Değil mi efendim перевод на французский
522 параллельный перевод
Londra'ya gittiğimizde sözünüzü tutacaksınız değil mi efendim?
Vous tiendrez votre promesse une fois à Londres, n'est-ce pas, maître?
İkimizde tahmin yürütmede başarısız olduk değil mi efendim?
Ça nous laisse tous les deux dans un cul-de-sac, n'est-ce pas?
Minaralleri ayırıyoruz değil mi efendim?
Ça nous laisse avec le minéral, non?
Dünya küçük değil mi efendim?
C'est un bien petit monde.
Thuglar boğazlayıp öldürüyorlardı, değil mi efendim?
Les Thugs étaient des étrangleurs, c'est ça, mon colonel?
- Yemek yiyeceksiniz değil mi efendim?
- Vous désirez souper?
Islıkla çaldığınız şarkı İngiliz melodisi değil mi efendim?
Cet air que vous siffliez, Monsieur... N'est-ce pas un air anglais?
Tutuklularla seyahat izni vermediniz değil mi efendim?
Vous ne l'avez pas autorisé à accompagner les prisonniers?
Bildik gelecek, değil mi efendim?
Vous connaissez ça!
Kadın yoktu, değil mi efendim?
Ce n'était pas une femme, n'est-ce pas, Monsieur?
Abartmanın anlamı yok, değil mi efendim?
Il ne faut pas forcer la dose!
Çok ilginç bir tip. Ne yazık, değil mi efendim... Ne yazık, değil mi peder, böyle tatlı bir ailenin bir deliyle uğraşmak zorunda olması?
Quel dommage, M. le Pasteur... qu'il y ait un dingo dans une telle famille!
O daha kötüleşiyor, değil mi efendim?
Elle semble mal en point, hein?
Hayatını tehlikeye atıyor olabilir... ama iş hanımefendi olmaya gelince... karınıza mum bile tutamaz değil mi efendim... Washington'da oturup... başka yüksek onurlu ve değerli hanımefendiyle briç oynarken.
Elle risque sa vie, mais quant à être une dame, elle ne rivalise pas avec votre femme, qui joue au bridge au pays avec trois autres honorables dames.
Beni buradan göndermeyeceksiniz, değil mi efendim?
Vous me renvoyez?
Çok iyi, değil mi efendim?
C'est bien imité!
Aynen İtalyanların yaptığı gibi. Değil mi efendim?
Aux mêmes endroits que celles des Italiens?
Emirlerde bir değişiklik yok, değil mi efendim?
- Les ordres risquent-ils de changer?
Biraz inişli çıkışlı, değil mi efendim?
Ça tangue un peu, non, monsieur?
- Canavarı kastediyorsunuz, değil mi efendim?
- Vous voulez dire un monstre, hein?
Birliğimle ilgili değil, değil mi efendim?
Ce n'est pas de mon ressort.
Emiri siz değiştirmediniz değil mi efendim?
Vous n'avez pas décidé ça tout seul?
- Acıyor, değil mi? - Evet, efendim.
- Ça fait mal, non?
Ona geri dönmeme izin vermezsiniz, değil mi, efendim?
Vous ne me renverrez pas à lui, hein?
Arkadaşınızı bırakmayacaksınız, efendim öyle değil mi?
Vous n'allez pas abandonner votre ami, j'espère!
Senin benim kadar, benim de senin kadar hakkım var, değil mi? - Ama, efendim...
Vous me valez bien et je vous vaux bien, non?
O, Bay Travers değil mi, meşhur Amerikalı bey, efendim?
Sans indiscrétion, c'est l'Américain si célèbre?
- Bu doğru, değil mi? - Evet efendim.
C'est exact, n'est-ce pas?
Epey neşeliyiz değil mi, efendim?
Nous avons l'air content...
Onlar, problem şeytanı, değil mi, efendim?
Elles posent des diables de problèmes, pas vrai, Monsieur?
İşte epey göze batan biri, öyle değil mi? Evet efendim.
Il n'a rien de modeste?
Öyle değil mi efendim?
Il s'en va, pas vrai?
- Sen yeni elemansın, değil mi? - Evet efendim.
Depuis quand êtes-vous ici?
- Bu akşam çalışmıyorsun, değil mi? - Doğru efendim.
Vous sortez ce soir?
Mariveles, değil mi? - Evet, efendim.
- C'est le Mont Mariveles, n'est-ce pas?
- Kaldım değil mi, efendim?
- J'ai échoué, n'est-ce pas?
- Albay geldi mi? - Henüz değil efendim.
Le colonel est là?
- Yanında kimseyi getirmedin, değil mi? - Hayır efendim.
Il n'y a personne avec toi?
- Seni izleyen de yok, değil mi? - Hayır efendim.
Tu n'es pas suivi?
İyi bir pipo gibisi yok, değil mi onbaşı? - Evet efendim.
Rien de tel qu'une bonne pipe.
- Hava soğuyor değil mi? - Evet efendim.
Le temps se rafraîchit.
Hakkındaki her şeyi biliyorsun değil mi? "Buyursanız ya bay Marlowe, naneli içki buyurmaz mısınız efendim"
Vous connaissez ses faiblesses. " Entrez,
Bu doğru, efendim. Paradine'in öldüğü zaman da onun uşağı ve güvenilir yardımcısı olarak görev yapıyordunuz, değil mi?
Au moment de la mort du colonel, vous étiez son valet de chambre et son homme de confiance?
- Değil mi, evlât? - Evet, efendim. Sen önden git, evlât.
Garçon intelligent.
- Çağıran annen değil mi? - Evet efendim.
C'est pas ta mère qui t'appelle?
Sanırım elimizdeki tüm fotoğraflar bunlar değil mi? Sadece bunlar, efendim.
Pas d'autres photos?
Onu kimse görmedi değil mi? Hayır efendim.
- Non, monsieur.
- Gemiyi parçaladıklarını görmeyi istemeyiz, değil mi? - Hayır elbette efendim.
Vous ne voudriez pas qu'ils sèment la panique à bord?
- Emredersiniz efendim. - Hızla gelişen bir savaş, değil mi binbaşı? Artık Avustralyalı 3 bölüğünüz var.
Vous aurez 3 compagnies australiennes sous vos ordres.
Buna rağmen geri döndüğüm için bana kızdınız değil mi, efendim?
Vous m'en voulez d'être revenu, père?
- Doğru değil mi Stelluti? - Evet, efendim.
Oui, chef.
değil mi 44479
degil mi 350
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil misiniz 34
degil mi 350
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi çocuklar 56
değil mi ya 25
değil misiniz 34