Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → испанский / [ Z ] / Zararları

Zararları перевод на испанский

589 параллельный перевод
Trompetler göklerdeki zararları haber veriyordu.
La llamada de trompeta convocaba a riesgos intensos en el aire.
O yarasaya zararları dokunmaz.
No matarán a ese murciélago.
Zararlarım için dava açarım.
Lo demandaré por daños y perjuicios.
Yalnız bu da değil, Bullock Girişim'deki tüm hisselerimi de kaybettim. Hisse sahiplerinin paralarını, zararlarımı telafi etmek için ödünç almıştım.
Y no sólo eso, he perdido todas mis acciones de las empresas Bullock, y tomé dinero de los accionistas para recuperar mis pérdidas.
Seni tanıdığımdan beri oluşan zararları telafi etmek için New York'a dönüyorum.
Volveré a Nueva York... a reparar todo el mal que hice desde que te conocí.
Zararların derecesine yol açan... İhlaldir.
La evaluación de los daños se debe a un incumplimiento.
Size zararları dokunmadı.
No han hecho ningún daño.
Eğer araziyi verip zararlarını karşılarsan temyize itiraz etmezler.
Si cedes el terreno, no pondrán inconveniente.
Zararlarına karşılık ufak bir yardım.
Usted me ayuda y yo le recompensaré sus pérdidas.
Her pazar sıska, yaşlı bir çatlak gelip.. .. sigaranın vücuda zararlarını falan anlatırdı.
Todos los domingos, venía un viejo loco delgaducho... y nos hablaba de cómo los cigarrillos te destrozaban por dentro y esas cosas.
Aunt'un parmaklarını doğradığı adamotu ve diğer zararları.
La tía y su mandrágora. Dedos cortados y otras maldades.
Zararlarını karşılamaktan memnun olacaktır.
Estará encantado de indemnizarle.
Zararlarımı karşılayacağım.
Pienso recuperar lo que me pertenece.
Sana ne zararları oldu ki?
¿ Qué daño te hacen?
Bir zararları yok.
No rompen nada.
Uğradığınız tüm zararların telafisi için tam yetkim var.
He sido autorizado para compensarla por cualquier daño.
Anlamazlarsa, bize zararları olmaz.
Mira, si no entienden, no podrán hacernos daño en absoluto.
Belediye, kiracıların, mülk sahiplerinin, yani zarar görebilecek.. .. üçüncü şahısların zararlarını uzlaştırmayla çözüyor.
El Ayuntamiento da licencias acorde con el derecho de terceros, de los inquilinos, de los propietarios y de todos aquellos que pueden ser dañados.
General De Gaulle'in askeri delegesine göre ayaklanmanın zararlarından kaçınmayı emretmelisin.
Como delegado militar del general de Gaulle, se le ordena evitar un levantamiento a toda costa.
Sana düşünme, okuma ve konuşma zamanı veriyor. Yarar ve zararları değerlendiriyorsun.
Te da tiempo para pensar, para leer, para hablar, para sopesar los pros y los contras.
Sayfa 235'de, sanığın savunmasında, Jorge del Carmen Valenzuela, işlenen cinayetlerin ve verilen zararların bir nedeninin bulunmaması, sanığın kişiliğini ve geçmişini araştırma gerekliliğini doğurmaktadır.
A foja 35, la defensa del reo, Jorge del Carmen Valenzuela, expone que la ausencia de un motivo en los delitos de homicidio y lesiones graves, debe indagarse sobre la personalidad del reo y sus antecedentes.
Kaptan Kirk ve çok çekici kaptanının, zararlarından bizi sorumlu tutacaklarını düşünüyor musun?
¿ Crees que el capitán Kirk y su atractivo oficial nos consideran responsables de sus heridas?
Kimseye bir zararları dokunmuyor.
... no hacen daño a nadie.
Kimseye zararları yoktur. Arada bir, biraz ek iş yapıp, nasıl geçineceğiz diye ömür boyu elleri çenelerinde düşünüp durmak istemiyorlar.
Se ganan un dinerillo extra para no acabar con las manos vacías el final de su vida...
Ben o şeyi çıkarabilirsem, sana bir zararları yok.
No hay peligro para ti, mientras saque esa cosa de aquí.
İçkinin Zararları
"El hombre y el vino"
"'Yani gerçekten kastettiğiniz, bu zararları ve tazminatı... "'... ödemeyeceğiniz mi?
'Debió tratarse de algo muy grave...'para que usted rehusara pagar los costes del juicio'
- Zararları yok.
- No tengo problema.
Bir sözleşmenin taraflarından biri hangi durumlarda... sözleşmenin kendine düşen şartlarını yerine getirmeyebilir... ve zararları ödemez?
¿ Qué elementos pueden llevar a que una parte quede excusada de cumplir su parte del contrato... sin tener que pagar daños?
Ne işin var senin bu çocuklarla yaw. Dikkat et sana bir zararları dokunmasın.
¿ Qué tienes que hacer con ella?
Ne zararları var ki?
¿ Tienes algo contra ellos?
Eğer zararlı gezegenler ters yörüngedeyse, ki Satürn de zararlı bir gezegen, bu gezegenlerin zararları daha da artar.
Cuando los problemas negativos están retroactivos, y Saturno es... retroactivo, sus males aumentan.
Bu donmadan meydana gelebilecek zararları ve hücre bozulmasını önleyecektir.
Esto redujo el daño que causaría la congelación, y evitaría el deterioro de las células.
Bana bir zararları dokunmadı.
No me han hecho daño.
İnsana zararları var mı?
¿ Son seguros?
Toparlan Bütün zararlarını ben karşılayacağım Bunları bir avukata anlatacağız
Bueno guarda tus grasas arreglare este asunto como sea! Vamos a conseguirnos un abogado
Yoldaş, ağır bedensel zararlar vermeyiniz.
Camarada jefe, he detenido a este ciudadano por daños corporales graves.
Geri dönülmez zararlar verebilirler.
Pueden hacer grandes daños.
- Bana verdiğin zararlar canıma yetti.
Maldita la hora en que vino a esta casa.
Ayrıca size hatırlatmakla yükümlüyüm, böyle ezici büyüklükteki bir şahitler grubu... şan ve şerefinize büyük zararlar verebilir.
Mis órdenes son recordarle, enérgicamente, los daños que causaría un testimonio como éste a su reputación.
Bize ne zararlar verdiler... Yoksa bunlar umurunda değil mi?
¿ No te acuerdas como se mofaban de nosotros?
Bu tavırları onlara büyük ahlaki zararlar verdi. Onlar Alman kalesinin duvarlarının üzerindeymiş gibi görünmüyorlar.
No tienen pinta de poder dirigirte en el ataque a una fortaleza alemana.
Verdiğin manevi zararlar için alıyorum bunu.
Estas las cojo por los daños morales.
Ayrıca kılıcın dengesiz gücünü tadan kişi kendisine ve çevresine büyük zararlar verebilir
Además temía que los no conocedores de la historia de la espada pudieran hacer daño a los demás y a ellos mismos.
Bizim askerlerimizden birine ciddi zararlar vermiş... Ulaştırma Teğmenimize... Geçen Salı gününden beri kayıptı.
Encontramos entre sus cosas los efectos personales de uno de nuestros oficiales... nuestro teniente de comunicaciones... desaparecido el jueves pasado.
Güvenilmez bir adamdan asılsız bir ifade dinlemek ve buna dayanarak verilen kararı değiştirmek mahkemeye ve adalete ciddi zararlar verebilir.
carece de fundamento... no es confiable... Anular el veredicto en base a elementos de este tipo... seria burlar la verdad y la justicia
Muhtemelen gemiyi kurtardım, büyük zararlar verebilirdi.
Quizás habría causado daños.
Sana söylemiştim, ona verdiğin zararlar.
Ya te he dicho el daño que le haces.
Sana söylemiştim, ona verdiğin zararlar.
Ya te he dicho, el daño que le haces.
- Neden? Ona ne zararları var?
- ¿ Qué le hacen?
Dinle dostum. 30 yıldır kimseye vurmadım ama sana söyleyeyim şu anda büyük zararlar verebilecek durumdayım, tamam mı? Bu yüzden geri çekil.
Apártate.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]