Çıkabilirsin перевод на испанский
1,478 параллельный перевод
Yasaklananlar listesinde değilsin, yani 6'da çıkabilirsin.
No estás en la lista negra, saldrás a las 6 : 00.
- Sen de yukarı çıkabilirsin.
Tú puedes subir.
Val, çıkabilirsin artık.
Val, puedes salir ahora.
En kısa zamanda başlamak istiyorlar, o yüzden çok geçmeden kapağa çıkabilirsin.
Bueno, quieren empezar cuanto antes, para sacarla... rápidamente.
Tatlım, çıkabilirsin tabii.
Claro que sí.
Fran'e karşı çıkabilirsin.
Debes rebelarte ante Fran
Çıkabilirsin.
Retírate.
Sen... Ah... Dışarı çıkabilirsin.
Puedes, uh, salir tu misma.
Sen yukarı çıkabilirsin.
Tú puedes subir. Adelante.
- Çıkabilirsin. - Tamam.
Puedes irte ya.
Mavi etiketi güvenliğe gösterip çıkabilirsin.
Y terminamos.
Gerçekten, çıkabilirsin.
Sí, en serio, está todo bien.
Yani, işe geri döndün ve böylece Michael'la da tekrar çıkabilirsin.
Es decir, tienes tu trabajo otra vez, entonces puedes salir con Michael.
Yapabileceğim bir şey var mı? Belki bana arka çıkabilirsin.
Puedo hacer algo?
Çıkabilirsin artık.
Ya puedes salir.
Dinle, dilersen sabah keşfe çıkabilirsin. Ama bu gecelik yeter.
Si quieres explorar en la mañana está bien pero por esta noche, terminamos.
Artık çıkabilirsin, DiNozzo.
Ya puedes salir, DiNozzo.
Ee? Sen Karl Rove'la başa çıkabilirsin...
, ya sabes que Karl Ro...
Şimdi çıkabilirsin, hoşçakal.
Puedes irte. Adiós.
Çıkabilirsin.
Puedes irte.
Ama bu kendini yukarı taşımak için bir şans. Bir üst basamağa çıkabilirsin.
pero esta es una oportunidad para ti, para avanzar, alcanzar el siguiente nivel
Dışarı çıkabilirsin.
¡ Te mostraré una salida!
Çıkabilirsin.
Ya conoces la salida.
- Hala çıkabilirsin.
- Tú todavía puedes salir.
Tamam, çıkabilirsin.
Es todo, puedes irte.
- Evet, çıkabilirsin.
- Si, tu puedes.
İpi çektiği zaman, çıkabilirsin, Colin'i yere yakın tut.
- ¿ Qué otro podría ser? Ojalá estuviera en su país con los canguros.
Çıkabilirsin.
Puedes largarte.
Bir köylü olarak girip, bir prenses olarak çıkabilirsin.
Ingresas como campesina y sales como princesa.
Elbette, bi tatile çıkabilirsin tabi. hatta benim gibi bir aylığına gidebilirsin.
Ooh, deberías tomar algún tiempo libre, por supuesto, tómate un mes, como lo estoy haciendo yo
Biraz daha şey olsan daha çok erkekle çıkabilirsin, şey...
Lo llevarías mejor si fueras un poco más... ya sabes.
Artık çıkabilirsin.
Ya puedes salir.
Rachel bu akşam uçakla geliyor. Ama çocuklara bakacak birini bulacak. O yüzden sen çıkabilirsin.
Rachel va a llegar hoy aquí... y va a buscar a alguien que cuide a los niños para que te vayas.
Rachel bu akşam uçakla geliyor. Çocuklara bakacak birini bulacak. O yüzden sen çıkabilirsin.
Rachel va a llegar hoy aquí... y va a buscar a alguien que cuide a los niños para que te vayas.
- Larry şimdi çıkabilirsin.
- Larry, puedes salir ahora...
Burada huzur yoktur. Girdikten sonra, bir tek yolla çabuk çıkabilirsin.
Nadie aquí está relajado, una vez dentro, sólo hay una forma rápida de salir.
Bence biraz egzersiz yardımıyla sahneye tek başına çıkabilirsin.
Mira, creo que con un poco de ejercicio podrías caminar sin apoyarte en nada.
Çıkabilirsin.
Puedes salir.
Çıkabilirsin, canım.
Puedes irte, tesoro.
Ama, 15 dakika geç çıkabilirsin.
Pero puedes quedarte 15 minutos más.
Hey, bize katılmak istiyorsan sahneye çıkabilirsin.
Tengo todo instalado si quieres.
Çıkabilirsin.
Ya sabes por dónde salir.
Yali, Eğer ondan hoşlanıyorsan, O zaman çıkabilirsin.
Yali, si te gusta por que no lo citas
Ne sen karşı çıkabilirsin, ne de ben.
No puedes detenerlo ni yo tampoco!
Polisin cesedinden ne kadar çabuk kurtulursak o kadar çabuk kerevetine çıkabilirsin.
Mientras más rápido nos deshagamos del cuerpo del Oficial muy pronto podrás iniciar tu vida feliz falsa.
Hiç birşey. Çıkabilirsin.
Nada, puedes irte.
10.000'e kadar çıkabilirsin.
No hay trato.
Çıkabilirsin.
Puede retirarse.
- Çıkabilirsin.
- Si, tu puedes.
Tamam Nash, dolaptan çıkabilirsin artık.
Ven Matt, entraras al closet...
- Biliyor musun, belki de koşmaya çıkabilirsin.
Quizá deberías salir a correr.