Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ Y ] / Yaklaştın

Yaklaştın перевод на испанский

3,376 параллельный перевод
Rekoruma çok yaklaştın.
Oh, tan cerca de mi récord.
Yaklaştınız.
Casi.
Yaklaştınız mı?
Habéis llegado?
Zirveye yaklaştınız sayılır.
Esto quizás sea su tope.
İstediğin her şeyi almaya yaklaştın ve bu geceki başarın bir başlangıç olacak.
Estás a punto de conseguir todo lo que siempre quisiste y el éxito de esta noche es solo el principio.
Kutuyu bulmaya yaklaştın mı?
¿ Estamos más cerca de encontrar la caja?
Ona yaklaştınız mı?
- ¿ Usted le habló?
Ama yaklaştın.
Pero has estado muy cerca.
Ve sen, bir gün içinde ona benim asla olamadığım kadar yaklaştın.
Algún día estarás más cerca de él.
Bedenim bir anlığına kayboldu ve geri geldi. Joseon'a dönme zamanımın yaklaştığının işareti olmalı.
El hecho de que mi cuerpo comience a desaparecer significa... que regresaré a Joseon, ¿ verdad?
O adamın yer mürettebatına yakalanmadan uçağa nasıl yaklaştığını merak ediyorum.
Me pregunto cómo pudo subir al avión evadiendo al personal de tierra.
Asansöre biniyordum. O sırada arkamdan biri yaklaştı. Beni tuttu ve ağzımın üstüne bir şey koydu.
Estaba... estaba entrando en el ascensor cuando alguien subió detrás de mí, me cogió, puso algo en mi boca.
Yaklaştıkça onun bir kadın olduğunu anladık.
Cuanto se acercó más vimos que era una mujer.
Takımın hiç yaklaştı mı?
¿ Tu equipo está más unido?
Noel'in yaklaştığını ve yılın bu günlerinde intihar oranlarının, işsiz kalmak yüzünden arttığını söylemiş miydim size?
¿ Mencioné, que es casi Navidad, y que muchos de los suicidios de esta época del año se deben a la repentina e inesperada falta de trabajo?
Senin sınavının yaklaştığını bildiğimden, sana davetiye göndermedim. Kusura bakma.
Ah, con tu examen de certificación de docencia acercándose... no pude enviarte una invitación.
Erkekleri yanına yaklaştırmazdın.
Cuando no dejas que un hombre se te acerque.
An itibariyle, bir saatlik zaman sınırı yaklaştıkça kanunsuzdan herhangi bir haber yok.
Hasta el momento, no ha habido indicios del vigilante mientras su hora límite se aproxima.
Birdenbire bir teknenin hızla bize yaklaştığını gördüm. Üzerinde hiçbir ışık yoktu. Bu çok garibime gitti.
De pronto oí una motora que iba muy deprisa y que no llevaba luces, lo que era un poco raro.
Kapanış saati yaklaştıkça umutsuzluğa düşmeye başladın.
Pero esto es indigno de ti.
Adalet Bakanı haberlerde kaçırma olayının sonuna yaklaştığımızı açıklayacaktır.
Esto es un debate electoral. El Ministro de Justicia les informará esta noche.
Konteynerin alındığını bilmiyordum diyor. Yaklaştık.
Él no sabía que se habían llevado el contenedor.
Yanıma balkabağı yaklaştırmayın ama.
Pero aleja las calabazas de mí, ¿ vale?
Anlaşılan cinayet silahını Zolan'ın eline tutuşturmaya biraz daha yaklaştık.
Parece que estamos más cerca de poner el arma del crimen en la mano de Zahl.
Yaklaştırmayın şunları!
¡ Reténganlos!
Bu Toby'ye nasıl yaklaştığını da açıklar. Bir şekilde onun hayvan cinayetlerini öğrendi, işte onu izlemeye başladı ve sonunda güvenini kazandı.
De alguna manera descubrió quién estaba cometiendo los asesinatos de animales, le acechó en su trabajo y al final se ganó su confianza.
Brandi'ye takıntılı olduğu hakkında kanıtlar duyacaksınız,... onunla ayrıldıktan sonra sinsice yaklaştığı hakkında.
Escucharán evidencia de que estaba obsesionado con Brandi que la acosaba luego de que ella rompió con él.
Bütün o dünyanın sonuna hazırlık çılgınlığı devam ederken Noel'in yaklaştığını unutmak kolaydı.
Con toda la locura de prepararnos para el fin del mundo, era fácil olvidar que las Navidades estaban justo a la vuelta de la esquina.
Seni bir daha karımla kızımın yanına yaklaştırmayacağım.
No dejaré que te acerques a mi esposa y a mi hija de nuevo.
Aynadan yaklaştığını görüyorum!
Le veo viniendo ¡ En el espejo retrovisor!
Bana ilk kez yaklaştığını hatırlıyor musun?
¿ Recuerdas cuando te vi por primera vez?
Kang Ma Roo'nun neden sana yaklaştığını biliyorsun değil mi?
Sabes por qué se acercó a ti.
Bana neden yaklaştığını bilmiyorum.
No sé por qué se acercó a mí.
Neden bana yaklaştığını söyle.
Dime por qué se acercó a mí.
Bazıları daha derin nefes çekerek içiyor,.. ... bazıları sigaranın dibine yaklaştıkça içiyorlar.
Fuman inspiraciones más profundas, fuman más cerca del extremo del cigarrillo.
Her halükarda açık arttırmanın yapılacağı yere yaklaştırma. Onun yerine birkaç tane korumayı gönderiver. Anlaşıldı.
joven. no habría tenido tiempo de reaccionar.
Neyin yaklaştığını biliyor musun?
¿ No saben lo que viene?
Bir gün bana yaklaştı ve müziğimin onun hayatını kurtardığını söyledi.
Un día, se me acercó Me dijo que mi juego le salvó la la vida.
Asılma zamanın yaklaştı, Butch.
Ya casi es hora del ahorcamiento, Butch.
Yaklaştın Billy.
驴G茅minis?
O hayvan kardeşime arkasından sinsice yaklaştı ve canını aldı.
Ese animal atacà ³ a mi hermano por atrà ¡ s y le robà ³ la vida.
Bu kadar yaklaştın.
Estas así de cerca.
New York'ta bir partideydim. Üçüncü çocuğuma hamileydim. Bir kadın yanıma yaklaştı.
Yo estaba en una fiesta en la ciudad de Nueva York, embarazada de mi tercer hijo, y había allí una mujer quien se acercó a mí.
Artı, her gün daha da yaklaştığını hissediyorum.
Además, cada día te siento más cerca.
Maçın başından beri ev sahibi takım ilk kez kaleye bu kadar yaklaştı.
Por primera vez, el combinado local había conseguido acercarse. ¿ Qué?
Bir kasırganın yaklaştığını görürseniz yolundan çekilirsiniz.
Si se acerca un huracán debes hacerte a un lado.
- Birisini bulmaya yaklaştığınızı düşünüyordum.
Pensé que alguien podría acercarse.
Ve tam sen yaklaştığını sandığın anda, işte o zaman tam arkanda olacağız.
Y cuando crea que nos coge, estaremos justo detrás.
Yani yaklaş. Tepeme bin çünkü ne kadar çok yaklaştığını düşünürsen o kadar az şey görürsün.
Acérquese, péguese a mi, porque cuanto más se acerque, menos verá.
"Portföyümüz şimdilik iyi ama sat-kurtul sınırına yaklaştık."
Nuestras posiciones se mantienen bien, pero estamos a 15 puntos de nuestros niveles máximos.
Sürünün en yaşlıları olan liderleri, genç kurtlara ilerlemelerini ve baharın yaklaştığını söyleyerek onları avutuyordu.
El líder, el mayor de todos... se puso a la cabeza y se dirigió a los mas jóvenes... diciéndoles que pronto vendría la primavera.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]