Gençlik перевод на французский
1,665 параллельный перевод
- Gençlik Suçları ile çalıştığını sanıyordum. - eh, One Niner'ların yarısı 17 yaşın altında kalan yarısıyla da Vurucu Tim'deyken tanışmıştım.
La moitié du gang a moins de 17 ans et je me suis battu avec l'autre moitié avec la Strike Team.
Polis şefi, çocuğun gençlik yurdunda hayatta kalmak için vurmadan önce herhangi bir gruba üye olmadığı söylüyor, Spookstreet'i dava etmek zorunda kalmış.
Le gamin n'était pas dans un gang, avant. Maintenant, il se réclame des Spookstreet.
Ah, Gençlik Suçları Merkezi sana nasıl davranıyor?
Ça se passe bien avec les mineurs?
Gençlik Suçları Merkezi onu izliyor.
La brigades des mineurs le recherche.
Kendi gençlik döneminizi görmek ister misiniz?
Voulez-vous vous voir à l'adolescence?
Gençlik günlerimde içtim.
Quand j'étais plus jeune, oui.
Belki de Gençlik Cankurtaran Ortaklığı kurmalıyız.
Peut-être qu'on devrait créer une association de jeunes gardes du corps ou quelque chose du genre.
Gençlik, gençken harcanır.
La jeunesse est gâchée par les jeunes.
Gençlik Merkezindeyim bölümümüzün Toplum İlişkileri Programı için. İşte oldu.
- Oui je suis au centre de la jeunesse dans le cadre de notre collaboration avec la communauté.
Ama Gençlik Merkezindeki çocuklara hediye götürecekti.
Il devait donner des cadeaux au centre de la jeunesse.
Gençlik sendromlarından bahsetmiyoruz adamım, birileri onu kaçırdı.
On ne parle pas de rébellion d'adolescente, mec, quelqu'un la détient.
Konuşmamız gereken daha bir sürü gençlik problemi vardı seninle.
On a d'importants sujets adolescents dont on pourrait discuter.
bahar balosundaki dansımız benim masalsı gençlik günlerimin en güzel anı olarak geçmişte kaldı.
Le bal du printemps était le point culminant de ma vie de contes de fées d'adolescente.
Ne zaman böyle ruh ikizi, gençlik aşkı gibi zırvalar duysam özel bir dedektifin ofisini her zaman kafa rahatlatıcı, zihin temizleyici bir yer olarak bulmuşumdur.
Quand j'ai ma dose d'âmes soeurs, d'amourettes et de clinquant, un bureau de détective privé offre un changement bienvenu.
Bu yeni gençlik.
Les jeunes, de nos jours...
Bu dünyada sonsuz gençlik diye bir şey yok.
Il n'y a pas d'être immortel en ce bas monde.
Terk edilmiş bir yetimhane, gençlik evi gibi bir yer.
Un orphelinat, une maison pour jeunes.
"Baştan çıkarıcı gençlik. Sizin şerefinize..."
"La jeunesse est malavisée, Mme le Juge..."
Çünkü bunu yaptığımız zaman Lance, Sen ve ben bu gençlik pınarının patentini almaya gideceğiz.
Et quand ce sera fait, Lance, vous et moi, on aura le brevet de la Fontaine de Jouvence.
Lütfen bugün bize, şu an halkımızın yüzleşmek zorunda kaldığı kürtaj, terörizm, suç, yokluk, sosyal reformlar Kuantum İletkenliği, gençlik abazanlığı ve savaş gibi konularda katılın.
Rejoignez-nous pour un débat brûlant sur les problèmes de fond de notre société... avortement, terrorisme, criminalité, pauvreté, réforme sociale, téléportation quantique, sexualité des jeunes et guerre.
"Gençlik abazanlığı suç değil."
"Les jeunes ont droit au sexe."
Gençlik abazanlığı suç değil
Les jeunes ont droit au sexe
"Gençlik abazanlığı suç değil."
" Les jeunes ont droit au sexe.
Gençlik arkadaşın sahip olacağın tek arkadaştır.
L'ami d'enfance est le seul ami qu'on aura jamais.
Ve uyuşturucu da, tüm gençlik yıllarım boyunca, hayatımın bir parçası oldu.
Et j'ai passé mon adolescence avec la drogue.
Bu bir Hayırsever Katolik Gençlik örgütü. Irvine Turner'ın yürüttüğü bir yaz kursu.
C'est un organisme catholique pour la jeunesse, un programme d'été, sur Irvine Turner.
Kendini eski bir eşcinsel olarak gördüğüm, bir rol model bu, kafamı aylarca sikerek geçiren pörsümüş saçma birşey Tıpkı Hannibal Lecter'in tarih öncesi sepya hikayeli gençlik pornosu
Cette vieille pourriture m'a manipulé pendant des mois, comme un Hannibal Lecter en chaleur, avec son porno adolescent préhistorique!
Gençlik de.
La jeunesse aussi.
Gençlik de.
La jeunesse aussi. "
- Tıpkı gençlik iksiri gibi.
- Comme la fontaine de Jouvence.
Burası nasıl bir yer? Uyuşturucu bağımlıları için bir tür gençlik oteli mi?
On est dans une auberge pour drogués?
Gençlik fantezilerini mi gerçekleştirmeye çalışıyorsun?
Tu réalises un fantasme d'ado?
"Çılgın Gençlik" miydi?
Ça s'appelait comment? "Ibiza en folie."
"Gençlik müzik yapıyor" da mı?
- Au concours de jeunes?
Dudakları gençlik iksiri
Et jeune homme à ses pieds
Yani yine gençlik şampiyonası gibi oldu.
Vous n'avez vraiment pas changé.
Şansı yaver giderse gençlik mahkemesinde yargılanır.
Il aura de la chance s'il n'est pas jugé en tant qu'adulte.
Onda o kapasite olmasına rağmen gelişen bir gençlik.
Même s'il a un air de jeunesse assez frais.
Gençlik ve ordu arasındaki geleneksel karşılaşma karşılıklı tatminle bitmiş bulunmaktadır. Bana bir sigara ver.
Ainsi se termine encore une édition des Rencontres traditionnelles de l'Armée et de la jeunesse...
... Yoldaş Tito'ya bir sevgi gösterisi olarak, Bayrak Değneği Boro'da Ramiz Gençlik Merkezi'ne bu gece vardı...
Plus que quelques jouuuuurs! COMME TEMOIGNAGE D'AMOUR ENVERS LE PRESIDENT TITO, LE RELAI EST
Gençlik partisi var.
Et Ia fête?
Troy, Freestyle Kulübü'nde gençlik partisi var.
Troy, iI y a une fête pour Ies enfants au club freestyle.
- Gençlik partisi mi?
- Les enfants?
Gençlik kokan ve haylaz bir yanı da olmalı.
Quelque chose de jeune, d'espiègle.
Hadi görüşürüz gençlik. Nice mutlu senelere canım.
Et toi chérie, passe un bon anniversaire.
Gençlik kapımı çaldı.
Et la puberté a frappé à la porte de mon corps.
Gençlik yıllarında yaşlılık yıllarını ve ölümü düşünmek niye?
Il faut donnez son amour qu'en on est jeune, pourquoi attendre la mort?
Afro Hip Hop Gençlik Günü mü?
La Journée Afro Hip Hop?
Bir komediydi, bir gençlik filmiydi.
C'est à la fois une comédie et un teen movie.
Zürih Genclik Orkestra'sında kemancıymış.
Elle était violoniste pour l'orchestre des jeunes de Zurich.
Ya da, isyankar bir gençlik ya da, ne dersen de.
ou ce qui vous plaira.