Adam değil перевод на французский
7,918 параллельный перевод
Epey karamsar bir adam değil miydi?
Veux-tu dire que c'était un gars plutôt torturé?
Komik adam değil mi?
- Il est drôle, hein?
- Bu benim yetiştirdiğim adam değil.
On ne dirait pas le fils que j'ai élevé.
- Hayır, sıradan bir adam değil.
Non, pas un autre mec.
- Hayır, bu adam değil.
- Non, non, pas celui-là.
Bir dövüşün kazananı, daha güçlü ya da daha yetenekli olan adam değil daha aç olandır.
Le gagnant d'un combat n'est pas l'homme le plus fort ou habile, c'est le plus affamé.
- Marta, o adam değil.
- C'est pas lui. - Raccroche!
Bu kişi beni 20 sene önce öldürmeye çalışan adam değil mi?
Ce n'est pas l'homme qui a essayé de me tuer il y a vingt ans?
Endişelendiğim kişi adam değil.
C'est pas de lui que je m'inquiète.
Miranda, Peter Ashe eskiden tanıdığın gibi bir adam değil.
Peter Ashe n'est plus le même homme.
Verdiği değeri göstermek bir adamın hakkı değil midir?
Je n'ai pas le droit de vous le montrer?
O adam senin hayatın kadar değerli değil, Jane.
Risque pas ta vie pour lui.
Sen iş adamısın değil mi?
Tu es un homme d'affaires. Non?
Savunmasız kızlara vurmak adamı adam yapar size göre değil mi? O kaçabilir, evlenebilir.
Vous n'avez pas honte d'agresser... une fille qui essaie de se fonder un foyer.
Sorun değil. Herkesin sevdiği bir adam var. Müthiş biri gibi.
Il y a un homme qui a l'air génial.
Ethan, adamın kim olduğundan emin değil.
Ethan ne sait pas vraiment qui est ce gars.
Adam zaten deliydi, değil mi?
Il était dingue, non?
- Olmaz adamım. Bana lazım değil.
Non, j'en ai pas besoin.
Senin için, Adam için, benim ve Andre için bir tane aldım. Kötüsün değil mi?
J'en ai une pour toi, Adam, moi et Andre.
Adam hastanede değil mi?
Il est pas à l'hôpital?
Bir doktorla, avukatla, iyi bir adamla... Ama bu adam neyin nesi belli değil.
Un médecin, un avocat, un type bien, plutôt que ce...
- Cicero... Bu adamın emekliliğini yaşamasına izin vermeyeceksin değil mi?
Ciceron, tu ne veux pas me laisser profiter de ma retraite?
Ama ona göz kulak olmamı söylediğinde, terketmiş bir adamı beklemesini ummuyordun, değil mi?
Quand tu m'as dit de veiller sur elle, croyais-tu qu'elle attendrait un homme qui a foutu le camp?
İltifat etmedim. İyi bir numara değil bu. Ben 9 numaralık bir adamım.
Non, ce n'est pas un compliment, ni un bon chiffre.
Bu silahsız adamı öldürmeyeceksin değil mi?
Tu veux tuer un bel homme!
Bunlar hiç Adam'a göre değil.
Ça ne ressemble pas à Adam.
Gizemli adamınızı bulmak için her birini incelememi bekleyemezsiniz, değil mi?
Je ne peux tout de même pas les vérifier une par une pour trouver votre homme mystère, hein?
- Adam sana benziyor. Değil mi?
Le gars te ressemble, quand même.
Her adamın bir Jock'u olmalı, değil mi?
On devrait tous avoir un Jock, non?
Bak, bu adam aslında benim sevgilim değil.
Ce type n'est pas mon copain.
Donnie, bu adam buraya geldiğine göre bir şeylerden emin demektir. - Değil mi?
Il est là parce qu'il est sûr de la victoire.
Bu adam bizden taraf değil.
Il n'est pas de notre côté.
Genç bir adam olmasına rağmen giysileri pahalı değil.
Des vêtements bon marché...
Şu adamın seni Japonya'ya davet etmesinin sebebi de buydu değil mi?
- Oui, pardon. C'est bien pour ça qu'on vous a invité là-bas?
Her adam nasıl öleceğini hayal eder, ve bu... bu kesinlikle beklediğim şey değil.
Chaque homme s'imagine comment Il va mourir, et ça... Ce n'est vraiment pas ce à quoi je m'attendais.
Bill adındaki şu adamın teknesi vardı, değil mi?
Et ce Bill, il avait un bateau, non?
Sadece rehineyi görebiliyorum. - Bu adamın ölümünün vebali onun boynuna, benim değil!
Cette mort est sur la conscience de cet homme, pas la mienne!
Bunlar, mahkemenin doğru adamı yakaladığına delil olamaz değil mi?
Cela ne suggère-t-il pas que le coupable a été trouvé?
Bir tipinin içinde olduğumuzu düşünürsek çok fazla yaya adam dolaşıyor, öyle değil mi Binbaşı?
Considérant qu'on est en plein blizzard, il y a beaucoup de monde en balade, n'est-ce pas Major?
Evet, istemeye değer ama kolay kolay iyilik bahşedecek bir adam da değil.
Oui, cela vaut la peine de demander, mais ce n'est pas le genre à accorder une faveur facilement.
cesur genç bir adam olarak tanıtıyorlar. Ama hayır, Frarısızlar değil.
Ils me demandent courageux mais pas le français.
Senin gibi adamın biriyle birlikte olması, uzak bir ihtimal, değil mi?
Pour toi, c'est déjà une aubaine, qu'il y ait une infime possibilité...
- Sikinde değil ki adamın.
- Il s'en fout complètement.
Adamımız o değil.
Ce n'est pas notre gars.
Bir seri katile izin vermiştim, kulübümü havaya uçurmak isteyen adam öldürmececilik oynayan bir adama değil.
J'ai signé pour un tueur en série, pas un joueur assassin de masse qui veut faire exploser ma boite.
İyi oldu çünkü o adamı hiç sevmem.... adam ciddi ciddi gitar öğretiyor ama bedava. Sadece George Formby de değil.
Ce n'est pas juste George Formby qui est bon.
Cornell'i vuran adam burada değil.
L'homme qui a tué Cornell n'est pas ici.
Kurallar adamın umurunda bile değil.
- Il se fiche des règles.
- Joe Carroll'u yakalayan adam o, değil mi?
C'est le type qui a attrapé Joe Carroll c'est ça?
Karşındakilerin çocuk değil de kazık kadar adam olduğunun farkındasın değil mi?
Tu réalises qu'il s'agit de vrais hommes, pas d'enfants.
Senin için bir sürü adamın leşini yere serdim değil mi?
J'ai enterré beaucoup de cadavres pour toi, n'est-ce pas?
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil misin 154
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66
değilsiniz 26
değil mi canım 39
değil mi dostum 28
değil misin 154
değil mi anne 66
değil miyim 77
değil mi ya 25
değil mi çocuklar 56
değil mi efendim 66