Dürüstlük перевод на французский
1,108 параллельный перевод
Ve unutmayın, dürüstlük en önemli ilkemiz.
L'honnêteté est la meilleure politique.
Onda olan dürüstlük çok önemli sadece kendi için de değil.
Son attitude est probablement utile aux autres.
Adaletin öcü ve dürüstlük adına vereceğin mücadelede kimsede eşi benzeri
Mais dans ta quête de la justice et de la vengeance, il te faudra une grande force
- "Dürüstlük, doğruluk ve çalışkanlık."
- Honnêteté, Probité et Diligence.
Dürüstlük Cesaret
Intégrité Courage
Topluma rol kesmede böylesine başarı ve sanatsal dürüstlük görmek ne hoş.
Quel plaisir de voir l'intégrité artistique des gens de théâtre!
Yapamam. Bizim ilişkimiz dürüstlük üzerine kurulu.
Notre relation est basée sur l'honnêteté.
Ama... o saflık, dürüstlük, ve hatta toyluk saçıyordu.
II émanait d'elle un air de pureté, d'honnêteté, et même de naïveté.
Kaptan Okona'nın takipçilerinin birisi doğal ama bir o kadar da... esrarlı bir dürüstlük hissine sahip öfkeli bir baba.
L'un des poursuivants du Capt Okona est un père outré dont la droiture est aussi implacable que surprenante.
Tüm bu dürüstlük ve açıklık birde hakikati söylemek çok iğrenç oluyor.
Toute cette sincérité, franchise et vérité... c'est un peu dégueulasse.
Ama her zaman tercih edilen davranış, dürüstlük değil midir?
Mais faire preuve d'honnêteté n'est-il pas préférable?
Aşırı dürüstlük feci olabilir, özellikle de bir komutanda.
Trop d'honnêteté peut être désastreux pour un commandant.
Sınırsız başarıların adamı... ve dizginlenemez bir dürüstlük abidesi.
Un homme aux capacités sans limites..... et d'une modestie sans pareil.
Sen ve senin dürüstlük saçmalıkların bana ve işime mal olacak.
Ton zèle va me coûter ma place!
Eğer her çıkışı, başka bir yere giriş olarak görürseniz, yaptığımız bir tür dürüstlük.
Fort honnête, si l'on tient les sorties... Attendez un peu!
Dürüstlük başarının anahtarıdır.
L'honnêteté est la clé de la réussite.
Dürüstlük ha?
Honnête?
Benim zamanımda bu işte dürüstlük hâkimdi.
De mon temps, l'honnêteté existait encore.
Burada dürüstlük yoktur.
Jamais vu que cela allait de pair.
Peki ya dürüstlük?
Et l'équité?
Namus ve dürüstlük mü?
Le droir chemin?
Belki polis dürüstlük dışında bir şeye hizmet etmekte...
Que peut-être la police sert autre chose que la vérité
Adı, dürüstlük ve ilkelere bağlılık anlamına gelir.
Son nom évoque la droiture et les grands principes.
Ama o, ya da onun gibi biri daima yanımızda olacak, dürüstlük adı altında korku yaymak için... uygun ortamın gelişmesini bekleyecek.
Mais elle et ses pareils ne disparaîtront jamais, graines bien décidées à repousser si le climat s'y prête, semant l'effroi sous le drapeau de la justice.
Yağmur yağınca, yağan yağmur şerbet misali, insanın kalbini dürüstlük ve güzelliklerle dolu bir hayat geçirme arzusu ile doldururmuş.
Quand il pleuvait, un nectar sucré tombait et remplissait les cœurs d'un désir de vivre dans un monde de beauté et de vérité.
Noel, sevecenlik, dürüstlük ve yardımseverlik zamanıdır.
L'époque de Noël est une période de bonté, de charité et de joie.
Dürüstlük, dürüstlüktür. Doğru mu, ortak?
Faut être juste entre associés, non?
" şeref daima şeref ve dürüstlük daima dürüstlük olmuştur...
" et l'honnêteté, l'honnêteté dans la maison de Manson Mingott,
Dürüstlük istiyorum.
Je veux de la sincérité.
Doğrudur. Nasıl bir köpeği kendi rızamla asmazsam, içinde birazcık... -... dürüstlük olan adamı da asmam.
En vérité, je ne voudrais pas pendre un chien volontairement, à plus forte raison un homme qui a en lui quelque honnêteté.
"Dürüstlük yolunda ilerlememi sağlar."
"ll me conduit dans les sentiers de la justice, " A cause de son nom.
Dürüstlük, ahlak ve güvenilirlik ile ünlendik.
Une réputation d'honnêteté, de décence et de sérieux.
Paranyokça dürüstlük.
L'honnêteté grâce à la paranoïa...
Bu Çakmaktaş gibi yaratıklar... ilkeldirler, mantıksızlığa eğimlidirler dürüstlük taslarlar.
Les créatures comme Pierrafeu sont primitives... sujettes à des bouffées d'intégrité.
Bu, yalan söylemem için çok iyi bir an olurdu ama dürüstlük korkunç bir alışkanlıktır.
Le moment aurait été très bien choisi pour mentir... mais la vérité est une terrible habitude.
Kendisi tam bir dürüstlük sembolüdür.
L'intégrité même!
Kodu sadece Bayan Kågård biliyor. Kendisi tam bir dürüstlük sembolüdür.
Mme Kagard, c'est l'intégrité même.
Onun dürüstlük abidesi olduğunu sanıyordum.
Je croyais qu'elle était intègre.
Öfke istiyorum.Dürüstlük istiyorum.
Je veux de la colère. Je veux de l'honnêteté.
Bütün bu zırvalar dürüstlük ve güven hakkında.
Toutes ces conneries sur l'honnêteté, la vérité...
Bonjour, Pairs'e giden özel grup uçağına hoş geldiniz. Baba, bu senin grubun değil mi? Dürüstlük.
Il était temps quel un de nous réagisse.
Dürüstlük. Çok çalışmak.
Honnêteté et travail.
Oh, integrity ( Dürüstlük )?
L'intégrité? Non, l'lntegra.
Dürüstlük, içtenlik,... gönül alma.
Sincérité, isolement, conciliation.
Dürüstlük istiyorum! Saygı istiyorum!
Je veux qu'on soit franc et qu'on me respecte!
Beyninin dürüstlük ile ilgili kısmını yok etmiş.
La région morale du cerveau est détruite.
Dürüstlük her zaman işe yarar.
L'honnêteté t'ouvrira toutes les portes.
Dürüstlük bekleyip yalan söylüyorum.
Je demande la sincérité et je mens.
Dürüstlük ve tutkuyla öyle taze ki.
Mec, tu vas adorer la musique Country.
Sen dürüstlük müsün?
Tu crois faire le bien?
İçindeki dürüstlük ruhu...
J'ai peur de ne pas en avoir.