Hırsızlık перевод на испанский
4,587 параллельный перевод
Karaborsacılık, büyük çaplı hırsızlık, ölümcül bir silahla saldırı, gasp... Bu herifin uğraşmadığı iş yok.
Traficante, robo, asalto a mano armada, extorsión... el tipo incursionó en todo.
Aramadan bir sonuç çıkmadı. Ama hırsızlık masasından Garcia ile konuştum.
No hubo suerte con la orden de captura, pero hablé con García, de Robos.
Bu hırsızlık olayları hakkında.
Esto se trata de robos.
Tüm bunlardan sonra büyük çaplı hırsızlık ve suça ortaklık suçlamasından kurtulacaksın. Böyle bir şans fazla uzun sürmez.
Te libraste de los cargos de robo mayor y complicidad... pero ese tipo de suerte no dura mucho.
Diğerlerinin de onlar gibi hırsızlık yapmalarını ve ortak olmalarını isterler.
Gritan "ladrón, ladrón" a cada persona que les parece.
Hırsızlık için şansları olunca fırsatı asla kaçırmazlar.
Pero cuando ellos tienen chance de robar, sacan el mayor provecho.
Hırsızlık suçundan, hakkınızda hukukî işlem başlatılacaktır.
El robo será juzgado con todo el peso de la ley.
Hırsızlık yapmadık!
¡ Eso... eso no es lo que está pasando!
Suç geçmişi : 2 yıl boyunca kavga, hırsızlık, bir kadına taciz şüphesi. Dedektif Woods.
Dos años ABH, robo, abuso sexual sospechoso a una mujer.
Polis kayıtları bunu açıklayabilir ; halka açık yerde sarhoşluk, barışı bozmak, hırsızlık.
Eso podría explicar sus antecedentes, consumo en público, alteración del orden, hurto en tiendas.
Onu hırsızlık yaparken yakaladın, değil mi?
La pilló robando, ¿ verdad?
Mahallede birkaç hırsızlık vakası yaşandı.
Hemos tenido un soplo de unos allanamientos en el vecindario.
Hırsızlık Korsanı!
¡ La piratería es un robo!
Hırsızlık yaptığını düşünmenden korkmuştur herhalde.
Creo que tenía miedo que pensaras que estaba robando.
- Hırsızlık mı? - Hayır.
- ¿ Por hurto?
Dolandırıcılık, hırsızlık, sahtecilik...
Fraude, robo, falsificación...
Daha önce hırsızlık yaptığı için sistemde zaten kayıtlı. - Fazla uzun sürmez.
Dado que fue condenado por robo y aún está fichado, no demasiado.
Onla birileri hırsızlık yolları için iletişim kurmuş gibi gözüküyor.
Parece que la espalda de alguien a sus caminos ladrones.
Peder Santoya hırsızlık hakkında durumu anlamış olmalı kızda onu sessiz kalması için öldürdü.
Padre Santoya sumar dos y dos juntos sobre los robos, y ella lo mató de mantenerlo en secreto.
Kız bu hırsızlıkların bazılarında servisteydi.
La chica estaba en servicio cuando algunos de estos robos.
Onun hırsızlık, kapkaç ve saldırı üzerine sabıkaları var.
Tiene antecedentes por hurto, robo de bolsos, asalto.
Uh, Drazen'nın hırsızlık yatağına bakmaya gidiyorlardı, sanırım
Uh, a ver cerca de Drazan, creo.
Mesela, bu hırsızlık yatakları Andre'ye hizmet ediyor.
Al igual que en la espera de una ventaja sobre la ubicación de la valla, Andre.
Drazan'nın hırsızlık yatağından bir CI var, Andre.
Tengo un CI que acaba de identificar Cerca de Drazan, Andre.
- Bir hırsızlık vakasına bakıyor.
Está verificando un robo.
Olaya hırsızlık süsü vermem çok kolayken tutku suçu işlediğimi neden kabul edeyim ki?
¿ Por qué conformarse con un crimen pasional cuando un robo que sale mal es tan fácil de fingir?
Vaatlerini gerçekleştirmek için hırsızlık yapıyor.
Roba para cumplir una promesa.
Kimse bir hırsızlık için öyle CSI saçmalıklarına girişmez.
Nadie hace esa mierda de CSI por un simple robo.
Belki de öyle değildir. Haritacılıkla ilgili az bilinen bir şey vardır. Bir dolu bilimsel hırsızlık olur.
Lo desconocido sobre la cartografía... es que había muchos plagios.
Seni mülke izinsiz giriş, hırsızlık ve mala zarar verme şüphesiyle tutukluyorum.
Estás arrestado como sospechoso de allanamiento de morada y estragos.
Hırsızlık, gasp, çalıntı mal ticareti, sarhoşken kavga çıkarmak...
Asalto, robo con violencia, comercio de bienes robados, peleas de borrachos...
Birkaç kez hırsızlık ve uyuşturucu suçundan tutuklanmış ama şiddet içeren bir şey yok.
Detenida por hurto y cargos por drogas varias veces, pero... nada violento.
Bu hırsızlık değil ki.
No es robar.
Ayrıca hırsızlık yapmayın ya da yasadışı yollarla müzik indirmeyin.
Y no malversen, o bajen cosas ilegalmente.
Bunun hırsızlık olmadığınıda söyleyebilirim.
Esto no fue un robo.
Compton'dan siyah bir çocuğum, yapardım hırsızlık eskiden.
Un chico mestizo de Compton, usado para comprar drogas.
Bu hırsızlık değildi.
No fue un robo.
Resmen hırsızlık. Siyasette telif hakkı olmayabilir ama tesadüfün bu kadarı da fazla.
No hay derecho de autor en política, pero es una coincidencia.
Bir hırsızlık vakası var.
Eddie. Ha habido una allanamiento.
- Hırsızlık ve yaralama şüphesiyle seni tutukluyorum.
Quedas arrestado por sospecha de allanamiento y agresión.
Suçlama hırsızlık ve yaralama şüphesi.
El cargo es por sospecha de allanamiento y agresión.
Ama cinsel bir saldırı ya da hırsızlık işareti yok.
Pero no hay señales de abuso sexual o robo.
Nasıl içip hırsızlık yapacağını mı?
¿ Beber y robar?
Bay Dempster'a saygısızlık etmek istemem ama bu sıradan bir hırsızlık-cinayet vakası. Telefonları bulup katilleri yakalarsınız.
Con el debido respeto al Sr. Dempster, esto es un robo-homicidio corriente.
Er Maggio son zamanlarda kurnazca bir hırsızlık planladın mı?
Soldado Maggio, ¿ ha dirigido algún robo hábil recientemente?
Polisin mecburen ilgileneceği kaos ortamı... Hırsızlık için ideal bir zaman.
El caos resultante cuando la policía está ocupada en otras cosas... es un momento ideal para robar.
Islahevine hırsızlık ve kötü niyetli yarazlıktan dolayı girdim.
Fui... fui al reformatorio por robo y vandalismo.
Şiddete meyilli, hırsızlık yapan sahtekarlık yapan biri oluyordu.
Se volvía violenta, robaba cosas... falsificaba cheques.
Hırsızlık ile suçlayacak mısınız?
- ¿ Lo están acusando de robo?
Belki o da bir pisliktir. O da bu ilaç hırsızlığı işindeyse, kız zulayı adamın evinde saklıyor olabilir.
Tal vez es un idiota, también, y mira, si está en los robos de drogas, podría ocultar el alijo en su casa.
Bu hırsızlık değildi.
- No fue un robo.