Aşık mı перевод на французский
13,365 параллельный перевод
Aşık mıyım yoksa bana denileni mi yapıyorum bilmiyorum.
Je ne sais pas si je suis amoureux ou si je suis les ordres.
Aşık mı oldunuz?
Vous étiez amoureux?
Bana aşık mısın?
Es-tu amoureuse de moi?
Hem bu yüzden, hem de birisi kafamda bira şişesi kırdığı için.
Ça et parce qu'on m'a assommée avec une bouteille de bière. Tu as trouvé, pour Nash?
Benim küçük kızım, kendi odasında oyuncak bebek evindeki, Eski bir bebek gibi, kendi dolabında asılı haldeydi. Tek elimle onun cansız bedenini kaldırarak,
Une fois que vous aurez grimpé sur une vieille maison de poupée dans la chambre de votre petite fille en essayant de porter son corps sans vie d'une main et de retirer le noeud autour de son cou, de l'autre,
Hayatımın yirmi yılını çaldın. Kızımın çocukluğunu. Beni yok etmeye çabaladın.
Tu as volé 20 ans de ma vie, l'enfance de ma fille, et essayé de me tuer.
Aşık bir kadını her yerde anlarım ama sen aşık değilsin.
Je sais à quoi ressemble une femme amoureuse, et ce n'est pas vous.
- Kaçırdın mı kızı?
- Tu l'as kidnappé?
Sahip olduğun tek tanık herhangi birinin gösterebileceği bulanık bir fotoğraf mı?
Et tout ce que tu as c'est une photo floue qui pourrait être n'importe qui?
O konuda seninle asla aşık atamazdım.
Tu as toujours été meilleur que moi.
Kız için Reddington'a kazık attın, sesimi çıkarmadım.
Tu as trahi Reddington pour la fille, et j'ai regardé ailleurs.
Kızımı kaybolmuş numarası yaparken gördün ve bunu sadece bugün hatırlamanın sebebi öldüğün yerden geri gelmen mi?
Tu as vu ma fille mettre en scène sa disparition? Et tu t'en souviens aujourd'hui parce que tu as ressuscité?
- İstediğim şeyi yapmadın. - Bekle, bekle. Ve bir kadına saygısızlık ettin.
Tu m'as pas écouté et t'as manqué de respect à une femme.
Çok şık bir hareket, adamım.
T'as la classe, mec.
- Onu kızdırdın mı?
- Tu l'as embêté?
Hadi, karanlık basmadan şu dediğin yeri kazalım.
Creusons où tu as dit, avant la nuit.
- Hesabını mı kırdın?
- Tu as piraté son compte? - Ouais.
Senin eski hatun sıkıntı mı yapıyor?
T'as régulière t'embête?
İnsanlığımı geri getirmek için yüzüme onlarca yalan söyleyerek duygularını yeterince açık ifade ettin.
Tes sentiments pour moi ont été parfaitement révélés quand tu as du dire tout un lot de mensonges pour que mon humanité revienne.
Tebrik ederim, sen de iki numaraya yükseldin. Bu yüzden o aptal Yükselticiyi yok ettiğin için sağ ol. Umarım o evrenden çıkış yolu yok derken doğruyu söylemişsindir.
Tu as été rétrogradée en numéro deux, donc merci d'avoir détruit ce stupide ascendant, et j'espère que tu pensais ce que tu as dit, qu'il n'y a aucun moyen de sortir de ce monde-prison.
Tanıştığımız anı, aşık olduğumuz anı, seni sevmemeyi ne kadar istediğimi hatırlıyorum. Ama sanki istemediğim bir şeye doğru sürükleniyormuş gibiydi.
Je me souviens du moment où on s'est rencontré, du moment où on est tombés amoureux, combien je ne voulais pas t'aimer, mais c'était comme... comme si j'étais emportée par un courant.
Yıkım denen şeyin nasıl bir şey olduğu hakkında en ufak fikrin yok.
Tu n'as pas idée de ce à quoi ressemble l'abattement...
Yıkım denen şeyin ne olduğuna dair en ufak bir fikrin yok ama olacak.
Tu n'as aucune idée de ce qu'est la désolation mais tu apprendras.
Sana aşık olduğumdan beri yaptığım şeylerin listesi.
De toutes les choses que j'ai faites depuis que je suis tombée amoureuse de toi.
Sana aşık olduktan beri yaptığım şeylerin bir listesini çıkardım.
J'ai fait une liste de tout ce que j'ai fait depuis que je suis tombée amoureuse de toi.
Dün bana aşık olduktan sonra hayatının nasıl mahvolduğuna dair bir liste yaptığını söyledin ve bunu anlayabiliyorum.
Hier, tu m'as dit que tu avais fait une liste de tout ce que le fait de m'aimer a ruiné ta vie, et je comprends.
Yeniden aşık olacağımı söyledin.
Tu m'as dit que je retrouverais l'amour...
Genç kızdan haber var mı?
T'as des nouvelles de la jeune fille?
Kirsten'ı gözetlemem için işe aldığınızda onu tanımıyordum ama artık...
Bien, la première fois que tu m'as recrutée pour espionner Kirsten, Je ne la connaissais pas, mais maintenant que nous sommes... amies.
Açık olarak, sorularım var.
Manifestement, tu as des questions.
Eva, ıkınman lazım.
Eva, tu as besoin de pousser.
Senin öldürmeye yeminli olduğun kız arkadaşımı.
Que tu as juré de tuer.
Geçen gün evime uğrayıp her şeyin bittiğini verilecek başka mücadele kalmadığını söylediğinde küçücük bir kız olduğun zamandan bu yana görmediğim bir bakışını gördüm.
L'autre jour quand tu est venu chez moi, que tu m'as dit que tout était terminé et qu'il n'y avait plus aucune bataille à gagner, J'ai vu un regard dans tes yeux, que je n'avais pas revu depuis mon retour ici, depuis... Depuis que tu étais une petite fille.
Benden sıkıldın mı, Charlie?
T'en as marre de moi, Charlie?
Sonra da babanla tanıştım ve aşık olduk.
Et après, j'ai rencontré ton père, et on est tombés amoureux.
Arkadaşın birini öldürdü ve sen de ona yardım ve yataklık ettin.
Ton ami a tué un homme, et tu l'as assisté et encouragé.
Beni kızdırmadın.
Tu ne m'as pas énervé.
Kızarmış ekmeğin veya krakerin var mı?
T'as des toasts ou des crackers?
- Cabe, hani kızının vefatından sonra her pazar kabrini ziyaret ettiğini söylemiştin ya?
Tu m'as dit que lorsque ta fille est morte, tu visitais sa tombe chaque Dimanche?
Hayır, Mickey. Kız uyuyor tamam mı?
Non Mickey, elle dort, tu as raison.
Bu kıza da asıldılar mı?
Etait-ce le gars qui faisait des avances à cette fille?
Şirketlerin gizli hedeflerle gıda, tarım, ilaç ve sağlık sektörünü hatta orduyu ele geçirip zaten aşırı tüketimle bitmiş nüfusu daha şişman, ruhsuz ve hastalıklı hale getirip kontrol etmesi.
La prise de contrôle de la nourriture et de l'agriculture, des médicaments et des soins de santé, et même de l'armée par les sociétés, dans des programmes clandestins, pour engraisser, calmer, écœurer et contrôler une population déjà consommée par la société de consommation.
Şimdi oluşum dönemini geçirip asıl bulaşıcı kısma gelip gelmediğini öğrenmem lazım.
Je dois donc voir s'il a passé la période d'incubation et s'il est infecté.
Güzel kız Tanrım, şükürler olsun.
Dieu merci, tu n'as rien.
Kızların kaybolduğunu gördüğünü söylemiştin. Beni, kendimi öldürmeye çalıştığımı gördüğünü söylemiştin.
Tu as vu les filles disparaître, j'ai tenté de me tuer.
Islık çaldın ve gelip beni karavana tıkıp kahrolası bir karavana, Meg'in yanına götürdüler.
Tu as sifflé et on m'a balancé dans un fourgon et conduit jusqu'à Meg.
Beni asla hayal kırıklığına uğratmadın Paige.
Tu ne m'as jamais laissé tomber, Paige.
- Seni savundum. - Hayır, beni ateşe attın ve kendi kıçını kurtardın.
- Non, tu m'as jeté sous un bus, et tu as sauvé ta propre peau.
Freddie, iki tane kızarmış cesedin var ve sen hala bir mesaj mı arıyorsun?
Tu as deux criminels morts l'air de chicharrónes. Et tu cherches un message?
Ayrıca senin işin hedefine aşık olmak mı?
C'est aussi votre travail de tomber amoureuse de votre cible?
Senin şu kısa ve küçük hayatında çektiğin nefesten çok ben hem kazandım hem kaybettim.
J'ai gagné et perdu plus que tu n'as respiré dans ta petite et courte vie.
aşık mısın 23
aşık mı oldun 18
michael 2337
michele 109
michèle 40
mike 2004
mina 105
miss 41
mira 52
mimi 88
aşık mı oldun 18
michael 2337
michele 109
michèle 40
mike 2004
mina 105
miss 41
mira 52
mimi 88