Bende değil перевод на французский
1,449 параллельный перевод
- Sana söyledim bende değil.
Je t'ai dit que je n'avais pas l'argent.
- Sana söyledim bende değil.
Tu étais chez nous hier.
Sıra bende değil mi?
- C'est pas à moi?
- Hayır. Bende değil.
Non, pas moi.
Sorun bende değil. Onda. Tom'da.
Ce n'est pas moi, c'est lui.
- Tamam... Senin lanet paran bende değil Jake!
J'ai pas ton putain de fric, Jake!
Süprüntülerin bende değil!
- J'ai pas ton merdier.
Bende değil.
Je ne les ai pas.
Çocukların vekâleti bende değil.
J'ai pas la garde.
Formlar bende değil, onda. - Gerçekten mi?
- C'est elle qui a le registre.
Hava desteği, iki düşman az önce binadan çıktılar. Football bende değil.
Deux malfaiteurs ont quitté le bâtiment.
Tekrarlıyorum, Football bende değil.
La valise n'est pas en ma possession.
Ben de size diyorum ki aradığınız cevaplar bende değil.
Je n'ai pas les réponses à vos questions.
Bende değil. Bazen takipçiler hatıra saklarlar.
Parfois les harceleurs conservent des souvenirs.
Dwight'ın ölümünden beri, kayın babam Jesse'nin kendisinde kalmasını istiyordu, bende değil.
Depuis qu'il est mort, mon beau-père pense qu'il devrait élever Jesse.
Artık bende değil.
- Je ne l'ai plus.
Sorun bende değil, sende.
C'est pas moi. C'est vous.
Yüzüğün bende değil.
J'ai pas votre bague.
Yüzük bende değil.
J'ai pas votre bague.
Hata bende değil
Arrêtez de vous renvoyer la balle.
Hata sende, bende değil.
C'est votre faute, pas la mienne.
- Bende değil!
Je ne l'ai pas.
Artık bende değil.
Je l'ai achetée pour nous. Je ne l'ai plus.
Suç bende değil.
Ce n'est pas ma faute.
Kızın tapusu bende değil ya.
Elle ne m'appartient pas.
- Harita bende değil.
Je ne l'ai pas.
Aslında sorun bende değil.
Et bien, ce n'est pas moi, c'est toi!
Kesinlikle bende değil.
Mes idées ne sont certainement pas claires.
Umarım kaçış planını, o parayı hesaplayarak yapmamışsındır, çünkü para bende değil.
J'espère que tu ne comptais pas sur cet argent, car il n'est pas en ma possession.
Bende değil.
Je ne l'ai pas.
Taş bende değil.
Je n'ai pas la pierre.
Keşke bu doğru olsaydı Lex, ama taş bende değil.
J'aimerais que ce soit vrai Lex, mais je n'ai pas la pierre.
- Bende değil.
Je ne l'ai pas!
Hata bende değil.
C'est pas ma faute.
Elbette güç bobini bende değil.
Bien sûr, je n'ai pas la bobine d'énergie.
Bende gerçekten onun çadırında olmak isterdim, bir çevreci olarak değil, bir belgeselci olarak.
J'aimerais aussi prendre sa défense. Pas comme écologiste mais comme réalisateur.
Cep telefonlarınız bende var değil mi?
J'ai vos numéros de cellulaires, oui?
Para bende değil.
Je vais te dire.
Evlendikten sonra kilo alman sorun değil, bende biraz alınca olur biter dedim.
"Ca va si tu as pris quelques kilos. Cela m'est égal!"
Bende çekici bir hava var, değil mi?
Pas de crainte, bouche cousue.
Nakit param kalmadı. Problem değil. Bende var.
C'est pas grave, j'en ai gardé un, au cas où on ferait une mauvaise affaire!
Belli ki, bana karşı katı duygular besleyeceksin çünkü bakireliğini bende kaybettin... -... ama bu demek değil ki...
Tu éprouves un fort sentiment pour moi parce que je t'ai dépucelée, mais...
Görevdeyken hava ekibini komuta etmemi istemiştiniz şu anda görevdeyim, komuta bende mi, değil mi?
Vous m'avez dit de commander l'escadre pendant mon service, et je suis en service. Donc, est-ce que je commande... ou non?
Fakat evde bir silah olması beni daha az güvende hissettirdi daha fazla değil, bende erkek arkadaşımdan onu saklamasını rica ettim.
Mais je n'étais pas rassurée d'avoir une arme à la maison. Je l'ai confiée à mon petit ami.
Şunlardan bende de olmaması hiç adil değil.
C'est pas juste. Je n'ai pas de paire comme ça.
Sorun sende değil bende dediğimi hatırladın mı?
Tu te souviens quand j'ai dit que ce n'était pas toi mais moi?
Ve bende ona vermek zorundayım, başka seçeneğim yok değil mi?
Je n'ai pas le choix?
Demek istediğim, hatun gerçekten de taş ve seni azdırıyor değil mi? Ve itiraf edeyim, bende her sabah işe geldiğimde ilk ona bakıyorum.
C'est chaud, c'est sexy, il adore et j'admets que la meilleure partie de ma matinée est passée à la mater.
Sorun değil, önemli olan yüzüğün bende olması değil mi?
Ça, ça sonne mieux.
Sorun değil. Hafızanı tazelemek istersen, devriye kayıtları bende.
- J'ai une copie de votre registre, pour vous rafraîchir la mémoire.
Burası devlet yeri değil mi? Sen devlet çalışanısın bende devletin polis memuruyum.
C'est un bâtiment public du comté, vous êtes un employé du comté, je suis un shérif adjoint du comté.
değil mi 44479
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
degil mi 350
değil 1746
değilim 815
değildi 207
değilsin 303
değilmiş 21
değildir 62
değilmi 114
değiliz 102
değilse 32
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56
değilsiniz 26
değil mi dostum 28
değil mi canım 39
değil mi anne 66
değil misin 154
değil miyim 77
değil mi efendim 66
değildim 75
değil mi çocuklar 56