpacısın adamım.
Eres un puto mentiroso, tío.
Koşarak Durely Sokağı'ndaki marketten son solgun gerber papatyalarını almış bir adam.
que ha salido corriendo y ha comprado el último ramo de margaritas de la tienda de la esquina en la calle Durely.
- Ha bir de... Ayağındaki golf ayakkabılarını bile çıkarmamış bir adam görüyorum.
- Y veo... veo un hombre que todavía lleva puestos sus zapatos de jugar al golf.
Bu adamın gittiği yerle ilgili bir ipucu bulabilir.
Puede que tenga una pista para ver a dónde fue este tipo.
- Bunun beni, olmamı istediğin gibi bir adam olmaya zorlayacağını mı düşünüyorsun?
¿ Así piensas obligarme a ser el hombre que quieres que sea?
Başlarda her şeyin sebebinin tamamen travma sonrası stres bozukluğundan kaynakladığını düşündüm. Ya da benzer bir şey ama... Bugün o iki adamı öldürdüğünü gördükten sonra öyle olmadığını fark ettim.
Y al principio, creía que era por todo por lo que había pasado, que era síndrome de estrés postraumático o algo por el estilo, pero... después de verle matar a esos dos hombres hoy... me he dado cuenta de que no es estrés postraumático.
Ama şu kapıdan fırlayan bir adam size doğru geldiğinde Saj'ın sizin tarafınızda olduğu için şükredeceksin.
Pero cuando invadido aquí estarán encantados de decirme.
Şiddet taraftarı bir adam değilim ama yarattığın özel bir şeyin senden çalınmasının insanı nasıl çıldırttığını iyi bilirim.
No soy un hombre violento, pero Yo sé cómo los frutos secos puede hacerte Para crear algo especial sólo para que se la roben.
Öylesine bir mola veriyordum sonra maskeli o adamı gördüm ona bununla vurdu ve sonra da onu bir arabanın içine tıktı.
Estaba tomando un descanso cuando vi a un tipo con una máscara golpearlo con eso y luego empujarlo dentro de un coche.
Gümüşe boyanmış bir adam ve Pride'ın yüz tane yakın arkadaşı.
Un hombre pintado de plateado y como cien de los amigos más íntimos de Pride.
Şu aşırı dağılmış olan evsiz adamın oradan sağa dönüp bir iki sokak sonra Randy'nin evinde olurduk.
Si giramos a la derecha dónde está ese sintecho en dos o tres calles estaremos en casa de Randy.
Ve insan tanıkların gördüğü kadarıyla bir barda rastgele bir adam vurdun.
Y por lo que saben los testigos humanos, le acabas de disparar a una persona cualquiera en un bar.
Bir adam facianın yaklaştığını gördü.
Un hombre previó la catástrofe.
Sizce onun gibi bir adam kız arkadaşının kumarbaz olup olmamasını önemser mi?
Un tipo como él, le parece que le importa si su chica le gusta lanzar fichas en el medio?
Asıl soru, adamın vücudunda bir oda dolusu insanı öldürmeye değecek ne vardı?
La cuestión es : ¿ qué llevaba este tipo en su cuerpo que era tan valioso como para matar a toda la gente de una habitación?
Ayrıca Dalton da adamın peşinde gidecekmiş çünkü o da bir gün sonraki uçağa bilet almış.
Y parece ser que Dalton iba a ir también, porque reservó un billete en un vuelo que sale pasado mañana.
Silahsız bir adamı vurmazsın.
No dispararás a un hombre desarmado.
Adamın anlaşma süresi dolduğunda ona bir öneride bulundum.
Cuando el trato del hombretón venció, le di a elegir.
Amacını kaybetmiş bir adam, ölümüne korkan bir adamdır.
Un hombre que ha perdido su propósito es un hombre que tiene miedo a la muerte.
Evinde duyduğum o kayıtta Rusça konuşan bir adam ve kadın vardı.
Cuando escuche esa grabación en tu casa, había un hombre y una mujer hablando ruso.
Onların babası. Bir dakika önceye kadar babam sandığım adam.
Su padre... quien hasta hace un minuto creí que era mi padre.
Sen nasıl bir aile adamısın?
¿ Qué clase de hombre de familia eres?
Bir daha Sylvia'yla bu şekilde bugün yaptığın gibi konuşursan o sikik kafanı yerinden koparacak deli adam olurum.
Si alguna vez le hablas a Sylvia de la manera en que lo hiciste hoy... yo seré el loco que te arranque la cabeza.
Bir keresinde Isadora banyoya girmişti ve adam klozete oturmuş, kakasını alıyordu.
Y entonces Isadora fue al baño una vez, Y él se sentó en el inodoro, y que, um, él estaba haciendo caca.
Rus polisi olay yeri yakınında bir şüpheli görmüş, ama adam kalabalık bir tren istasyonunda onları atlatmış.
La policía rusa al parecer, vio a un sospechoso cerca de la escena del crimen, pero evitó su captura en una estación de tren llena de gente.
Uzun ve bir kenarı tırtıklıydı ve adamın bileğine sarılı deri bir sicim vardı.
Es largo y aserrado en un filo, y tenía una especie de cordón de cuero alrededor de la muñeca.
Steven Seagal'ın Target koleksiyonundan bir sıfır kol giymiş adam söylüyor bunu.
Dice el hombre en una camiseta sin mangas Del Steven Seagal para la recolección de destino.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]