Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ A ] / Açın şunu

Açın şunu перевод на французский

491 параллельный перевод
- Hadi, açın şunu.
- Ouvrez. - Bonjour, Mr.
Haydi, açın şunu.
Allez, ouvrez-le.
Açın şunu!
Ouvrez là-haut!
Açın şunu.
Ouvrez-la.
Bay Bedford, açın şunu!
Arnold, ouvre!
Açın şunu.
Ouvre!
Açın şunu.
Ouvrez.
Açın şunu!
OUVREZ!
- Açın şunu. Devreleri kontrol ediyor.
Il vérifie le branchement.
Açın şunu.
Ouvrez!
- Hadi açın şunu. - Kahretsin olamaz!
Ouvrons.
- Kırın, kırın şunu! - Kanun namına kapıyı açın!
Enfoncez-la!
Hadi ama millet, kesin şunu, açılın.
Arrêtez, mettez-vous en rang.
Açın şunu!
Ouvrez!
Bakın Bayan Wales, açık konuşalım. Şunu bilin ki çıfıtık, Siyonist, semitik, marsık veya gündüz feneri gibi kelimeler midemi bulandırır.
Mlle Wales, mettons les choses au point.
Efendim, lütfen jüriye şunu açıklar mısınız? Savcı bey beni tanık kürsüsüne oturttuğuna göre... savunma avukatı olarak, kendi kendimi sorgulamaya da hakkım olmalı.
Votre Honneur pourrait-elle expliquer aux jurés... que puisque le procureur m'a fait appeler en tant que témoin... je peux faire un contre-interrogatoire de ma propre personne?
Şunu hatırlatmak isterim ki, Almanya'ya geldiğimizde mezarları açık, gönülleri kapalı bir ülke bulmuştuk.
N'oubliez pas qu'à notre arrivée en Allemagne, nous avons trouvé un pays sans cœur jonché de cadavres.
Yeterince açık olmadıysam, bayım Şunu da ekleyeyim :
Si ce n'est pas assez clair, j'ajouterai ceci :
- İlk olarak şunu açın.
Ouvrez celle-ci.
- Ama şunu açık açık konuşalım. Benim tanıdığım insanlar, karşısındakini ya sever, ya da sevmez.
Mes amis aiment ou n'aiment pas.
Bekar, birinci tarafın iştirakçisi olarak şunu soruyor, tabii açık ve resmi olarak Mary Kate Danaher, evde kalmış kız...
"... célibataire, partie requérante... "vous demander... officieusement... " Mary Kate Danaher,
- Sıçratalım şunu. - Kaptana söyle denize açılmak istiyoruz, anladın mı?
Saute... et dit au capitaine qu'on veut partir en mer.
- Bekleyin bir dakika. Açıklayın bana şunu.
- Je veux savoir.
- Mahsuru yoksa sadece şunu açın.
Ouvrez ça quand même.
Ama beni vurursan, tüm bu adamların önünde şunu açıklığa kavuşturalım, siz Julie Maragon'u almak için burada değilsiniz.
Mais si vous me tuez... Je veux que ça soit clair pour tout le monde, vous n'êtes pas ici pour sauver Julie Maragon!
Şunu açıkça belirtmek isterim ki Binbaşı bu otelden gitmeniz için bir talepte bulunmadım.
Que ce soit parfaitement clair, il n'y a aucune raison que je vous demande de quitter l'hôtel.
Beyler, şunu açıkça anlayın, hiçbir metod kasa açmada % 100 işe yaramaz.
Avec les coffres-forts, on n'est jamais sûr.
- Şunu açıklığa kavuşturalım. Hoşuna gitmiyor. Benim hoşuma gitmeyen bir sürü şey var.
Je vais être clair : vous n'aimez pas ça et il y a des tas de choses que je n'aime pas.
Askeri mahkeme yönergesi açıkça şunu belirtiyor "Askeri mahkemede avukat... gerçeği ortaya çıkarmak için elinden geleni yapmalıdır, ve karşı tarafın her hamlesine ya gerçeklerle yanıt vermeli, yada onları çürütmelidir."
Le manuel de la cour martiale est très clair : "L'assesseur du procès " doit s'efforcer de présenter toute la vérité "et doit s'opposer à toute tentative de suppression ou de dénaturation."
Sanki Tanrı tarafından lanetlenmiş gibi... anneliğinin acısını çeker gibi... trenin onu kaçınılmaz kabusuna götürürken... çıkardığı ritmik piston seslerinde... çıkarttığı delirtici seslerde şunu duyuyordu mahvolmuş olan Mariannina...
les mains sur son sein, sur ce sein condamné par Dieu aux suprêmes tourments de la maternité, alors que ce train filait, comme un cauchemar sans fin résonnait aux oreilles de la pauvre Mariannina, le mot suivant :
Ama şunu aklınızdan çıkarmayın. Açıkça belirttiği gibi sizi çok iyi tanıyorsa belirli bir planı var demektir. Muhtemelen de çok zeki biri.
N'oubliez pas... qu'il vous connaît bien... qu'il est malin... et qu'il sait que ce ne sera pas facile de vous faire voler 100 000 $.
Mahkeme, şunu söylemekten pişmanlık duyuyor ki Kaptan William Bligh'ın ataması, bu açıdan hatalıydı.
Il n'était pas comme Bligh. Et l'absence de Bligh rendait chaque jour plus heureux. Je vous en prie, les officiers d'abord.
Shagal'ın kızının aşkına, aç şunu!
Fais-le pour la fille de Shagal! Ouvre-le!
- Dinle, bir tanem, şunu açığa kavuşturalım. Kesinlikle seninle kalmak gibi bir niyetim yok.
Écoutez ma petite, je n'ai pas l'intention de rester avec vous.
Hiç değilse şunu açıklayın, bu sabah iki kere telefon eden siz miydiniz?
Dites-moi au moins, est-ce vous qui m'avez téléphoné deux fois ce matin?
Phil, aç şunu. Peter hanımların nesi varmış görsün.
Ouvrez ça, que Peter voie les dessous.
Çabuk açın şunu.
Vite!
Açın şunu!
Police, ouvrez.
Hem açıp hem bağlayamaz mısınız? Ama şunu yapabiliriz ve bu sizinle benim aramda çünkü bunu size söylememeliyim, gazı açarız hortumunuzda delik açarız, siz acili ararsınız birkaç günde gelirler. Hayır.
Alors, pourquoi ne pas la brancher et l'allumer?
Şunu açık tutar mısın?
Tiens-moi le sac.
Bunu acımasız bulabilirsiniz, ama şunu belirteyim ki yönetim danışmanlarımız bir pantomim atı çalıştırmamızın gerekliliğinden kuşku duyuyorlar.
Cela vous semblera sans doute très dur, mais sachez que nos conseillers en gestion ont même remis en question l'utilité même du cheval pantomime.
Sana açıkça şunu soruyorum... On yıl evli kaldığım bir kadını öldürebilir miyim?
J'aurais tué une femme... avec laquelle j'ai été marié 10 ans?
Sana şunu söyleyeyim, Peter..... biraz fazla açık sözlü olursam lütfen beni bağışlayın,..... ama Peter bunu hak etti ve biraz bilgiye ihtiyacı var.
Ecoute-moi bien. Excusez-moi d'être aussi crue. Mais puisque peter veut la vérité, je vais être précise.
Şunu açık ve seçik olarak bilmenizi istiyorum Earl Williams'ın ölüm emri bu kasabadaki tüm radikal unsurların ölüm emridir.
Je veux que vous disiez haut et fort que l'ordre d'exécution de Williams est le sort qu'on réserve à tous les radicaux de la ville.
- Yap şunu! Pekala, kımıldayın, açılın!
Allez, on bouge...
Yerel avukat şunu açıp kahvaltısında ne olduğunu görmemizi söyledi.
Bon, le légiste a dit de l'ouvrir et de voir ce qu'il a déjeuné. Pourquoi n'essaierions nous pas
Ver şunu. aç bakayım elini, allahın cezası!
Ouvre la main, bordel!
Şeytanın köpeği mi? Evet, çok açım. Kes şunu!
Le chien du Diable, tant mieux, j'ai faim!
Öncelikle şunu açıklığa kavuşturalım ki, sizi tehdit etmiyorum. Bu basit bir uyarı.
Ce n'est pas une menace, soyons clair, mais un simple avertissement.
Şunu açıklığa kavuşturalım. Bana ya da işime güvenmiyorsun.
Si je comprends bien, tu n'as aucune confiance en mon travail.
Ağzını aç. İç şunu!
Hé, ouvre la bouche.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]