Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ Y ] / Yemek

Yemek перевод на испанский

67,362 параллельный перевод
Portakal yemek istiyorum.
Me apetecen.
Yemek yemek için insanların kanını satmasından hoşlanmıyorum.
No me gusta que la gente venda su sangre para comer.
Tek başına yemek yenmez.
No es bueno comer sólo.
Günde bir öğün yemek yer, gece dört saat uyurdu.
Comía una comida al día. Dormía cuatro horas por noche.
Bu yemek ne için sence Tom Howard?
¿ Para qué cree que es esta cena, Tom Howard?
Generalim, bu yemek sizin şerefinize.
General, esta cena es para honrarlo.
Bu yemek Afganistan için.
Esta cena es para Afganistán.
Çok açım. Şu götü bokluyu yemek istiyorum.
Me comería a ese hijo de puta.
Şişko Tony, cannolinin tadını çıkar. Bir meleğin iliğini yemek gibi.
Él estaba enfocado en su carrera como un golpeador de niños profesional.
Yemek soğuyacak.
La cena se enfría.
Hiçbir şey yapmadan öylece oturun. Yemek yaparken kapıya ben bakarım. Ya da neye ihtiyanız olursa onu yaparım.
Sigan ahí sin hacer nada, mientras yo cocino y abro la puerta para sus Majestades...
O bardaydım. Uzaktan Madeline'ın yemek bıçağına bakış attığını gördüm.
Yo estaba en ese bar, y vi claramente a Madeline... mirar de reojo el cuchillo de la carne.
Yemek bile pişiriyorsun.
Hasta cocinas.
- Kesinlikle. - Birinin kıçını yemek mi?
Totalmente.
Kıç yemek gibi?
¿ En el culo?
Yemek vakti geldi.
Creo que es hora de cenar.
Artık vejeteryan yemek pişirmek zorunda değilim.
Ahora no tengo que cocinar toda esa porquería vegana.
Hep birlikte akşam yemeği yemek istiyor.
Quiere que todos cenemos juntos.
Neyse birlikte yemek yiyeceğiz. Ama ortamı medeni tutma görevi sana ve bana düşüyor.
De todas maneras, vamos a tener esta cena, pero creo que depende de ti y de mí para que sea civilizada.
- Bana yemek için küçük bir ergen...
¡ Dame un pequeño y tierno adolescente para...
Pazartesi günü grup terapisinden sonra Evette ile birlikte yemek yemeye gittik annen de sonra eve gideceğini söyledi.
Fue el lunes después del grupo, y Evette y yo fuimos a buscar algo para comer, y... Bueno, ella dijo que iba a casa.
Yemek buldum.
Encontré comida.
Biliyorum. Yine üstten saldırı yemek istemiyorum.
Sí, pero yo quiero que nos sorprendan.
Bir kez olsun yemek uğruna çalışmadılar. Yemek için şükran sunmadılar veya sana dua etmediler.
Nunca ni una vez tuvieron que trabajar por ella, dar gracias por ella, o rezar a ti por ella.
Ev misafir ve garaj yemek dolu ve sen bana ölü bir kız mı getirdin?
Tengo una casa llena de invitados y un garaje lleno de catering. ¿ Y me trajiste a una chica muerta?
Yemek dersim var.
Tengo mi clase de cocina.
Yemek, kasaba, evimiz.
El comensal, la ciudad, nuestra casa. 10 ¼ 00 : 40 : 42, 407- - 00 : 40 : 43, 807 Mí. 10 ½ 00 : 40 : 48, 078- - 00 : 40 : 49, 312 [BESOS]
- Jeremy, yemek masasında karate yapma.
Jeremy, nada de karate en la mesa.
Çok kısa vaktini alacağım bu esnada adamım, hanımlarının eminim çok lezzetli bir yemek hazırlamasına yardım eder.
Sólo unos momentos de tu tiempo, mientras mi hombre aquí ayuda a las damas a preparar una deliciosa comida, estoy seguro.
Hayır. Yemek pişti.
La comida está cocinada.
Öyleyse kalıp yemek yiyeceksiniz.
Así que te quedas y comes.
Yemek sırasında inek öldürme hikâyeleri anlatma.
Nada de historias de asesinatos de vacas durante la cena.
Kraliyet çifti olarak krallık gezilerine devam edip Aladdin ve Yasemin ile birklikte yemek yediler.
Mientras la pareja real continúa su gira por el Reino, cenaron con Aladino y Jazmín.
Devil In Miss Jones setinde yemek yapmak üzere anlaştım.
Firmé para hacer de cocinera en el film "El Diablo en la Srta Jones".
Yemek için para almaya gittiğimde,
Cuando fui a buscar el dinero, para comprar la comida,
"Yemek de yapabilir miyim?" dedim.
Yo dije, "¿ puedo cocinar también?" Él dijo, "sí".
"Sana oyunculuk için günlük 100, yemek yapman için de 45 dolar vereceğim." dedi.
Él dijo : " Te pagaré 100 por día por actuación, y 45 por cocinar.
Onunla oynamadı, öylece çıkardı ve tüm yemek boyunca sallanıp durdu.
No se masturbaba, simplemente saco su pene. Asi lo dejó durante toda la cena, toda la noche.
Her şeyin yarısını onlar alıyor, oda ve yemek ücretlerini kesiyorlar, başka şeyleri de.
Toman la mitad de todo y luego te cobran por la habitación y la comida Y cosas diferentes también.
Orada bulunduğun her gün, yemek ve oda ücreti işliyor.
Porque todos los días que estás allí, te cobran habitación y comida. Y esto y aquello.
Yarım saate yemek yiyeceğiz.
Cenaremos en media hora.
Belki de yeni arkadaşına yemek yapsam iyi olur.
Creo que debería preparar una cena para tu nueva amiga.
Crestmont'ta onunla birlikte kutudan meyveli şeker yemek istiyorum.
Quiero comer caramelos de la caja con ella en el Crestmont.
Bizim kadar uzun süredir evliysen en fazla dışarıdan yemek söyleyip kırmızı şarap içersin.
Cuando llevas casada tanto tiempo, lo mejor que puedes esperar es comida para llevar y vino tinto.
Bazen yemek de yapıyor.
- Y a veces cocina.
Yani, güzel yemek ısıttığı doğru.
Bueno sabe recalentar comida.
- Kafayı yemek üzereyim.
- Me destrozan la cabeza.
Mükemmel. Yemek yedin mi?
Excelente. ¿ Ya cenaste?
- Yemek yemelisin.
- Necesitas comida.
Geç yemek yiyecektik.
- Íbamos a cenar.
Yemek ister misin?
¿ Quieres algo de comida?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]