Ne o zaman перевод на испанский
14,445 параллельный перевод
Peki, ne o zaman?
¿ Entonces qué?
Basitçe değil, ne o zaman?
No simplemente... ¿ Qué?
Ne o zaman?
¿ Cuál entonces?
- Sorun ne o zaman?
¿ Entonces qué sucede?
Bu ne o zaman?
¿ Y qué es esto, entonces?
'Onlarla ne o zaman tanışabilmiştik, ne de sonra tanışma şansımız olmuştu.'
Aquellos que nunca tuvimos la oportunidad de verlos o encontrarlos más tarde...
Sorun ne o zaman?
¿ Cuál es el problema?
- Ne o zaman?
- ¿ Por qué?
Ne o zaman?
¿ Entonces qué?
- o zaman. - Ne diyeceğimi bilemiyorum.
-... sin ganar ni perder?
Ya da öncesinde, ne zaman isterlerse.
O antes, o cuando sea.
O.J., Nicole'u en son ne zaman gördün?
O.J., ¿ cuándo fue la última vez que vio a Nicole?
O zaman bunun duygusal olarak ne kadar bitirici olduğunu biliyorsun.
Entonces sabes cuán emocionalmente agotador es.
O zaman eskiden bana ne ifade ettiğini söyleyeyim.
Bueno, entonces déjame decirte lo que fuiste una vez para mí.
- Bütün gece ne yapıyorsun o zaman?
¿ Entonces qué haces toda la noche?
Ancak kimi zaman yenilerin yolunu açmak adına eskilere son vermemiz gerekir. Ne kadar beklersen o kadar kötü olacak.
Pero hay veces en que, antes de acostumbrarnos a lo nuevo lo viejo debe ser puesto a descansar.
Ne yapıyorlar o zaman?
Bueno, ¿ y qué hacen?
Ne zaman bir hamleyi değerlendirsem, kendime şunu sorarım : Bu hamle o sahneyi gerçekleştirmemi sağlayacak mı?
Cada que considero una acción, me pregunto "¿ esta acción me llevará a convertir mi imagen en realidad?"
Ya benim için gelirse, o zaman ne olacak?
Y si viene tras de mí, ¿ entonces qué?
Eğer onu serbest bırakırsak o zaman her ne yaparsa hak etmiş oluruz.
Si lo liberamos, entonces, nos merecemos lo que nos haga a nosotros.
Benim hakkımda çok şey biliyorsan o hâlde seni bulduğum zaman ne yapacağımı da biliyorsun.
Sabes demasiado sobre mi Así que sabes lo que hare cuando te encuentre.
Ya da en son ne zaman elektrik ödenmedi ve ya temizlikçinin.
¿ Cuándo no se ha pagado la luz? ¿ O a la criada?
- Bu ne o zaman?
¿ Que es eso?
Babanızdan uslu durmayı öğrendiğinizi ne zaman duyarsam ancak o zaman elimi size öptürürüm.
Cuando haya escuchado a su padre que ha aprendido a comportarse, entonces dejaré que me bese la mano.
Sen ne olmuş oluyorsun o zaman?
¿ Eso en que convierte a ti?
Ne duruyorsun o zaman?
Pues vete de una puta vez.
Ne işe yarıyorsun o zaman?
Entonces, ¿ de qué me sirves?
Ne zaman duygusal bir an yaşasak "İyilik sağlık, zekâlıca" modunda.
Cada vez que se emociona, empieza a decirme, fabulosísimo o muy lista.
Hayır. O zaman ne diye bana astım diyorsun? Bir sonraki gün gazetelerde, televizyonlarda bu şerefsiz, bu götveren bir yerlerde bir panayırda arkasında inekler, kocaman bir dönme dolap ve şu uzun otuzbircilerden sırıtarak poz veriyor.
No. ¿ Y por qué diablos me hablas de asma... cuando, al día siguiente... los diarios y la televisión dijeron... que esa basura, ese afeminado total... estaba en una feria de condado, muy sonriente... con unas malditas vacas de fondo, montadas en una noria... con ese imbécil alto?
Peki ne umurunda o zaman?
Bueno, ¿ y qué te interesa?
O zaman ne yaparız?
Y ¿ qué podemos hacer?
Bunlara cidden ihtiyacın var mı? Şunu en son ne zaman giydin? Askılı kırmızı şort ve pofuduk beyaz eldivenler.
¿ Cuándo fue la última vez que usaste shorts rojos con tirantes o guantes blancos inflados?
O zaman bu ne?
- ¿ Y esto qué es?
O her zaman ne kadar zor olduğunu kanıtlamaya çalışıyor.
Siempre está tratando de probar lo duro que es.
Ne yapacagiz o zaman?
¿ Y ahora qué hacemos?
O zaman adam için o kartların ne kadar önemli olduğunu küçümsemişsin. O kadar ki, polisi arayıp çalıntı ihbarında bulunmuş.
Bueno, entonces, has subestimado lo encariñado que el tipo estaba con esos cromos... tan encariñado que llamó a la policía para denunciar su robo.
O zaman ne olacak?
¿ Y entonces qué?
O zaman ne olur sence?
¿ Qué crees que pasará entonces?
O mektup ne zaman gelecek peki?
Cuando vas a conseguir esa oferta?
O zaman ne?
¿ Y que?
- O zaman ne olacak?
¿ Entonces qué?
O zaman seni kiliseye getiren ne?
¿ Qué os trae a una iglesia, entonces?
O zaman soru şu ki yalancıya ne yapmalı.
Así que la pregunta es... qué hacemos con el pequeño mentiroso.
- Ne yapacağız o zaman?
¿ Entonces qué vamos a hacer?
O zaman bunu ileriye taşıyalım. Senin ya da benim dünyamdan hakkında ne diyeceklerini umursamaksızın.
Así que, miremos hacia delante, a pesar de lo que cualquiera, sea de su mundo o del mío, pueda decir de usted.
O zaman ne olmuştu?
¿ Qué le sucedió en aquella ocasión?
Ne yapacağız o zaman?
Entonces, ¿ qué haremos?
Dinle o zaman, niyetin ne olduğu asıl konumuz değildir.
Bien, escucha, la intención no importa.
Kim bilir ne kadar zaman önce ya da ne kadarlığına.
Quién sabe hace cuánto... o durante cuánto tiempo.
O bendim! Bunu ne zaman yaptın?
Eso es mío. ¿ Cuándo me lo sacaste?
O zaman ne?
¿ Entonces qué, qué? ¿ Qué?
ne olmuş 1509
ne olmus 18
ne oldu 12116
ne oluyor burada 288
ne olur 244
ne oldu sana böyle 73
ne oldu ki 237
ne oldu sana 334
ne oldu canım 18
ne olursun 26
ne olmus 18
ne oldu 12116
ne oluyor burada 288
ne olur 244
ne oldu sana böyle 73
ne oldu ki 237
ne oldu sana 334
ne oldu canım 18
ne olursun 26
ne oluyor 2215
ne olursa olsun 694
ne olsun 26
ne oluyor ya 17
ne olduğunu bilmiyorum 211
ne olur ne olmaz 63
ne oldu ona 111
ne oldu bana 30
ne oldu acaba 21
ne oldu dostum 18
ne olursa olsun 694
ne olsun 26
ne oluyor ya 17
ne olduğunu bilmiyorum 211
ne olur ne olmaz 63
ne oldu ona 111
ne oldu bana 30
ne oldu acaba 21
ne oldu dostum 18