Ediyorsun перевод на французский
23,952 параллельный перевод
Hem saçmalıyorsun hem de inatçılık ediyorsun!
Vous osez me provoquer au nom de votre aberration!
Şimdi suçlamaları kendi ön yargılarına göre değiştiriyorsun ve değişikliği kabul ediyorsun, Sayın Yargıç davanın gelecekteki şansını yok ediyor.
Vous changeant l'inculpation prouve votre parti pris, et accepter le changement, Mme le juge, détruit les chances d'utiliser ce processus dans le futur.
- Başından beri burada olduğunu mu iddia ediyorsun?
Vous dites qu'il était en ville tout ce temps?
Peki. Ne konuştuğumuzu merak mı ediyorsun?
Tu veux savoir de quoi on parle?
Nathaniel, kabalık ediyorsun.
Là, Nathaniel, tu deviens malpoli.
Neden bunu şimdi itiraf ediyorsun?
Pourquoi vous ne l'admettez que maintenant?
Emir'i sevdiğini söylüyorsun ama ona ihanet ediyorsun öyle mi? Emir'i sevdiğini söylüyorsun ama ona ihanet ediyorsun öyle mi? Ne?
Tu dis aimer Emir, et maintenant tu veux le trahir?
Ve aramızda sır olmasını istemiyorum. Gerçeği bilmeyi hak ediyorsun. Gerçeği bilmeyi hak ediyorsun.
Et je veux qu'il n'y ait plus de secrets entre nous.
Tehdit mi ediyorsun lan sen beni?
C'est une putain de menace?
Konukevinden mi şikayet ediyorsun? Yoksa kaybettiğin için bahaneler mi buluyorsun?
Tu te plains de l'annexe ou tu te trouves une excuse pour ta défaite?
Seninle bir şey paylaşacağım kanka, çünkü bilmeyi hak ediyorsun.
Il faut que je t'avoue quelque chose. Parce que tu mérites de le savoir.
Ve yapmak zorunda değilsin çünkü beni suçlamayı tercih ediyorsun.
Et tu n'as pas à le faire, puisque tu peux me rejeter la faute, m'accuser.
Her hareketimi kontrol ediyorsun. Sırf bir şeyi daha batırmayayım diye değil mi?
Tu dois vérifier mes moindres mouvements pour être sûre que je ne fous pas tout en l'air, hein?
Bize meydan okumaya cüret mi ediyorsun?
Tu oses nous défier?
Beni hasta ediyorsun!
Tu me rends malade.
Tereddüt ediyorsun.
Tu hésites. Pourquoi?
Bana itaatsizlik etmeye mi cüret ediyorsun?
Tu oses me désobéir?
- Onlara yardım mı ediyorsun?
Vous les aidez?
Denetimde oluşan bazı dikkatsizliklerden endişe ediyorsun.
Tu t'inquiètes pour la surveillance.
Yani Ahmet'in kinayesini ayiplayip, Yusuf'un yazisini af mi ediyorsun?
Tu condamnes le sous-entendu d'Ahmad, mais tu pardonnes la confession de Yusuf?
Biliyorum California'dan nefret ediyorsun.
Tu penses détester la Californie.
Neden randevumu berbat ediyorsun?
Tu as fait foirer mon rencard.
Devam ediyorsun değil mi?
N'est-ce pas?
Beni şeker hastası ediyorsun.
Ça me donne la nausée.
Bugün kendinle kavga ediyorsun.
Aujourd'hui, tu te bats contre toi-même.
Terörizm Birimi adaylara terörle mücadele brifingi veriyor, sense gelmiş eski kocamı kullanarak beni gıcık ediyorsun... yok öyle yağma.
Le JTTF donne aux candidats leur briefing sur la lutte antiterroriste les derniers jours et tu enfonces le couteau encore plus loin dans mon ex-mari... C'est pas comme ça.
Hanına ihanet ediyorsun.
Vous avez tourné le dos à votre khan.
Bu yüzden hep müşterilerin kazanıyor. Herkesi temsil ediyorsun.
Vos clients gagnent car vous représentez tout le monde.
Şaka mı ediyorsun?
100 000 dollars?
Durmadan dua ediyorsun... Onun için deli gibi aç kalıyorsun.
Tu pries et tu jeûnes pour lui, sans arrêt!
Korkusuzsun, sevecensin ve kendi kafana göre hareket ediyorsun.
Tu es courageuse, sensible, et tu as de la volonté.
- Beni tehdit mi ediyorsun?
Es-tu en train de me menacer?
Kolayca pes mi ediyorsun?
Tu vas juste abandonner?
Tüm gecemizi Julian'ın vampirlerini öldürmekle geçirdikten sonra sen kalkıp onlardan birini partiye mi davet ediyorsun?
- On a passé la matinée à tuer les vampires de Julian et t'en invites une à la fête?
O kadına mı yardım ediyorsun?
Tu l'aides?
Paige, haksızlık ediyorsun.
Paige, c'est injuste.
Neden beni takip ediyorsun?
Pourquoi me suivez-vous, demoiselle? Doucement.
- Alec'e âşık değilsen niye bu evliliğe devam ediyorsun peki?
Si tu n'es pas amoureuse d'Alec, pourquoi tu continues avec ce mariage?
Neden beni kitap kulübüne katılmaya davet ediyorsun?
Pourquoi ne pas l'inviter à joindre ton club de lecture?
Tüm bunları hayal ediyorsun.
Tout cela est le fruit de votre imagination.
O zaman neden pes ediyorsun?
Alors pourquoi abandonnes-tu?
- Q bunu sen mi kontrol ediyorsun?
Q, est-ce que tu le contrôles?
Şimdi muhtemelen sıradaki ne diye merak ediyorsun.
Maintenant vous devez sûrement vous demander, "Quelle suite?"
Onların cezalarından daha iyisini hak ediyorsun. Cezaları aşırı serttir.
Tu mérites meilleur que leur punition qui sera... extrême.
Devasa bir nükleer güçten söz ediyorsun.
Tu parle d'un énorme pouvoir nucléaire.
Hayır, sen ev sahibi tarafından götüne tekme vurulup sokağa atılmaya gayret ediyorsun komşular da öküzün trene baktığı gibi bakıyorlar.
On s'est fait expulser par les propriétaires, les voisins bouche bée.
Bu yüzden de kadeh kaldırılmayı hak ediyorsun.
Et c'est pour cela que tu mérites un toast.
Yani bu kızları ayarttığını kabul ediyorsun öyle mi? Yani bu kızları ayarttığını kabul ediyorsun öyle mi? Ayartmak mı?
Vous admettez donc attirer ces jeunes filles?
Hey! Hey, annemlerin yatağında ne halt ediyorsun?
Qu'est-ce que tu fous dans le lit de mes mères?
Mutlu olmayı hak ediyorsun.
- Hey... tu mérites d'être heureux.
- Niye teşekkür ediyorsun?
Pour?