Yumruk перевод на испанский
5,490 параллельный перевод
Biraz önce şu kapıya yumruk attım ya ne kadar salakça olursa olsun, bunu ben yaptım.
¿ Sabes qué? Que haya golpeado esa puerta, tan estúpido como fue, ese soy yo.
Bir komşu Peter ile Noah isimli birinin yumruk yumruğa kavga ettiğini görmüş, üzerinden çok zaman geçmemiş.
El vecino vio una pelea a puñetazos entre Peter y alguien llamado Noah no hace mucho, en el jardín delantero.
O zaman muhtemelen toplantının birinde büyük bir hata yapıp birine bağırıp, yumruk attığın ve işten ayrıldığın dedikodusunu da duymuşsundur.
Bueno, entonces probablemente escuchaste eso de que la cagaste a lo grande en una reunión y que lloraste o le pegaste a alguien o algo así y que te echaron.
Yumruğa karşı yumruk.
Combaten fuego con fuego.
Manevi bir yolculuğa çıkmış olan kocan bir kangurudan yumruk yedi!
¡ Tienes un marido que está en un recorrido espiritual y fue golpeado por un canguro!
Nasıl oldu da kangurudan yumruk yedin?
¿ Cómo fuiste golpeado por un canguro?
Ben de yüzüne kangurunun yumruk attığını görmedim ama sana inandım.
Yo no te vi ser golpeado en la cara por un canguro, pero te creo.
Bu yüzden ne zaman Lids'e gitsem, her erkekle "yumruk selamı" yapıyoruz.
Es por eso que cada vez que entro en Lids, cada chico me da un puñetazo.
Kangru gibi yumruk attın.
Pegas puñetazos como un puto canguro.
Bir keresinde sirkte görmüştüm, aynı böyle yumruk atıyorlardı.
Vi uno una vez en un circo, pegas como ellos.
Ben yokmuşum gibi devam et, .. ve kimse izlemiyormuşçasına yumruk at.
Solo actúa como si no estuviera aquí, y golpea como si nadie viera.
Cat... - Yüzüme bir yumruk daha atacaksan- - - Hayır.
Mira, Cat, si estás aquí para pegarme o- -
Bir kadın bıçakladı. Sanki karnına yumruk atar gibiydi.
Parecía como que le dio un puñetazo en el estómago.
Birkaç yumruk atınca egon tavan mı yaptı?
Conectar algunos golpes ¿ Tienes tu ego por las nubes?
Aslında biri karnıma yumruk attı.
Ya sabes. De hecho me ha dado un puñetazo en el estómago.
Yumruk olayını büyütmem gerekirdi.
Sí, bueno... Debería haber hecho más bien una escena con el maître, creo. ¿ Sabes?
Orada görünüp : "Durumu kritik olan kıza yumruk atan adamı tanıyor musunuz?" " O adam benimle.
En dónde doy la cara y digo : "Eh, sabéis el tipo que ha golpeado a la chica, que ahora está en estado crítico, va conmigo, solo para que lo sepáis".
Dinle, Josh şu yumruk ve yüz olayı nedeniyle özür dilemek için seni akşam yemeğine davet ediyor.
Escucha, Josh quiere disculparse por el asunto de pegarte en la cara y quiere invitarte a cenar esta noche.
Suratıma yumruk atarak, bana beyin hasarı verdin.
Debido al daño cerebral ocasionado por el golpe que me diste en la cara.
Benim aklıma göğüs ile yumruk arasında kalan bu hava parçası gelmişti.
Pero estoy pensando en la distancia real de aire entre el seno y el puño.
Onlar Brandon, topu vereceğim vardır O olacak 5-yard çizgisinden onu yumruk olduğunu.
Le han dado el balón a Brandon, y lo ha llevado hasta la línea de 5 yardas
Daha genç ve başarıya aç yeteneklerle birlikte çalışmaya başladım. Ve onlara sağlam bir yumruk indirdim.
Yo mismo me rodee con talentos, más jóvenes y hambrientos, y les gané a esos idotas con un golpe.
Nasıl bir yumruk?
¿ Y cuál es el golpe?
Daha önce kimseye yumruk attın mı?
¿ Has pegado a alguien antes?
Hayır, kimsenin yüzüne yumruk atmadım.
No, no... no, no he pegado en la cara.
Şimdi, parmaklarını böyle kıvır, yumruk yap.
Ahora, dobla los dedos así, muy bien, en un puño.
Hayatım boyunca yüzüme yumruk yedim ben.
Me han pegado en la cara toda la vida.
Ben de tepsimdeki yemekleri aldım ve hepsini yüzüne çaldım. Sonra yere düştü ve ona yumruk atmaya başladım. Sevgilisi geldi ve bir avuç saçımı kopardı.
así que tomé toda la comida que había en mi bandeja y se la tiré a la cara y entonces cayó al suelo y yo empecé a golpearlo y vino su novia y me arrancó un mechón de cabello y el director me acompañó a casa.
Eğer ona yumruk atmak istiyorsan tamam ama herkesin zamanını harcıyorsun.
Si quieres seguir golpeándolo, bien, pero estás desperdiciando el tiempo de todos.
Bana yumruk atamayacak kadar sarhoş olmadan cevap vermeyeceğim.
No diré lo que creo, cuando estás lo bastante borracho como para golperame.
Sanki karnına yumruk atar gibiydi.
Parecía como que le dio un puñetazo en el estómago.
Ona yumruk attım. Chapman, Bachar'ın yüzüne yumruk attı.
Chapman le dió un puñetazo a Bachar en la cara
Yumruk atabileceksin, Ama doping testinde çıkar.
Podrás cerrar el puño, pero puede aparecer en un control anti-dopping.
Bak, bu işe yarar ama tam olarak yumruk atamayacaksın.
Escucha, esto va a ayudar, pero no puedes sacudir.
Her gece bar dönüşü kafama yumruk atar ve "Bu annene yaptıklarından dolayı, katil" derdi.
Y un día después de estar en el bar me golpea y dice : "Eso es por lo que le hiciste a tu madre, asesino".
Ters bir yumruk, ölümüne yol açabilirdi.
Un mal puñetazo, y podría haber terminado muerta.
Tokat attı, yumruk attı.
Me abofetearía, me pegaría puñetazos.
Hayatımı bir yumruk savaşında geçirmek istemezdim.
No quería pasar mi vida en una constante pelea.
Hayır, direksiyona yumruk attım.
No, yo golpeé el volante.
Eğer bu kasaba kurtulacaksa insanlara bir demir yumruk lazım.
Si este pueblo ha de sobrevivir necesitará una mano firme para mantener todo bajo control.
Kızın tekine yumruk attım ve dişlerini döktüm.
Golpeé a una estúpida en la boca y le volé un diente.
Federal Plaza'da yumruk kavgası başlattın.
Empezaste una pelea en Federal Plaza.
Eline bir havlu sar ve aynaya yumruk at.
Envuelve tu puño con una toalla, rompe el espejo.
- Brunski yüzüme yumruk attı.
Brunski me golpeó en el rostro.
- Brunski yüzüme yumruk attı.
Brunski me dio un puñetazo en la cara.
Hadi, sağ yumruk.
Venga. Lanza un puñetazo.
- Burnuma yumruk attı!
- ¡ Me golpeó en la nariz!
Hadi, Şerifim. Sağlamca bir yumruk at.
Vamos, alguacil, deme su mejor golpe.
- Bu yumruk, Bayan Doyle'a sahtekâr dediğiniz içindi!
¡ Eso es por decirle - fraude a lady Doyle!
Kız Zelda'ya yumruk attı. Neredeyse burnunu kırıyordu.
Casi le rompe la nariz de un golpe.
- Yumruk attın.
- Me has dado un puñetazo.