Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ B ] / Buraya gelip

Buraya gelip перевод на испанский

5,402 параллельный перевод
Bugün zaman bulursan buraya gelip- -
¿ Crees que podrías tal vez venir hoy y...?
Bahse girerim nasıl uyuyamıyormuş gibi numara yaptığını ve buraya gelip benimle birlikte oturduğunu unuttun.
Apuesto a que ya se te ha olvidado cómo solías fingir que no podías dormir, y venías aquí a sentarte conmigo.
Buraya gelip bu insanlarla tanışmanızdan itibaren gittiğiniz yerlerin bir listesini yapabilir misiniz?
¿ Pueda hacer una lista de los lugares donde ha estado desde que llegó y la gente a la que conoció?
Buraya gelip kadınlarla sohbet ederdi.
Solía venir y hablar con mujeres.
Bana kızgın olduğunu biliyorum. Habersiz geldiğim için de özür dilerim. Ama gerçekten buraya gelip seninle konuşmam lazımdı.
Sé que estás enojada conmigo, y lo siento por presentarme sin previo aviso, pero realmente quería venir aquí y hablar contigo.
Peki ya buraya gelip seni öldürme fikrim?
¿ Es mi idea venir y matarte?
Buraya gelip onları önemsediğimi göstermemde bir terslik yok.
No hay nada malo con aparecer y dejar que alguien sepa que piensas en ellos.
Ev kiralandığında buraya gelip gitmem.
Cuando la casa está alquilada, yo no aparezco por aquí.
Howard her yolu denedi. Taşındıktan hemen sonra buraya gelip benim için bu oyuncak sandığını yapmıştı.
Howard hizo lo que pudo, y... recuerdo, que justo después de mudarnos... vino aquí abajo y me construyó este baúl para los juguetes.
Bazen buraya gelip arkadaşlarımla oynuyorum ve gerçek olmadıklarını fark ediyorum.
Es que a veces cuando bajo aquí a jugar al ping pong con mis amigos... resulta que no son de verdad.
Buraya gelip erkeklik yapacağını mı?
¿ Que ibas a venir aquí a jugar juegos de hombres?
Size yüzde 10'luk indirim hakkı veriyorum, ama sonra buraya gelip kolofan vesaire istemek yok, ona göre.
Voy a dar diez porciento... pero yo no te quiero volver Aquí... pidiendo selecciones o colofonia ni nada de eso.
Kusura bakma da kanunlar buraya gelip beni suçlayamayacağını...
Disculpe. La ley dice que no pueden acusarme de...
Russell'ı sorguladıktan sonra birkaç güçlü kişiyi aradı onlar da beni aradı ben de buraya gelip ortalığı kontrol edeyim dedim.
Luego de que interrogaran a Russell llamó a algunas personas importantes y ellos me llamaron a mí así que pensé en venir a ver qué pasa.
Buraya gelip seni bir şüpheli gibi tehdit etmeleri an meselesi. Aracının kontrolünü kaybeden biri gibi muamele görmeyeceksin.
Solo es cuestión de tiempo que se presenten aquí tratándote como a un sospechoso, no como a un hombre que perdió el control de su vehículo.
Buraya gelip basitçe bana yardım edemeyeceğinizi söylemeye mi geldin sanıyorsun? Bu yaptığınız şey şunun garantisini sağladı, tüm her şey sona erdiğinde ben size yardım edemeyeceğim.
Crees que has venido aquí simplemente a decirme que no podéis ayudarme, pero lo único que has hecho es asegurar que cuando todo esto acabe, no seré capaz de ayudarte.
Buraya gelip beni zorlayabileceğini mi sanıyorsun?
¿ Crees que puedes venir aquí y mandonearme?
Buraya gelip, kampanyamıza yardım ettiğiniz için anneniz ile sizi ne kadar taktir ettiğimizi bilmenizi isterim.
Quiero deciros que tu madre y yo apreciamos de verdad el que vengáis a ayudarnos con la campaña.
Bunun yerine, işin icabı buraya gelip, beni tehdit etmen ve kaslarını gösteremen gerekiyor.
Es mejor que digas que estás aquí por negocios, que amenazarme y mostrar tus músculos.
Buraya gelip Liv'in babasını bıçaklamış.
La madre de Liv lo apuñaló cuando la trajo aquí.
Ağabeyin, buraya gelip onu öldüreceğini düşünüyor.
Y tu hermano piensa que va a venir a matarle.
Gulfhaven sakinleri... Başkan benden buraya gelip sizlere suyun güvenli olduğunu ve dev katil denizanalarının olmadığını söylememi istedi.
Ciudadanos de Gulfhaven, el alcalde me ha pedido que venga y les diga que las playas son seguras y que no hay ninguna medusa asesina gigante.
Sana buraya gelip, ona bakmanı söylemedi.
Ella no te pidió que vinieras a casa a cuidarla.
Anladığıma göre buraya gelip size onu şikâyet etmek benim için riskli...
Me doy cuenta que esto es un riesgo, yo viniendo a usted, ya que él...
İnsanlar buraya gelip o gece kim olmak istiyorlarsa o oluyorlar.
La gente llega aquí y se convierten en quiénes quieren ser durante la noche.
Bugün Collins yemekten sonra buraya gelip seni bizzat poker gecesine davet etmek istedi.
Hoy Collins vino después de comer personalmente para invitarte al póquer.
Utanmadan buraya gelip yeterince çevreci olmadığımı söyledi.
Tuvo el coraje de venir aquí y decirme que no soy lo suficientemente verde.
Ne yani, ne zaman kötü hissetsen veya bırakmak istesen trene atlayıp buraya gelip beni hamile bırakacağını mı sanıyorsun?
Entonces qué, ¿ cada vez que te sientas como una mierda o quieras abandonar, piensas que puedes montarte en el tren y venir a dejarme embarazada?
- Buraya gelip takılmak istermisin?
¿ Quieres venir y pasar el rato?
Ben sadece bir kaç kelime buraya gelip söylemek istedim.
Sólo quería venir aquí y decir algunas palabras.
Bütün ekibim burada ama önce buraya gelip seni görmek istedim.
Tengo a todo mi equipo aquí, pero quería venir a verte primero.
Bunun için buraya gelip öğrenmek gerekiyor.
Tendrás que venir a descubrirlo.
Buraya gelip kulağınızı çekmemi ve sizi hizaya sokmamı istedin, değil mi?
Tú querías que yo viniera aquí, que te leyera la cartilla, y que pusiera vuestros lamentables culos en marcha, ¿ verdad?
Buraya gelip istediğin kadar onu görebilirsin.
Puedes venir y verlo todo lo que quieras.
Sen buraya gelip küçük nutkunu atana dek ben de öyle sanıyordum. Derken jeton düştü!
es lo que crei hasta que viniste a dar tu ridiculo discurso y gracias a eso pude al fin quitarme la venda de los ojos querias renunciar cierto?
Sam hemen buraya gelip sana bakmasına yardım etmemi istedi.
Sam me dijo que viniera de inmediato y le ayudara a cuidarte.
Buraya gelip kızkardeşimi soran oldu mu?
¿ Ha venido alguien preguntando por mi hermana?
Joanna, kuşkulandığın için buraya gelip bunun hakkında konuşmak istedin.
Joana, me pediste que salga para hablar de esto... porque tienes dudas.
Buraya gelip haberleri şahsen iletmek için onca yolu geldiğin için teşekkür etmek istemiştim.
Sólo quería darte las gracias... por venir hasta aquí... sólo para dar esas noticias en persona.
Senin gibi bir arkadaşı olduğu için çok şanslı, ve umuyorum ki buraya gelip benimle evli olduğunu öğrenince üzülmemişsindir.
Él tiene mucha suerte de tener una amiga como tú... y sólo espero... que... no estés molesta... por venir hasta aquí y encontrarlo casado conmigo. No.
Asla buraya gelip ailemi tehdit etmemeliydin.
Jamás deberías haber venido aquí y amenazado a mi familia.
Bunca zamandan sonra buraya gelip benden yardım isteyecek yüzsüzlüğün olduğu gerçeğini neredeyse takdir edeceğim.
Casi admiro el hecho de que luego de todo este tiempo... tengas las agallas de venir... y pedirme ayuda.
Savunma kuvvetleri buraya gelip bizi kurtaramaz.
El ejército no puede entrar al cubo para rescatarnos.
Hemen buraya gelip pisliğini temizlemeni istiyorum.
Necesito que vengas aquí ahora mismo y limpies tu desastre.
Buraya yaptığın işleri bilerek gelip sen yapmayasın diye şapkadan tavşan çıkarmamı umdun.
Llegaste aquí sabiendo lo que tenías que hacer, con la esperanza de que hiciera algo sorprendente así no debías hacerlo tú. Conozco a la chica.
Buraya sürekli bir şeyler gelip gider Gabe.
Hay muchas piezas moviéndose aquí, Gabe.
Buraya bostan korkuluklarınla gelip, çetecilik mi oynamaya çalışıyorsun?
¿ Traes aquí a tus espantapájaros para que actúen como una pandilla?
Buraya kadar gelip zamnını ve paranı boşa harcamazdın.
Podrías haberte ahorrado el tiempo y el dinero de venir aquí.
Konferans için her yıl Miami'yi geliyoruz,... o yüzden külleri buraya savurmak doğal geldi,... böylece gelip ziyaret etme bahanemiz olacak.
Siempre venimos a Miami una vez al año por la conferencia y nos parecía lógico esparcir aquí las cenizas para poder visitarlas de vez en cuando.
Soyunma odasından buraya kadar gelip burada sonlanan bir kan izimiz var.
Tenemos un rastro de sangre... desde los baños... que acaba aquí.
Sanırım buraya geri gelip işleri bıraktığım yerden yardım etmeye gönüllü olman kişiliğinle ilgili çok şey ifade ediyor.
Creo que el hecho que incluso estabas dispuesta a volver aquí y... ayudar luego de la forma en la que dejé las cosas, es solo... que dice mucho sobre quién eres.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]