Buna bak перевод на французский
1,398 параллельный перевод
Hayır Lex, buna bak.
- J'ai un truc à te montrer.
- Buna bak.
- Regarde ça.
Aynı Playboy gibi... ama kızlar buna bakıyor.
C'est comme Playboy... mais les filles le lisent.
Buna bak?
Celui-là?
- Buna bak.
Regardez ça.
Buna bakılırsa 1 buçuk saatten az vaktiniz kalmış.
- Elle ne marche pas.
Neden ben buna bakıyorum?
Pourquoi je regarde ça?
Fırsat bulursanız buna bakın.
A l'occasion, jetez un?
Buna bakın.
Regardez ça.
Bir dakika, buna bakın.
Je ne comprends pas.
Ama buna bak.
Mais regarde.
Buna bakınca ne düşünüyorsunuz?
À quoi pensez-vous quand vous voyez ça?
Bir de buna bak.
Regardez.
Ama buna bakın. Darryl onu sahada kutlayan ilk kişiydi.
Mais Darryl est le premier à le féliciter.
Buna bakın kardeşlerim.
Regardez ça, mes frères.
Bak, buna inanmıyorum.
Je ne te crois pas.
Bak Clark, buna ihtiyacım var.
Ecoute, c'est très important pour moi.
Bak, bu sadece anlamsız bir çılgınlık, tamam mı? İstediğimiz zaman buna bir son verebiliriz..
C'est juste une pulsion sans aucun sens, on peut arrêter quand on veut
Bilemem, Marvin. Sabıka dosyana bakıyorum ve sanırım buna sadece dosya denmesi gerçekten yanlış.
Je regarde votre dossier, et je me dis qu'on peut pas appeler ça un dossier.
Howard'ın avukatları buna sıcak bakıyor.
Les avocats d'Howard préfèrent.
Şuna bak. Orijinal deri koltuklar bez tavan, ve buna bayılacaksınız : Ters açılan kapılar.
Regardez ça, sièges en cuir originaux, décapotable, et vous allez adorer ça... des portes inversées!
Buna bir bak.
Patron, venez voir.
İşe bak, buna kandı.
Il est tombé dans le panneau.
buna inanma. benim gözlerime bak.
Ne le crois pas. Regarde dans mes yeux.
Buna ne dersin? Git de bak bakalım.
Tu vois, je te l'avais dit.
Buna bazı aptal o.ospu çocuklarını boğulmaktan kurtarmak gibi bakın.
Vous sauvez ces pauvres abrutis de la noyade.
Bak, Emily, eğer aklından geçenleri... anlatmak için birine ihtiyacın varsa, buna sahipsin.
Écoute, Emily, si tu veux quelqu'un qui croie... tout ce qui te passe par la tête, tu te trompes de personne.
Haline bak, sen buna hazır olmak diyorsan başaramayız.
Regarde-toi. T'appelles ça être prêt?
Bak sana ne diyeceğim. Bir kez buna benzer bir şey yaşadım. Tabi ben kendi karımdan bahsediyorum.
Je vais te dire, malgré le côté matériel... je parle de ma femme là, elle est comblée.
O tatlı köpeğin gözlerine uzun uzun bakınca, biliyorum ki hiç bir kozmetik ürün buna değmez.
Un seul regard dans les yeux de ce gentil chien homo, et je sais qu'aucun cosmétique ne vaut la peine!
Buna iyice bakıyor musun Johnny? şu yaptığına bir bak.
Tu vois ça, Johnny?
Bakın buna.
Regarde-les.
- Bak. Buna inanmıştık.
On croyait à ça!
Ağaca sürtününce tahrik oluyorsun, buna cinsel bakımdan tahrik edici temas denir.
C'est titillant pour certains.
Buna bir bak.
Regardez ça.
Buna bakın.
Vous voyez ceci?
Bakın kulak buna benzer işte.
Voici à quoi ressemble une oreille.
Bak, buna ne dersin?
Alors, pourquoi pas ça?
Söz açılmışken... Nagamine'nin notları çok yüksekti, sporda da başarılıydı fakat buna rağmen Uzay Gücü'nü seçmesi neresinden bakarsan bak, saçmalıktan öte bir şey değil.
C'est vrai qu'elle était bonne élève, et douée en sport, mais tout de même!
- Birde buna bak!
Regarde...
Buna başka bir açıdan bakalım Buna Bangladeş'te açlıktan ölenlerin bakış açısından bakalım. [ Bir "Pazar Çözümleri" Düşünce Kuruluşu ]
Regardons les choses d'un point de vue différent, de celui des gens au Bangladesh qui meurent de faim, des Chinois qui meurent de faim.
Ve karşıda bakın, yaşam basit bir hizmettir buna inanan insanlar.
D'autres diront, "La vie est utilitaire, un bien commercialisable."
Başkan'a bakılırsa, sanırım buna gerçekten inanıyordu.
À sa décharge, je dirai que le président pensait que c'était vrai.
Bakın... Buna söylemem gerektiği için üzgünüm Bay Warner, ama cinayetleri Marie'nin işlediğine inanıyoruz.
Je suis désolé de devoir vous dire ça, mais on pense que Marie est la meurtrière.
- Bak buna çok şaşırdım!
Quelle surprise!
Buna maliyet-kazanç perspektivinden bak.
Considérez ça à un niveau coût-bénéfice.
Ama-Ama bak. Buna göre, randevuyu iki hafta önceden almış.
Mais d'après ceci... elle a pris ce rendez-vous il y a deux semaines.
Komiser, buna bir bak.
- Capitaine. Capitaine, regardez.
Buna bir bak, - buna ve de şuna.
Regardez celle-ci, celle-ci et celle-ci.
Artı, buna bir bak.
En plus, regardez ceci.
Bakın, buna inanmak istemediğinizi biliyorum. Fakat... Kesinlikle o.
Écoutez, je sais que c'est dur à admettre, mais... c'est bien lui.
buna bakın 28
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
bakma 203
baktım 85
bakire misin 19
bak sen 266
baksana 1623
bakarız 131
bakacağım 88
bakan 73
bak ne diyeceğim 537
bakar mısın 103
baktım 85
bakire misin 19
bak sen 266
baksana 1623
bakarız 131
bakacağım 88
bakan 73
bak ne diyeceğim 537
bakar mısın 103
bakmadım 27
bakalım neler olacak 16
bakın kim gelmiş 88
bak ne buldum 97
bakalım ne olacak 31
bakayım 533
bak baba 73
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40
bakalım neler olacak 16
bakın kim gelmiş 88
bak ne buldum 97
bakalım ne olacak 31
bakayım 533
bak baba 73
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40