Bu imkansız перевод на французский
3,747 параллельный перевод
Ama bu imkansız çünkü bir kızım var.
C'est impossible. J'ai une fille, elle doit avoir une mère.
Baba, bu imkansız!
Impossible!
Bu imkansız.
Impossible.
Bu imkansız, açıklama yapmama gerek olduğunu sanmıyorum. Gece kulübündeki olaya gelince, evet, o kişi bendim. Ama bir tesadüftü, kasten yapmadım.
Si j'ai une relation impropre? que je ne prendrai même pas la peine de répondre. c'était ma faute.
Bu imkansız.
C'est impossible.
Ama bu imkansız.
Ce n'est pas possible.
Kampanyasını Los Angeles sokaklarını temizlemek üzerine kurdu. Ki bu imkansız.
Il prétend avoir nettoyé les rues de L.A.
Bu imkansız. Hiçbir kızla ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
Je suis pas au courant de ça.
Ve bu imkansız.
Et c'est impossible.
Bu imkansız.
Ce n'est pas possible!
Gücü anormal olabilir ama bu imkansız.
Sa force est peut-être exceptionnelle mais reste concevable.
- Frosty, bu imkansız.
- C'est impossible.
- Ama bu imkansız.
C'est impossible.
Bu imkansız.
Non, c'est impossible!
- Bu imkansız.
- C'est impossible.
Bu imkansız!
C'est impossible.
Bu imkansız.
C'était impossible.
Stiva seni ve Kont Vronsky'yi davet etmek istedi ama bu imkansız.
Stiva voulait t'inviter à la maison mais c'est impossible.
Bu imkansız...
C'est impossible...
Bu imkansız, geceleri kimse çalışmıyor.
Impossible, il ne reste pas le soir.
Hayır, bu imkansız.
C'est pas possible.
Bu imkansız.
Ce n'est pas possible.
- Bu imkansız.
- Tu sais, c'est impossible.
- Bu imkansız. - Neden?
- C'est impossible.
Eğer program yaptığını düşündüğümüz şeyi yapıyorsa onu kapatmamız gerekiyor, böylece herkes ait olduğu yere bu imkansız olmadan önce geri döner.
Donc si le programme est en train de faire ce que je pense qu'il fait, nous devons l'arrêter, pour qu'ils puissent retourner chacun au bon endroit avant que ce ne soit trop tard.
- Ne? Hayır, bu imkansız.
C'est impossible.
Ama bu imkansız..
C'est impossible...
Hayır, bu imkansız.
Non, c'est impossible.
Ne? Bu imkansız.
Impossible.
Ancak biliyorsun ki hayatım, bu imkansız.
Mais vous savez mon amour que c'est impossible.
İntihar etmiş. Bu imkansız.
Il est un suicidé, cela est impossible.
Korkarım ki bu imkansız.
Impossible, je le crains.
- Liv, bu imkansız.
- C'est impossible.
Gittiğin yolu biliyorum ama yanında başka insanlar olmadan bu yolu aşman imkansız.
Tu le cacheras sous le lit? J'ai l'habitude, et je sais que tu n'y arriveras pas, si tu n'es pas aidée.
Bu kesinlikle imkansız.
C'est impossible!
Bunu bir-iki günde halletmek imkansız. Bu isteğiniz kovulmakla aynı kapıya çıkıyor, değil mi? Öyle değilse istifa etmem için gelen bir tehdit gibi.
C'est totalement impossible pour lui de changer en un ou deux jours. il vaudrait peut-être mieux que je démissionne maintenant. je reçois déjà des menaces tous les jours.
Bu imkansız.
Comment cela se pourrait-il?
Bu dallardan bazıları geçilmesi imkansız ve ilerlemek gerçekten zor.
Certains endroits sont impénétrables, et c'est parfois très difficile de se déplacer.
Bu işten çıktıktan sonra normal bir hayat sürmeniz imkansız.
Il est impossible d'avoir une vie normale.
E, ne ki şimdi bu? Sırf taşak geçmek için kurulması imkansız mobilyalar yapıyorlar?
Ils font exprès de faire des meubles impossibles à monter juste pour nous énerver?
Bu açıkken konuşmak imkansız.
Ça me fait un peu bizarre de parler alors que vous voyez ça.
Bu imkansız.
Je suis fatiguée, mais je m'en lasserai jamais.
Bu insanlara derdimizi anlatmak imkansız.
Impossible de raisonner avec eux.
Bu imkansız.
- C'est impossible!
Bu da polisin ipucu bulmasını imkansız hale getiriyor.
La police ne peut prévoir ses faits et gestes.
Bu delilik! Bunun işe yaraması imkansız!
Y a pas une chance que ça marche.
Ve bu koku, buna alışmak imkansız.
Quelle odeur épouvantable.
Mesela, "En iyi profesör" ya da "yeryüzünde ki en iyi köfteli sandviç bu" sanki her bir köfteli sandviçi tatmışlar ya da her bir profesörü görmüşler de öyle diyorlar ki biliyoruz ki böyle bir şey imkansız.
Comme "C'est le meilleur professeur". Ou "C'est le meilleur burger de la planète". Comme s'ils avaient essayé toutes les variétés.
Ona tamamen benziyor olsa da takvimi takip ediyorsanız bu adamın o olması imkansız.
Il n'a pas pris une ride. C'est tout bonnement impossible.
- Hayır, bu imkansız.
- Non, c'est impossible.
Birilerinin yardımı olmadan, Bu Çocuklara Birşey Bulaştırması da İmkansız.
Il a pas pu infecter tous ces gamins sans l'aide de quelqu'un.