Benim için de öyle перевод на французский
344 параллельный перевод
Benim için de öyle.
Pour moi aussi.
Ama senin için iyi bir şey değil, benim için de öyle.
C'est trop risqué pour vous et pour moi.
- Benim için de öyle!
- Pour moi aussi.
Benim için de öyle.
Je sais. Pour moi aussi.
Benim için de öyle.
Il l'est pour moi aussi.
Teşekkürler. Benim için de öyle.
Merci, moi aussi.
Ve benim için de öyle.
Je suis pareille.
Benim için de öyle.
C'est facile pour moi aussi.
Benim için de öyle.
Oui, pour moi aussi.
- Benim için de öyle, Mr. Christian.
Nous avons navigué ensemble.
Benim için de öyle.
Oui, moi aussi.
- Benim için de öyle.
- Moi de même.
Benim için de öyle oldu. Konuştuğun zaman göğsün kapalı bir piyano gibi titreşiyor.
Quand tu parles, ta poitrine vibre comme un piano fermé.
Ve bunu anlamak zor, benim için de öyle, çünkü annem çok güzeldi.
Les gens sont effrayés par ce qu'ils ne comprennent pas et c'est dur de comprendre, même pour moi, parce que ma chère mère était si belle.
Benim için de öyle.
Pour moi non plus.
- Benim için de öyle.
- C'est aussi mon avis.
Senin için ne kadar anlamlı olduğunu, biliyorum ve benim için de öyle.
Je sais combien ça vous tient à coeur. Pour moi, c'est pareil.
- Benim için de öyle.
- De même.
- Benim için de öyle.
- Moi aussi, tu sais.
- Benim için de öyle.
Je crois. - Idem.
Benim için de öyle ama şimdi sus.
Pour moi aussi, mais taisez-vous, maintenant.
Benim için de öyle.
Il y a longtemps pour moi aussi.
Benim için ne kadar değerliyse senin için de öyle olsun. Öyle.
Qu'elle vous soit aussi précieuse pour vous... qu'elle l'a été pour moi.
- Bunun için benim adıma özür mü diliyorsun bir de? - Evet, aynen öyle yapıyorum!
- Tu leur fais des excuses pour moi?
Öyle ya da böyle, benim için tek önemli olan sensin. Ben sadece sana değer veriyorum.
Tu es la seule qui s'inquiète de toute façon, tu es la seule qui compte pour moi.
Zeena'nın hatrı olmasa benim için öyle söylerlerdi.
Sans Zeena, c'est ce qu'on dirait de moi.
Ben bir çocukken durumumuz öyle kötüydü ki Noel'de herhangi bir şey alsak, benim için büyük sürpriz diye ona denirdi işte.
J'aime les surprises. Quand j'étais gosse, c'était une surprise que nous avions à Noël.
Öyle güzel sözler de söylemiştiniz ki verirken, kıymetleri büsbütün artmıştı benim için.
Et de suaves paroles les rendaient précieux...
Öyle mi, peki benim mal varlığımın sorumluluğunu taşımak için de hazır mısınız, Bay Van Valen?
Et assumerez-vous les devoirs liés à mon bien, M. Van Valen?
Bazen bana öyle geliyor ki, sanki benim bir kocam yok sanki ben onun için evin eşyalarından biriyim.
J'ai souvent l'impression que je n'ai pas de mari, que je n'existe pas pour toi.
Grant de benim için öyle birisi.
Voilà ce qu'est Grant.
Eğer benim için anlamı olan bir şey hissediyorsan, zerre kadar bile olsa, şu an benim de öyle hissetmemi nasıl beklersin?
Si tu crois que ça ne m'a rien fait, rien du tout, que veux-tu que je ressente en ce moment?
Ama bu araştırma süresince karşımıza çıkan bir adam her şeyi değiştirdi. Benim için yabancı olan biri, aynı zamanda kendi kızı için de öyle olan biri. Sandra hakkında hiçbir şey bilmediğimi fark ettim.
Mais durant l'enquête sur cet homme un étranger pour moi, et qui au fond, n'avait jamais connu sa propre fille, j'ai réalisé que je n'avais rien compris de sa personnalité et de sa nature.
Öyle bakıp durma. Bu benim için bir başlangıç.
Cesse de chercher, voilà mon aube.
Suç benim. Mantıklı bir erkek gibi hissettiğim için suç benim, öyle mi?
Je suis fautif parce que je réagis comme n'importe qui de sensé.
Öyle çok ağladım ki, beni avutmak niyetiyle benim için deli olduğunu söyledi.
Comme je pleurais, il me consolait en disant qu'il était fou de moi. Pendant six ans...
Ona bu çöplükte ölüp gideceğini söylediğimi söyle benim ağzımdan. Öyle ki bir parça Amerikan tarihi için bile harap olacak.
Dîtes-lui de ma part qu'il sera la mort de cette ville, qu'il est en train de ruiner une partie de l'histoire américaine.
- Benim için hiç de öyle değil.
- Quoi donc?
Benim için eskiden nasılsa şimdi de öyle.
Elle est exactement la même qu'elle a été pour moi.
Bir ayağım çukurda olduğuna göre, evde herkesin mutlu olması... karımın bana çok düşkün olması... öyle ki daha şimdiden yerime birini bulmuş olması benim için hoş şeyler değil mi?
N'est-ce pas une joie pour moi qui approche du terme... de voir combien mon foyer est heureux? Ma femme m'aime tant qu'elle songe à me trouver un successeur.
Ve benim İskoçyalı olduğumu ve hep öyle kalacağımı hatırlattığınız için sağ olun.
Et merci de me rappeler que tant que j'aurai un souffle de vie, je serai un Écossais.
- Benim televizyonum yok. - Ben Vietnam'da senin kıçını kurtarıyordum. Ama yine de senin için yeteri kadar hippi değilim, öyle mi?
J'ai été au Viêt-nam mais je suis pas assez bien pour toi?
Benim zamanımda öyle pısırıklar kardeşlik evlerine bile giremezdi. İnsan üniversiteye bira içmek futbol oynamak ve seks yapmak için girerdi.
De mon temps, les peigne-cul étaient exclus des confréries.
Tamam, size seks gibi gelmemiş olabilir, ama benim için öyle, sizin kocalarınız bir yumurtayı dölleyecek kadar uzun kalabiliyor diye,
Nous avons de la bonne eau fraîche à emporter. Payez-nous. Je n'ai pas payé?
Bud Amca benim yaptığım her şey için suçlanabilirdi. Öyle değil mi?
Oncle Bud pourrait être accusé de presque tout ce que j'ai fait, n'est ce pas?
Charles senin için ne ifade ediyorsa, sen de benim için öyle olacaksın.
Eh bien, tu seras pour moi, ce que Charles est pour toi
Ben Elaine'e seninle telefonda konuşmanın ne kadar güzel olduğunu söylemiştim. Ama o benim kinaye yaptığımı sanmış. Komedyen olduğum için öyle düşündü herhalde.
J'ai dit à Elaine que c'était un régal de vous avoir au téléphone, et elle a cru que j'étais sarcastique, parce que je suis comédien, et elle a mal interprété.
Benim fiziğimi göstermek için öyle plastik kalıplara ihtiyacım yoktu.
Je n'avais pas besoin de plastique pour améliorer mon physique.
- Biri benim, diğeri de suçlular için. - Öyle mi?
- Un pour moi et un pour eux.
Halen de öyle, en azından benim için.
Et ça n'a pas changé, du moins pour moi.
Benim için öyle değerlisin ki.
Tu es ce que j'ai de plus précieux.
benim için fark etmez 98
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benim için bir zevkti 58
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim için farketmez 29
benim için öyle 32
benim için önemli 63
benim için yap 39
benim için uygun 18
benim için üzülme 18
benim için bir zevkti 58
benim için zevkti 116
benim için sorun değil 83
benim için farketmez 29
benim için öyle 32
benim için önemli 63
benim için yap 39