Doğrusu bu перевод на испанский
1,461 параллельный перевод
Daha doğrusu bu geçici bir durum.
Incluso si así fuera, sólo sería temporal...
- Aslında doğrusu bu.
- En verdad, sí.
Benim için... şu an için... doğrusu bu.
Para mí por ahora esto es lo correcto.
Doğrusu bu.
Esto es lo que es correcto,
Doğrusu bu çok da önemli değil..
La verdad difícilmente importe.
- Doğrusu bu.
Lo prefiero.
Muhtemelen doğrusu bu, değil mi?
Eso es probablemente cierto, ¿ verdad?
- Madem doğrusu bu, yapmalısın.
- Si debes, hazlo.
Doğrusu bu kadar çok konuk beklemiyordum.
¿ Saben qué? Realmente no esperaba tanta gente...
Doğrusu bu.
A la derecha
Ama bence doğrusu bu. Doğrusu bu gibi geliyor bana.
Pero creo que es lo correcto.
Nereye varmaya çalıştığını biliyorum. Doğrusu bu psikanaliz işi biraz kulvarının dışında görünüyor.
Mire, ya veo adónde apunta, detective y, para ser sincero, todo este asunto del psicoanálisis está muy por fuera de su alcance.
En doğrusu bu.
Esa es una buena idea.
Doğrusu bu.
Así es.
- Doğrusu bu.
- Es verdad.
- Tamam öyle olsun. - İnan bana doğrusu bu.
- Es razonable.
- Ama doğrusu bu
- Pero es cierto, es cierto
Ben de bunu yapmaya hazırım. Çünkü doğrusu bu.
Y ahora, estoy preparado para hacerlo, porque es lo correcto.
Doğrusu bu, unuttun gitti.
Pues es la verdad. Simplemente se te olvidó.
Doğrusu bu dünyadan bıktım.
A decir verdad, estoy cansada de este mundo.
Doğrusu... bu bunalıma girmezdin.
La verdade es... que no tendrías esta crisis Si no tuvieras aún sentimientos por Bob.
Bu kadar soğukkanlı olmanı takdir ediyorum doğrusu.
Debo admitir que admiro tu compostura.
- Bu çok ilginç bir anekdot doğrusu.
- Esa anecdota levanta el animo. - Dejame contarsela.
Bunu bu kadar kolayca tehlikeye atmana şaşırdım doğrusu.
Me asombra que quieras ponerla en peligro.
Bu brokerler iyi yaşıyor doğrusu.
Estos operadores viven muy bien, trabajan pocas horas, se relajan.
Herneyse, bu proje çok uçuk birşey doğrusu
De todos modos, el tema de este proyecto es muy secreto.
Pek hevesli değilim doğrusu? - O zaman bu illüzyonun bedelini ödemeliyim.
¿ Cuánto cuesta la ilusión?
Senin bu kadar hassas olduğuna inanmak zor doğrusu.
Existe una cosa llamada ley, y no veo que la estén violando.
Ve sanırım geçen o sene, daha doğrusu haftasonu- - Camden'de Aralık'ın bir cuma günü- - ve bu yıllar önceydi, ben farklı bir insanken ve o kadar sarhoştum ki sonuç bekaretimi kaybetmemle noktalandı.
Y fue, creo, en el último año o el último fin de semana, en realidad, un viernes de diciembre en Camden y esto ocurrió hace algunos años cuando era una persona diferente y estaba tan borracha que acabé perdiendo mi virginidad.
Bu çocuk öyle görünüyor ki, kendi cinsel belirsizliği ya da daha doğrusu eşcinselliği yüzünden acı çekiyor.
El chico parece sufrir... la persecución por su indefinición sexual... o acaso su homosexualidad.
Senin bu kadar hassas olduğuna inanmak zor doğrusu.
Hay algo llamado ley que no veo que haya sido quebrantada.
Öyle demek istemiyorum. Dogrusu bu.
No es una manera de ponerlo, es la manera que es.
Geçmişte kendimi bile şaşırttığımı biliyorum ama bu kez, kendime hayret ediyorum doğrusu.
Siempre me sorprendo a mí mismo, pero esta vez alucino.
Bu da aklıma yeni bir soru getiriyor. Daha doğrusu bir öneri. Hayır.
Lo que me lleva a mi siguiente pregunta, en realidad, es más una propuesta - no.
Doğrusu bu.
Justo aquí.
Bu şartlar altında ne söylerse yapmak, en doğrusu olacaktır, Komutan.
Dadas las circunstancias sería mejor hacer lo que él dice, comandante.
Doğrusu benim halkımdan kimse bu kadar uzağa hiç gitmemiş.
En realidad, éste es el lugar más lejano al que mi pueblo ha llegado jamás.
- Doğrusu bu.
Así es.
Bu şey kiliseye yakışır doğrusu.
Seguro que esto está bien visto por la iglesia.
Doğrusu bu... "
"es un pedófilo..."
Ve bu devletin aklına karşı gelemezsiniz... O ne yaparsa en doğrusu odur.
Tú no cuestionarás la sabiduría de este gobierno... para hacer lo que decida que es mejor.
- Doğrusu, günah bu.
- De hecho, es un pecado.
Bu çok aydınlatıcı doğrusu.
Ves, justamente eso, eso me dice algo.
Bu çok... Bol şans doğrusu.
Mucha suerte con todo esto.
Bu duyduğum en aptalca laf doğrusu.
Es lo más tonto que he escuchado en mi vida.
Ama bu günlerde birilerinin değişik bir kaç fikirle gelmesi hoş olurdu doğrusu.
Pero sería bueno si alguien viniera con unas pocas ideas... uno de estos días.
Ama bu işin faydalı bir tarafı var doğrusu.
oh. Esto tiene algo bueno
Daha doğrusu konumuz bu değil. Konumuz, bize ne olacak?
¿ Y si no despierta?
Doğrusu, bu hayatımda duyduğum en kötü felsefe değil.
No es el peor concepto que he oído.
Bence bu ilçenin insanlarının bu olayı iyice ölçüp tartması lazım ve bu konuda Şerif Bannerman`ı dinlemeliler. Bunu ben kendim de yapıyorum, ve bu sadece karısının benim üyelerimden birisi olmasından değil. İşin doğrusu, Maine`deki hayatın kalitesi, ve eğer Maine giderse, ülke de gider.
Creo que la gente de aquí deben reparar seriamente estas medidas, y escuchar al Sheriff Bannerman yo lo hago, y no sólo porque su esposa es miembro de mi staff pero seriamente, es sobre la calidad de vida en Maine...
Şimdi, bir uzaylının zihninde bu kadar yer eden şey, basitçe hiçbir zaman kendimizi koy vermeme eğiliminde olduğumuz doğrusu, Bizim sonunda uyum sağlayacağımızın açık bir kanıtıdır.
Ahora, solo por sentirnos impresionados por una mente alien, este simple hecho, que podría ser tomado por una concesión se convierte en validación de lo que finalmente encajará