Kötü günde перевод на испанский
490 параллельный перевод
Bay Laurel ile Bay Hardy, hem iyi günde, hem kötü günde birbirlerine destek olmuşlardır...
Sr. Laurel y Sr. Hardy atrapados juntos en el gordo y el flaco...
" Eğer ona, senin için ne kadar önemli olduğunu ve iyi günde de kötü günde de yanında olduğunu söylersen
" Quizá tu puedas restaurar su fe en sí mismo si le dices lo mucho que te importa
Şükranlarımız senin yanında olma yeminidir... iyi günde, kötü günde... ne olursa olsun!
Nuestra forma de darle las gracias es la promesa de permanecer con Usted En los buenos días así como también en los malos ¡ Suceda lo que suceda.!
William, Constance'ı karın olarak kabul edip, hastalıkta... sağlıkta, iyi günde, kötü günde ölüm sizi ayırana dek... sevip sayacağına yemin ediyor musun?
William, aceptas a Constance como tu legítima esposa... en lo bueno y en lo malo, en la salud y la enfermedad, para amarla, honrarla y protegerla...
"İyi günde, kötü günde, zenginlikte, fakirlikte."
"En buenas, en malas, siendo rico o pobre."
- İyi günde ve kötü günde.
- En las buenas y en las malas.
- Kötü günde.
- Por las malas.
Memleketimiz Fransa'ya iyi günde de kötü günde de sevdiğimiz anavatanımıza iyi günde de kötü günde de sevdiğimiz anavatanımıza ulaşmak için elimden geleni yapacağıma söz veriyorum.
"Prometo que haré todo en mi poder." ... para llegar a Francia, nuestro país... "Para llegar a Francia, nuestro país."
Evlendiğimizde, sulh hakimi "İyi günde, kötü günde." demişti. Hatırladın mı?
- Cuando nos casamos... el juez dijo algo sobre la riqueza, la pobreza, las buenas o las malas.
Mary, sen bu adamı kocalığa kabul edip hayatın boyunca ondan ayrılmayacağına yemin eder misin? Onu seveceğine, hastalıkta ve sağlıkta, iyi günde ve kötü günde hayatınızın sonuna kadar onunla birlikte olacağına yemin eder misin?
Y tú, Mary, ¿ aceptas a este hombre como legítimo esposo y te... comprometes a vivir en el sagrado estado del matrimonio, amándole... cuidándole y honrándole en la enfermedad y en la salud hasta que... la muerte os separe?
Sevgilim, iyi ve kötü günde diye yemin ettik.
Cariño, hablaba en serio cuando dije para lo bueno y para lo malo.
Bu halkın lideri olmaktan gurur duyuyorum. Sadece iyi günde değil, özellikle kötü günde.
Me siento orgulloso de ser el líder de esta nación, no sólo en los momentos felices, pero especialmente en los duros.
İyi günde ve kötü günde sevmeye ölüm bizi ayırana dek Tanrı'nın huzurunda söz veriyorum.
Y como símbolo de nuestro amor te entrego este anillo.
Hastalıkta, sağlıkta, iyi günde, kötü günde.
En la enfermedad, salud, riqueza, pobreza, mejor o peor.
İyi günde kötü günde sana muhtaç
Te necesita, llueva o brille el sol
"Bu kadını nikâhlı eşin olarak kabul ediyor ve bu günden itibaren ona sahip çıkıp, sadık kalacağına iyi günde, kötü günde zenginlikte, fakirlikte..."
'¿ Aceptas a esta mujer como esposa para amarla y respetarla de hoy en adelante, en lo bueno y en lo malo en la riqueza y en la pobreza? '
İyi günde, kötü günde, tasada, kederde yıllarca babanın dostuydu insanlar.
En la cruz, en el potro, hombres que durante años fueron amigos suyos.
"İyi günde, kötü günde, varlıkta ve yoklukta" hastalıkta ve sağlıkta " ölüm sizi ayırana dek birlikte olmayı kabul ediyor musunuz?
"¿ Os aceptáis uno al otro para lo bueno o lo malo. " la riqueza o la pobreza. " la salud o la enfermedad hasta que la muerte os separe?
Katsumi, bu adamı yaşadığın sürece kocan olarak kabul edeceğine Tanrı'nın huzurunda ve yasalar önünde ikinizin de yaşadığınız sürece ona bağlı ve sadık kalacağına iyi günde ve kötü günde her zaman onun yanında olacağına söz veriyor musun?
Katsumi, "aceptas a este hombre como tu marido... " para vivir bajo las leyes de Dios, en los sagrados lazos del matrimonio? " Prometes amarlo, ampararlo, respetarlo, en la salud y en la enfermedad...
İyi günde kötü günde birlikteydik.
Hemos estado en las buenas y en las malas
Ne demek istiyorsun, "kötü günde"?
¿ Cómo un día malo?
İyi ve kötü günde...
En la riqueza y en la pobreza...
Sen, Guy... Emily'i iyi günde, kötü günde... hastalıkta, sağlıkta hayatının sonunda dek karın olarak kabul ediyor musun?
Guy, ¿ aceptas a Emily como tu legítima esposa en el bien o el mal, la salud o la enfermedad hasta que la muerte los separe?
İyi günde, kötü günde yanında olacağına?
Morens e Irristru?
Zelda, 5 yıl öncesini hatırla. Yüzüklerimizi takarken söz vermiştik. Zenginlikte ve yoksullukta, iyi günde ve kötü günde.
Zelda, ¿ recuerdas que hace cinco años... cuando intercambiamos anillos... prometimos amarnos en la riqueza y la pobreza, la fortuna y la adversidad?
Evlenirken iyi günde kötü günde diye yemin etmiştin hiç zengin olmayacağına, hep bir hiç olarak kalacağına!
Cuando nos casamos, me prometiste para bien o para mal que nunca te iría bien. Que nunca serías alguien.
İyi günde, kötü günde, zenginlikte, fakirlikte, hastalıkta, sağlıkta birbirinizi sevin.
Amensé uno a otros. En el bien y en el mal. En la riqueza y en la pobreza.
Bu günden sonra ona sahip çıkacağıma iyi ve kötü günde, zenginlikte ve fakirlikte, hastalıkta ve sağlıkta. birbirimize sevgi ve saygı göstereceğimize, Tanrının kutsal hükmüne göre.
- Para cuidarte... por el resto de mi vida, en las buenas y en las malas... en la riqueza y en la pobreza... en la salud y en la enfermedad... para amarte, respetarte y obedecerte hasta que la muerte nos separe... según las sagradas enseñanzas de Dios... y prometo serte fiel.
İyi günde, kötü günde, sonuna kadar dostunum.
Amigos hasta el fin, en las buenas y en las malas.
Nikahlı karım olarak, onu sevip sayacağıma, iyi günde kötü günde, zenginlikte fakirlikte, hastalıkta sağlıkta...
como mi legítima esposa, para poseer y compartir en lo mejor y en lo peor, - en la enfermedad y en la salud...
"İyi günde ve kötü günde." Bunu söylerken ciddiydim.
Para lo bueno y para lo malo. Lo dije en serio.
Sen Eric Vonk, Olga Staplesi karın olarak kabul ediyor musun iyi günde, kötü günde ölüm sizi ayırana kadar?
Erik Vonk, ¿ quiere tomar a Olga Stapels como esposa? ¿ Promete cumplir todos los deberes que establece la ley?
"İyi günde ve kötü günde." Bunu söylerken ciddiydim.
"En lo bueno y en lo malo". Lo dije en serio.
Phoenix Swan'ı kocan olarak kabul ediyor musun? Bu günden itibaren, iyi günde kötü günde,
Phoenix, ¿ tomas a Swan como legítimo esposo de hoy en adelante, en la riqueza y la pobreza...
Swan, Phoenix'i karın olarak kabul ediyor musun? Bu günden itibaren, iyi günde kötü günde, hastalıkta sağlıkta ölüm sizi...
Swan, ¿ tomas a Phoenix como legítima esposa a partir de hoy, en la riqueza y la pobreza, la salud y la enfermedad hasta que la muerte...
Gerek zenginlikte, gerek fakirlikte, gerek iyi günde, gerek kötü günde, gerek hastalıkta, gerek sağlıkta, ölüm bizi ayırana kadar seni seveceğim ve üstün tutacağım.
Ante la pobreza y la riqueza, para lo bueno y para lo malo, en la enfermedad y en la salud, para amarte y respetarte hasta que la muerte nos separe.
İyi günde kötü günde yanında olacağımıza güvenebilirsin.
Nosotros estaremos contigo a las duras y a las maduras.
Biz, iyi günde kötü günde mutlu olduktan sonra bunun ne önemi var ki.
Estar unidos en el bien y en el mal es lo que importa.
Ben, Olof Henrik Edvard Vergerus... Elisabet Emilie Josefin Ekdahl'i... iyi günde, kötü günde, sonsuza dek seni nikâhlı eşim olarak seçiyorum ve aşkımın bir sembolü olarak bu yüzüğü sana veriyorum.
Yo, Olof Henrik Edvard Vergerus... te tomo, Elisabet Emilie Josefin Ekdahl... para que seas mi esposa... para amarte en la felicidad y en la adversidad... y como símbolo de mi amor, te doy este anillo.
... iyi günde, kötü günde, sonsuza dek seni nikâhlı eşim olarak seçiyorum. ... ve aşkımın bir sembolü olarak bu yüzüğü sana veriyorum.
para que seas mi esposo... para amarte en la felicidad y en la adversidad... y como símbolo de mi amor te doy este anillo.
İyi günde, kötü günde hayatınızın geri kalanını mutlu yaşayın.
Que sean muy felices durante el resto de sus vidas.
Deborah Julie Thompson'u bugünden itibaren birlikte olarak iyi ya da kötü günde, zenginlikte ve fakirlikte sağlıkta ve hastalıkta, ölüm sizi ayırıncaya kadar karın olarak kabul ediyor musun?
Deborah Julie Thompson, como tu legítima esposa, para amarla y protegerla de ahora en adelante, en lo bueno y en lo malo, en la riqueza y en la pobreza, en la salud y en la enfermedad, hasta que la muerte os separe?
"İyi günde, kötü günde" lafı hepsini kapsıyor, unuttun mu?
Ya lo acepte, para lo bueno y lo malo, ¿ no te acuerdas?
Fakat gerçek test orada kötü bir günde bir kaç saat geçirmek.
Pero la prueba real será cuando pasemos unas horas allí un día malo.
Sen, Emily... Guy'ı... iyi günde, kötü günde hastalıkta, sağlıkta...
Emily, ¿ aceptas a Guy como tu legítimo esposo en el bien o el mal, la salud o la enfermedad hasta que la muerte los separe?
Yağmurlu bir günde arabadayken kötü bir deneyim yaşadım zaten.
La última vez, tuve una mala experiencia.
Bakın bayım beni kötü bir günde yakaladınız. O yüzden çekilin önümden.
Escuche, hombre, usted me agarró de mal humor.
Beni çok kötü bir günde yakaladınız.
Me ha pillado en el peor día.
Böyle bir günde, kötü haber vermek istemezdim ama...
No quería dar malas noticias en un día así, pero... ¿ Qué pasa ahora?
İki günde ikinci olması sadece bizim kötü şansımız.
Dos en dos días es solo una mala casualidad.
Bu özel günde kendimi hep kötü hissediyorum.
Siempre me pongo mal cuando llega este día.
kötü çocuk 26
kötü adam 34
kötü bir şey mi oldu 23
kötü hissediyorum 25
kötü bir şey mi 21
kötü haber 90
kötü haberlerim var 53
kötü şans 106
kötü bir gün geçirdim 16
kötü olmuş 26
kötü adam 34
kötü bir şey mi oldu 23
kötü hissediyorum 25
kötü bir şey mi 21
kötü haber 90
kötü haberlerim var 53
kötü şans 106
kötü bir gün geçirdim 16
kötü olmuş 26