Bir insan перевод на французский
30,471 параллельный перевод
Ben de bir insanım.
Je suis une personne.
Bir insan için küçük...
"Un petit pas pour un homme."
Bir insan vücudu diğerini ezdiğinde ortaya çıkan etkileri ne kadar sıklıkla inceleyebiliyorsun?
Ce n'est pas souvent qu'on peut examiner les effets d'un corps humain en écrasant un autre.
Bir insan cesedini sindirmek leşi gagalamaya göre daha çok dikkat çeker.
Transporter un corps humain est un peu plus voyant que picorer un charognard.
Ben kusursuz bir insan değilim.
Je ne suis pas quelqu'un de parfait.
I aslında Eğer iyi bir insan olduğunu düşünüyorum.
En fait je pense que tu es une bonne personne.
Pek iyi bir insan değildi.
Ce n'était pas un homme très gentil.
Neden bir insan böyle su içer?
Pourquoi les gens aiment ça?
Bir yıldır eline silah almamış, gözleri iyi görmeyen birinin karanlık bir ortamda on sekiz metreden bir insanı kütle merkezinden vurma ihtimali nedir sizce?
Donc d'après vous quelle est la probabilité qu'un homme avec une mauvaise vue qui n'a pas tiré avec une arme depuis un an puisse abattre un homme avec un Beretta modèle 86 à 18 mètres dans un environnement sombre?
İyi bir insan bunu yapar.
C'est ce qu'une bonne personne ferait.
Bu seni kötü bir insan yapmaz.
Ça ne fait pas de toi une mauvaise personne.
Onu ağlayan, sızlayan bir insan müsveddesine çevirdin. Başkalarınınki uzaktayken senin arka kapıdaki park yerine kimseyi yaklaştırmıyor.
Elle ne fait que soupirer, geindre, et interdit qu'on se gare à votre place, alors qu'elle est près de la porte, contrairement à celle des autres.
Şimdi böyle bir insan mıyım?
C'est ce que je suis devenue?
Martha işte böyle bir insan.
C'est le genre de personne qu'est Matha.
Ben yetişkin bir insanım.
Je suis adulte.
Kılına bile dokunmadan, bir insanı kan kaybından öldürürken.
Faire saigner un homme à mort sans le toucher.
Ulusak Uyku Kurumu normal bir insan olarak iş görebilmek için 7 saat uyumamız gerektiğini söylüyor.
La fondation Nationale sur le Sommeil recommande 7 heures pour un être humain normal.
Sayın Başkan, ben.. Sayın Elçi, beni iyi tanımıyor olabilirsiniz ama bilmeniz gereken şu ki Washingtondaki nişancı kadar direkt bir insanım.
M. l'Ambassadeur, vous ne savez pas grand-chose de moi, mais vous devrez savoir que je suis aussi direct qu'un tireur comme vous en trouverez à Washington.
Bu vatansever tatilinde size bir şey hatırlatmak istiyoruz. Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi'ne göre mahremiyet bir haktır.
En ce jour férié, nous voulions vous rappeler, qu'en vertu de la déclaration universelle des droits de l'Homme, la vie privée est un droit.
Bu vatansever tatilinde size bir şey hatırlatmak istiyoruz. Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi'ne göre mahremiyet bir haktır.
En ce jour patriotique, nous voulions vous rappelez, à travers la déclaration des droits de l'homme.
Bütün yaşamımda, kendi yolumu çizerken sürekli kendime bir soru sordum. Odadaki en güçlü insan ben miyim?
Tout au long de ma vie, je me suis toujours demandé, suis-je la personne la plus puissante dans la salle?
Bu iş üzerinde çalışan bir sürü insan var.
Il y a beaucoup de gars qui bossent dessus.
Bize yardım edebilecek bir sürü insan var.
Il y a plein de gens qui font la manche dans notre pays.
Bir kâse yeşil elmada insanı rahatlatan bir şey var.
Il y a quelque chose de relaxant dans un bol de pommes vertes.
Sır saklamak zor bir şeydir. İnsanın ruhunu kemirir.
Garder un secret est dur, ça dévore l'âme d'un Homme.
Bir sürü anlayışlı ve inançlı insan tanıyorum.
J'ai connu beaucoup de gens qui acceptaient les hommes de foi.
Şiddet taraftarı bir adam değilim ama yarattığın özel bir şeyin senden çalınmasının insanı nasıl çıldırttığını iyi bilirim.
Je ne suis pas un homme violent, mais je sais ce que ça fait quand tu crées quelque chose et qu'on te le vole.
Evet, efendim. İnsan için küçük, insanlık için dev bir adım.
"Un petit pas pour l'homme, un grand pas pour l'humanité."
GDO insan hayatı için bir tehlike.
Les OGM menacent l'existence humaine.
Başka bir mirasçı olduğunu varsayalım ancak dünyanın herhangi bir yerinde ya da geçtiğimiz yüzyılın herhangi bir zamanında doğmuş onlarca insan vardır.
Il pourrait y avoir un autre héritier, mais il ou elle aurait pu naître n'importe où dans le monde, n'importe quand dans ce siècle, de n'importe quel géniteur parmi des douzaines.
Plazmanın ne olduğuna emin değilim ve insanın ihtiyacı oluyor mu bilmiyorum ama hissettiğim kadarıyla sanırım gerekli bir şeymiş.
Je ne suis pas sûre de ce qu'est du plasma, et je ne sais pas si tu en as besoin, mais, à mon avis, je devine que oui.
Bir düşünsene. Güvendiğin tek insan sadakatinden şüphe duymayacağın tek insan yıllardır sana yalan söylüyormuş.
Imaginez découvrir... que la seule personne en qui vous ayez eu confiance, la seule personne dont vous n'avez jamais remis la loyauté en question, vous a menti... pendant des années.
Rom düşkünü eski bir korsanın kız kardeşimi anlayacağını düşünür insan.
Qui penserait que l'ex-pirate accro au rhum serait indulgent avec ma soeur.
Çılgın ötesi bir partiydi, 15000 insan bir arada.
Une énorme after, 15 000 personnes.
Bir sürü insan...
Beaucoup de gens...
Elimizde bir tek onu çalan adam var ve onu bulmazsak bir milyon insan ölebilir.
Tout ce qu'on a c'est le gars qui l'a volé, et si on ne le trouve pas, un million de personnes pourraient mourir.
Elinde birçok insanı öldürebilecek bir şey var.
Il possède quelque chose qui pourrait tuer beaucoup de personnes.
Busquet'in ofisinden aldığımız nefret mektubu gösterdi ki projeyi bir çok insan küçümsüyor.
Vu les lettres d'injures récupérées dans le bureau de Busquet, ses détracteurs étaient légion.
Asıl soru, adamın vücudunda bir oda dolusu insanı öldürmeye değecek ne vardı?
qu'est-ce que ce type transportait dans son corps... La question est : qui valait le coup d'abattre une salle pleine de gens?
Hayır, aslında, komik bir şey, benim yine insan hissettiriyor olduğunu Her dakika sayar gibi.
Non, c'est amusant en fait, je me sens de nouveau humain, comme chaque minute compte.
Uyuşturucu işinde olup Narkotik tarafından tutuklanan bin bir türlü insan var.
Écoute, il y a tous ces trafiquants de drogue qui se sont fait coincés par le DEA.
Benim daha iyi bir bilim insanı olmamı sağlıyorsun.
Tu fais de moi un meilleur scientifique.
Şu an bir salon dolusu insan ve suçsuz bir adam seni bekliyor. Şimdi ne yapmak istersin?
Il y a une salle de tribunal remplie de gens ici, et il y a un innocent qui t'attend, donc qu'est-ce que tu veux faire?
Bir sürü insan gibisin Sarah.
- Tu es comme un sacré paquet de personnes Sarah.
Bir sürü insan gibi.
Genre beaucoup d'autres personnes.
Bir çok insanın yoluna devam etmesini sağladık.
Et nous avons aidé tant de gens à aller de l'avant.
Bir sürü Buffy bölümü izledim de, bazı şeyler insanın aklında kalıyor.
J'ai fait un marathon Buffy, et ça a laissé des traces.
Haklısın ama hayatta kalmak için kendilerini iki ayrı insan olarak değil yaşayan tek bir organizma olarak düşünmeyi öğrenmeleri gerek.
Mais elles ont dû apprendre à se considérer comme un seul organisme vivant au lieu de deux êtres distincts pour pouvoir survivre.
"İnsan aklına büyük ve ani değişiklikler kadar acı veren bir şey yoktur."
"Rien n'est plus douloureux pour l'esprit qu'un grand et soudain changement."
Bir sürü insan bu üçkağıda kanıyor, çünkü birşey çok gizli olduğunda insanlar pek de kurcalamamaya ikna oluyor.
Beaucoup de gens se font avoir par le côté top secret, qui les convainc de ne pas y regarder de près.
İnsan parçaları toplayan bir seri katil ile üçlü yapmak mı?
D'avoir un plan à plusieurs avec un tueur en série qui prend des trophées?
insan 293
insanları 60
insanın 25
insanlar 521
insanların 77
insanlık 30
insanlar var 17
insanlara 46
insanoğlu 51
insanlar bekliyor 18
insanları 60
insanın 25
insanlar 521
insanların 77
insanlık 30
insanlar var 17
insanlara 46
insanoğlu 51
insanlar bekliyor 18
insan değil 37
insanlar değişir 33
insanlar ölüyor 21
insan mı 32
insanlar mı 19
insanlar ölür 20
bir isim 33
bir işim çıktı 20
bir iyilik yap 46
bir iki üç 38
insanlar değişir 33
insanlar ölüyor 21
insan mı 32
insanlar mı 19
insanlar ölür 20
bir isim 33
bir işim çıktı 20
bir iyilik yap 46
bir iki üç 38
bir işim var 34
bir ipucu 16
bir iki 72
bir ingiliz 36
bir ihtimal 36
bir iş buldum 29
bir içki ister misiniz 16
bir işe yaramaz 50
bir italyan 17
bir itirazın mı var 16
bir ipucu 16
bir iki 72
bir ingiliz 36
bir ihtimal 36
bir iş buldum 29
bir içki ister misiniz 16
bir işe yaramaz 50
bir italyan 17
bir itirazın mı var 16