Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ D ] / Demek istediğiniz

Demek istediğiniz перевод на французский

229 параллельный перевод
Demek istediğiniz bu mu, Mösyö La Valle?
Comme ceci, M. Le Val? Tout à fait, Mme Colet.
Demek istediğiniz not ise ; ben yollamadım.
Je n'ai pas envoyé cette note, si c'est ce que vous croyez.
Demek istediğiniz nedir, müfettiş.
A quoi voulez-vous en venir, inspecteur?
- Yani bana demek istediğiniz... - Sizi yalnız bırakacağız. Şu düşünceyle :
- Nous vous laissons à présent, avec cette pensée :
- Yani demek istediğiniz... Bu işten her birimiz nakit yarım milyon mu kazanacağız?
On peut donc compter sur un demi-million en liquide.
Demek istediğiniz dünyada da konuşan bitkiler var mı?
Vous nous dites que, sur Terre, des légumes peuvent penser?
Demek istediğiniz - Evet, tabii ya. Şu Chelm'lerden biri.
Ah oui, bien sûr...
Sizi öldürmez, demek istediğiniz buysa.
Ça ne tue pas, si c'est ce que vous voulez savoir.
Yani demek istediğiniz, birinin camı dışarıdan içeriye doğru kırılmış gibi göstermeye çalıştığı mı?
Vous dites que quelqu'un aurait voulu donner cette impression?
Demek istediğiniz ölümüne korkutulmak mı?
Vous voulez dire, être effrayé jusqu'à en mourir?
Demek istediğiniz hayatınızda yeni bir sayfa mı açmak istiyorsunuz?
Vous voulez dire que vous voulez prendre un nouveau départ dans la vie?
Yani demek istediğiniz şey...?
- Vous voulez dire que...
Profesör, demek istediğiniz... Nora'nın on yıl önce işlenen bir suça tanık olduğu mu?
Vous voulez dire, Professeur, que Nora a vraiment été témoin d'un crime d'il y a dix ans?
Ector efendim, demek istediğiniz? Eğer işini iyi yaparsan Kay'in silahtarı olarak gidebilirsin. Yapacağım, efendim, yapacağım.
Si tu fais bien tout ton travail, tu seras l'écuyer de Kay.
"Kullandı" derken, demek istediğiniz onun tarafından hamile mi bırakıldı?
Quand vous dites "profité", Était-elle enceinte de lui?
Demek istediğiniz...
Vous insinuez...
Demek istediğiniz asla geri dönemeyecek miyim?
Vous disiez... Je ne pourrai jamais revenir en arrière?
- Demek istediğiniz bunu kasten yapmıyorsunuz.
- C'est délibéré de votre part.
Demek istediğiniz şey çok açık.
Les choses sont claires.
Bana demek istediğiniz halkınızın kendilerine söylendiği zaman dezentegrasyon makinelerine girdiği mi?
Vous voulez dire que... vos citoyens viennent se faire désintégrer quand on le leur demande?
- Demek istediğiniz şey için mi?
- C'est pour...? - Merveilleux? Pour une femme?
- Demek istediğiniz anladım.
Je vois.
Ne demek istediğiniz anlamadım.
Je ne saisis pas!
Yani, demek istediğiniz, onlar gerçekten... gerçekten...
ILS SONT VRAIMENT... - VRAIMENT...
Bayan Tanner, ne demek istediğiniz hakkında en ufak fikrim yok.
Miss Tanner... je n'ai pas la moindre idée de ce que vous voulez dire.
Demek istediğiniz...
Voulez-vous dire par là...
- Yani demek istediğiniz...
- Voulez-vous dire que...
Yoksa, yani demek istediğiniz...
Vous voulez dire que...
Demek istediğiniz, sonunda Dünya'dan geliyor olmaları mümkün olan insanlar bulduk ve onları bu.. bu tüplerde bırakmak zorunda mıyız?
Alors on trouve des humains qui sont peut-être de la Terre et on doit les laisser dans ces tubes?
Yani demek istediğiniz... bu, bahçede yaşanan bir mevsimden başka bir şey değil.
Ainsi donc... ce n'est qu'une saison à traverser, pour le jardin.
Demek istediğiniz, ilginiz mi, niyetiniz mi?
Veux-tu dire tes attentions ou tes intentions?
Hatırladın mı? Evet. Demek istediğiniz para ha?
On a tiré à la courte paille et j'ai perdu.
Demek istediğiniz buysa öldüğüne sevindim.
Je suis bien contente qu'elle soit morte.
Demek istediğiniz, yapamadınız mı, yoksa yapamayacak mıydınız?
Vous n'avez pas "pu" ou vous n'avez pas "voulu"?
- Yani demek istediğiniz...
- Vous êtes en train de dire vraiment... - Exact.
Demek istediğiniz eğer size testde yardım edersem... parayı alabileceğim mi yani?
Me proposez-vous cet argent contre mon aide à l'examen?
Demek istediğiniz? Umarım değildir fakat eğer tahminlerim doğruysa onun için üzgünüm.
J'espère me tromper, mais si mon raisonnement est correct, le pire est à craindre.
Demek istediğiniz...
Vous voulez dire...
Yani demek istediğiniz... bu bıçağın, Elizabeth Quinn'nin öldürülmesinde kullanıldığını... kesin olarak kanıtlayamıyorsunuz.
Ce que vous nous dites, c'est que vous n'avez pas la preuve que ce couteau, le couteau de Carl Anderson, soit l'arme du crime de Elizabeth Rose Quinn.
Demek istediğiniz Bay La Forge?
Que proposez-vous, M. La Forge?
Affedersiniz efendim. Demek istediğiniz nedir?
Pardon, où voulez-vous en venir?
Oh, demek istediğiniz, bay Rhoades'sun sizi erkek toaleti temizlemiş bez gibi kullanıp attığını mı?
Que M. Rhoades vous a utilisée et jetée comme si vous étiez un kleenex des toilettes de l'arrêt d'autobus?
Biliyor musunuz, ilk gördüğümde, bana garip geldi, ölümcül bir kalp krizi sırasında arabasını bir hendeğe çarpan birinin vitesi boşa alması. Ne demek istediğiniz anlıyorum.
Je trouve bizarre qu'un type qui a une crise cardiaque en conduisant se mette au point mort?
Ne demek istediğiniz anlıyorum.
Je vous comprends.
Demek istediğiniz, neredeyse... felçli gibi davranıp, çok yönlü kişiliğe ve sabit panik ataklar içinde olsanız da, eşiniz sizi bırakmadı, siz onu bıraktınız, çünkü Neil Daemon'ı seviyordu.
Alors ce que vous dites, c'est que même si vous êtes pratiquement paralysé par les multiples phobies qui vous placent dans un état de panique constant, votre femme ne vous à pas quitté, vous l'avez quitté, parce qu'elle aimait Neil Daemon.
Evet, orası bana ait, demek istediğiniz buysa.
Vous voulez dire qu'elle est à moi?
Demek istediğiniz, bakir miydi?
- Vous voulez dire vierge?
"... ve istediğiniz şekilde düşüneceğim. " demek.
"et je penserai comme vous voulez que je pense."
Demek istediğiniz bunun mu?
Vous voulez dire "ça"?
Oo, Demek ki... Beni tedavimi istediğiniz için kurtarmadınız
Vous ne m'avez pas sauvé pour être soigné?
- Bayım, beni ele geçirmeyi istediğiniz anlaşılıyor, ama bütün bunlar ne demek oluyor?
Bien, messieurs, Il semblerait que vous ayez l'avantage, Que se passe t-il?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]