Anahtarınız перевод на французский
681 параллельный перевод
İşte anahtarınız bayan.
Voici votre clé.
Anahtarınız efendim.
Votre clé, monsieur.
Anahtarınızı alabilir miyim?
Vos clefs, s'il vous plaît?
- Kendi anahtarınızı kullanın.
Utilisez votre passe. Bien, monsieur.
- Anahtarınız var mı?
Je suis entré. Vous avez une clé?
Çantanızı kaybettiğinizde anahtarınız içinde miydi?
Et votre clé y était?
Anahtarınızı çoğaltmış... ve kapıyı açmak için onu kullanmış olabilirdi ama kullanmadı.
Je vois. Avec le double de la clé, il aurait pu ouvrir cette porte. Seulement... il ne l'a pas fait.
Dün öğleden sonra hapishaneye giderek el çantanızı görmek istedim. O sırada anahtarınızı aşırmayı başardım.
À la prison, je vous ai demandé votre sac et j'ai subtilisé votre clé.
Swann öldürülünce, tabii ki anahtarınızın Swann'ın ceplerinden birinde olacağını varsaydık.
Swan mort, il s'imaginait qu'il avait encore la clé sur lui.
- Anahtarınız. - Teşekkürler.
- Voici la clé.
- Neyse ki sizin anahtarınız var!
Heureusement que vous avez la vôtre, M. le directeur.
Bu da anahtarınız efendim.
Voilà votre clé.
- İşte anahtarınız, Bay Shayne.
Voici votre clef, M. Shayne.
- Anahtarınız Kont.
Allez-y vous-même.
- İşte anahtarınız. - Teşekkürler.
Votre clef commandant.
Buyurun anahtarınız. Bu da kartınız.
Voici votre clé votre carte.
Üç adet mikro anahtarınız olduğunu mu söylüyorsunuz?
Vous dites avoir trois des micro-clefs en votre possession.
Maymun anahtarınız Bay Newton.
Votre clé à molette, M. Newton.
Anahtarınız, bayım?
Votre clé, monsieur?
- Anahtarınız, bayım. - Hayır.
- Votre clé, monsieur.
- Bu mümkün değil. Kendi anahtarınızla açtınız.
- Mais vous avez ouvert avec votre clef.
Makbuzunuz ve yedek anahtarınız salondaki masanın üstünde olucak.
Le reçu et une seconde clé seront dans le hall.
Yedek anahtarınız yok mu?
Vous n'avez pas de double?
İşte anahtarınız. Kutu bu olmadan açılmaz.
Voici votre clé, elle est nécessaire pour ouvrir le coffre.
Orada yıldız şeklinde bir anahtar bulacaksın.
À l'intérieur, tu trouveras une clé en forme d'étoile.
John zarfın içindeki, laboratuarımda - D- olarak işaretli dolabın anahtarı. Hemen oraya gidip A-M-S ve Z olarak işaretli örnekleri evine getir.
John, voici la clé de la vitrine D de mon laboratoire.
- Arabanızın anahtarını rica ediyorum.
- Les clés de la voiture!
Eğer başka bir felaket gelirse bana bedensel ya da ruhsal arayın, bulacaksınız anahtarı Musgrave tören sözlerinde.
"Si je perdais la vie ou la raison, le rituel Musgrave vous donnera la solution."
O anahtarı henüz bulamadınız mı?
Vous avez trouvé la clé?
Beni kilit altında tutmaya çalışman anlamsız. Anahtar yok ki.
Tu ne m'enfermeras pas, il n'y a pas de clé.
Vekaletiniz onda, banka kasanızın anahtarı onda.
Elle a une procuration légale et la clé de votre coffre-fort.
Biraz sonra yıldızların anahtarına sahip olacağız.
Nous allons peut-être découvrir la clé des étoiles.
Paylaştığınız tüm hayallerin anahtarı, nehrin dibinde mi yatıyor?
Et la clé de vos rêves est au fond du fleuve?
Kamaranızın anahtarı nerede?
Où est la clé de votre cabine?
Neden beni içeri almadınız? - Anahtarınız var.
Pourquoi n'avez-vous pas ouvert?
Evet, ve siz de jipimin anahtarını çalmaya çalıştınız.
Oui, et vous avez voulu me piquer mes clés!
Bayan Delle Rose, lütfen anahtarı verin de kızınız mezuniyet töreni için giyinebilsin.
Madame Delle Rose, s'il vous plaît, remettez-moi la clé pour les vêtements de votre fille, afin qu'elle puisse s'habiller pour la remise des diplômes.
Phi Beta Kappa kardeşliğine üyeymişsiniz, ama anahtarını takmıyorsunuz,... bu durumda ya çok mütevazısınız ya da anahtarı kaybettiniz.
Et vous appartenez á un cercle universitaire très fermé.
Arabanızın anahtarı.
Vos clés de voiture.
Anahtarı resepsiyona bırakınız.
Laissez la clé à la réception.
Anahtarı paspasın altına bırakacaktınız.
Vous deviez la laisser sous le paillasson.
Şehirdeki evin anahtarını unutmamalıyız.
N'oublions pas les clés.
Anahtarı bulamadığımız takdirde kapıyı kırıp anahtarın yuvasını değiştirmemiz gerekecek. - Her yere bakacağım.
Je ferai enfoncer cette porte et remplacer la serrure... au cas où on ne trouve pas la clé.
Kazablanka'daki kasanızın anahtarını vermezseniz, evet.
A moins que vous ne me remettiez la clé de votre coffre à la banque de Casablanca.
Tüm bunları anladıkta, sizin arkadaşınız neden anahtarı çaldı?
Sinon pourquoi votre ami l'aurait-il volée?
"Anahtarın yerini ortaya çıkarırsanız başka bir cinayet daha işlenecek." yazıyor.
Il est écrit : Il y aura un autre mort si vous divulguez l'endroit où est cachée la clef.
Anahtarı aldınız mı?
Vous avez la clé? Alors?
Anahtar, senden bir yardım almaksızın gittikçe daha hızlı bir şekilde dönüyor.
La clef tourne. De plus en plus vite. Sans que tu y sois pour rien.
Duvara tırmanamazsın ve anahtarımız da yok.
Franchir le mur est interdit et nous avons perdu la clé.
Bertrand, masanızın altına ufak bir elektrik anahtarı yerleştirecek. Onu, halınızın altına gizleyecek.
Bon, alors Bertrand, va brancher sous votre bureau, un bouton d'alarme qu'il placera sous votre tapis.
Bir anahtar ve 200 pound aldınız.
Vous avez reçu une clé et 200 livres.