Kural перевод на испанский
12,258 параллельный перевод
Kendi kendine kural koymak bu demek işte.
creas tus propias reglas.
O zaman bu işe kendime kural koyarak karar vereceğim!
¡ ¿ Y si hago mi propia regla? !
- Kendine kural koyacaksın demek?
¿ Tu propia regla?
Ama kural gereği olduğundan yapacak bir şey yok.
así que qué se le va a hacer.
Kendine kural koyarak bir şeyleri isteyebilir, başarı için dua edebilirsin.
¿ Por qué no pruebas tu suerte? Incluso puedes contar con los dioses para cumplir tus propias reglas.
Fakat bu teknik konusunda sana tek bir kuralım olacak.
Pero usar esta técnica tiene una regla muy estricta.
Kendi kendine koyman gereken bir kural.
Tu propia regla.
Kural...
Mi propia regla.
Kendime koyduğum bir kural bu!
Es mi propia regla.
Elbette, bu fiziğin temel kuralı.
Seguro, es la ley fundamental de la... física.
Hiçbir kural yok.
No hay reglas.
Göz teması yok, davranış kuralı yok taciz ettiği kurbanların duygularını anlamak yok.
Sin el contacto visual, no tiene códigos de conducta... ni idea acerca de las emociones de las víctimas que acosa.
Bu tür şeyler için bir kural yok.
No hay un libro de reglas para este tipo de cosas.
Kural buydu ve hepimiz buna uyduk.
Esa era la regla y la cumplíamos.
Bu her zaman bir kural olmuştur.
Ese siempre ha sido el código.
Baban aynı kuralı başka aileler için de kullanıyor.
Tu padre también ha puesto la misma regla a otras familias.
Hiçbir kuralı çiğnemedik.
No rompimos ninguna regla.
Her neyse, kural bir : Efendileriniz odaya girdiklerinde önlerinde eğileceksiniz.
Regla número uno : todos deben reverenciar a sus gobernantes cuando ellos lleguen.
Kural iki : Efendileriniz odadan çıktığında da önlerinde eğileceksiniz.
Regla número dos : también lo harán cuando se vayan.
Başka kural var mı?
¿ Alguna otra regla?
Tiyatrodaki bir numaralı kural.
Es la regla número uno del teatro.
İlk kuralım da göğüslülere izin yok.
Y la regla número uno es que no se admiten tetas.
Kural yok.
No hay ninguna.
Birbirimizi öldürmeyiz, bu basit bir kural. Herşey sadakatle başlar, belli ki sen bunu pek umursamıyorsun.
No matamos unos a otros, código simple, comienza con la lealtad, algo que claramente no le importa un comino.
- Uzay yolculuğunun ilk kuralı, çocuklar imdat çağrılarına her zaman gidin.
La primera regla de estos viajes es comprobar siempre esas balizas.
"Bir şeye ihtiyacınız varsa, alın onu" yardımcı olabilecek bir kural mesela.
Bueno, una regla útil sería que si necesitas algo, lo consigues.
Genel kural, soru "hatırlıyor musun" ile bitiyor "Moulin Rouge'dan nefret ettiğini" ile başlamıyorsa cevabım hayır.
Como regla general, si tu pregunta comienza con "recuerdas", y no termina con "cuánto odiaste Moulin Rouge", la respuesta es no.
Illinois Kanıta Dair Kural 702.
Illinois probatorio Regla 702.
Cinsel ilişkinin altı kuralı vardır.
Hay 5 reglas generales en la relación sexual.
Bizim de ısrarcı olacağımız birkaç ana kural olacak sizin bu işe devam etme isteğinizi sağlamak şartıyla elbette.
Hay otras reglas en las que también insistió dado que, por supuesto, queréis seguir adelante.
Bu konuda birinin uyması gereken bir kural kitabı olduğu sanmıyorum.
No estoy seguro que haya un libro al que estamos obligados seguir.
Ama bu evrende çok katı bir kural vardır.
Pero ahora hay una regla dura y rápida gobernando en el universo.
Evet kaza, hadise, kural ihlali ya da o berbat Continental Mark V'in dahil olduğu bir olay yok.
Si. Si, uh, no hay accidentes, incidentes, violaciones, ni nada remotamente interesante que involucra una mierda'78 marca v continental.
Zaman yolculuğunun en önemli kuralı zaman yolculuğu hakkında konuşmamaktır.
¡ La primera regla de viajar en el tiempo es que no hables acerca de viajar en el tiempo!
Böyle bir kural ihlalinin cezası ölümdür.
La pena por esa transgresión es la muerte.
Sadece tek kural var.
Hay una única regla.
- Çok katı bir kural.
Es una regla bastante estricta.
Ve bugün birçok Alman firması iş saatleri dışında çalışanlara e-mail gönderilmemesi kuralını benimsemiş durumda.
Y ahora muchas empresas de Alemania han adoptado la regla de que no pueden enviarles email a los empleados después de hora.
Ama siyasette böyle bir kural yok.
No, pero no existen esas reglas en la política.
Yardımcı olacak birkaç kural.
Unas cuantas normas interesantes...
Yabancılarla konuşmama gibi bir kuralım var.
Como norma, no hablo con extraños.
- İyi bir kural.
- Buena norma.
Gazoza karşı bir kural yok.
No hay ninguna regla contra el rocío de la montaña, no.
Ameliyatın ilk kuralı, iyi olmaktansa şanslı olmak daha iyidir.
Primera regla de la cirugía... es mejor ser afortunado que bueno.
Hiçbir kural yok!
¡ No hay reglas!
Tamam, bir kural var.
Bien. Hay una regla.
Her şey için bir kuralın mı var?
¿ Tienes una regla para todo?
45 numaralı kural ne?
Regla 45... ¿ Qué es eso?
Kural yok, emir yok, bizi ölüme gönderen ölmeyince de işten alan ikiyüzlüler yok.
No más reglas, no más órdenes, no más hipócritas en los despachos enviándonos a morir y ofendiéndonos cuando no lo hacemos.
O kuralına göre oynamıyorsa ben neden kurallara uymalıyım?
Y si él no sigue ninguna, ¿ por qué debería hacerlo yo?
45 numaralı kural.
Regla 45...