Gençliğimde перевод на французский
233 параллельный перевод
Ben de gençliğimde, çok yanlış şeyler yapmıştım.
"J'ai fait des trucs moches moi-même... Quand j'étais jeune."
Gençliğimde, Philadelphia'daki Cohoxan Hose Glee Kulübünde şarkı söylerdim.
Lorsque j'étais plus jeune, j'appartenais... au Cohoxan Hose Glee Club à Philadelphie.
Gençliğimde ben de iyi güreşirdim.
Quand j'étais jeune, je m'y connaissais bien.
Eğer mutluluğumu gençliğimde yaşarsam ileriye birşey kalmaz.
Mais si je dépense mon bonheur tant que je suis jeune, il ne me restera plus rien à espérer.
Elbette gençliğimde. Anlarsın ya, gençliğimde.
Quand j'étais jeune, bien entendu!
Gençliğimde, dış dünyanın bilgisini edindim.
Dans ma jeunesse, je voulais connaître le monde.
Gençliğimde benim hayalim buydu.
Quand j'étais jeune, j'en rêvais.
Gençliğimde ben de biraz boks yapmıştım.
J'ai fait de la boxe autrefois.
Ben de gençliğimde en az onun kadar güzeldim.
Quand j'étais jeune j'étais aussi belle qu'elle.
Benim de gençliğimde kendimi kaybettiğim günler oldu.
Dans ma jeunesse, je buvais aussi...
Gençliğimde bile.
- même lors de mes premières épreuves.
Evet, tabii. Gençliğimde.
Oui, j'ai bien dû l'être, dans ma jeunesse.
Bu yaşımda olmasa da gençliğimde ben de sevgimi belli ederdim gerçi üzerinden uzunca bir süre geçti.
J'ai pourtant été frappé par la différence avec mon époque.
Gençliğimde çok kız tanıdım, bilirim.
J'ai connu beaucoup de filles.
Gençliğimde toprak sürerdim.
- Quoi? Je labourais, quand j'étais petit.
Gençliğimde, rüyamda kutsal sandık için muazzam,... bir tapınak yapacağımı görmüştüm ama,... büyük günah işledim ve tanrının evini,... yapma görevimi yerine getirmedim.
Dans ma jeunesse, je rêvais de bâtir un grand temple pour abriter l "arche d" alliance. Mais j "ai grandement péché. Je n" ai pas su bâtir la demeure du Seigneur.
Gençliğimde, dünyadaki bütün ülkeleri gezmek isterdim.
Jeune, je rêvais de voir tous les royaumes lointains.
Benim gençliğimde bahçemizde nergis eksik olmazdı.
On pourrait avoir un jardin, comme quand j'étais petite.
Ama iyi bir şey bu. Gençliğimde hep böyle bir dünya vardı aklımda. Çalışmaya başlarken de kendime aşağı yukarı böyle bir geleceği amaç olarak aldım.
Quand j'étais jeune, il y a longtemps, hélas, j'imaginais le monde ainsi et je me suis mis au travail en y pensant.
Onu yıllar önce gençliğimde tanıdım.
Je l'ai connu il y a des années, quand j'étais jeune fille.
Senin bir süre için başka tür bir kıza ihtiyacın var. Benim gençliğimde de iki tür kız vardı.
Ce qu'il te faut, pour l'instant, c'est une autre fille.
- Gençliğimde şampiyondum.
Vous savez, je montais autrefois.
Gençliğimde, gerçek Vikingler vardı.
A mon époque, il y avait de vrais Vikings.
"Öldüğüm zaman, gençliğimde giydiğim beyazların içinde gömün beni."
"Quand je mourrai, enterrez-moi " avec les habits blancs que je portais dans ma jeunesse. "
Gençliğimde ya da çocukluğumda bir yerlerde
Ainsi, je crois dans mon passé
Gençliğimde ya da çocukluğumda bir yerlerde
C'est pourquoi je crois Dans mon passé
Gençliğimde ya da çocukluğumda Bir yerlerde
Ainsi je crois dans mon passé
Gençliğimde ya da çocukluğumda
C'est pourquoi, je crois
Gençliğimde bile Buna itiraz etmedim.
Je ne l'ai jamais détesté vraiment.
Gençliğimde yabanileştim, dağlara kaçtım.
J'ai fui dans les montagnes, très jeune.
Gençliğimde, Siyu Kabilesi'nden genç ve cesur biriyle savaşmıştım. Adı Duran Boğa'ydı ve onu yendin.
Dans ma jeunesse, je me suis battu... avec un jeune Indien de la tribu Sioux... appelé Standing Bull... et je l'ai vaincu.
Bu bana gençliğimde okuduklarımı hatırlattı.
Cela m'a rappelé quelque chose que j'ai lu dans mon enfance.
- Evet. Gençliğimde, Etiyopya'da.
- Oui... quand j'étais jeune, en Éthiopie.
Hain! Ben gençliğimde onun gibi halk düşmanlarını... öldürmüştüm.
T'es qu'un saboteur, un ennemi du peuple!
Gençliğimde trajediye çok düşkündüm.
Jeune, j'avais un penchant pour la tragédie.
Sonraları, bilirsiniz, gençliğimde, erkek arkadaşlarım oldu.
Et plus tard, dans l'adolescence, avec les garçons...
Gençliğimde Stalinle tanışmıştım.
Dans ma jeunesse, j'ai rencontré Staline.
"Gençliğimde," dedi William Baba oğluna,
"Dans ma jeunesse", répondit Père William à son fils,
Şimdi, zavallı günahkar yaşamımın sonuna varmış saçlarım ağarmış gençliğimde tanık olduğum olağanüstü ve korkunç olaylara dair gördüklerimi, bu parşömen üstünde bırakmaya hazırlanıyorum. Efendimizin doğumunun 1327. yılının sonuna doğru idi.
Arrivé au terme de ma vie de pauvre pécheur... désormais chenu... je m'apprête à laisser sur ce parchemin, témoignage... des faits admirables et terribles auxquels j'ai assisté dans ma jeunesse... vers la fin de l'an de grâce 1327.
Gençliğimde yeni bir kimono alacak durumum yoktu.
Dans ma jeunesse, je ne pouvais pas me permettre d'acheter un nouveau kimono.
Gençliğimde bende çok aşk acısı çektim.
Jeune, j'ai aussi souffert de l'amour, comme vous.
- Gençliğimde çok dans ederdim.
Dans ma jeunesse je fréquentais les thés dansants
Gençliğimde şansımı denemedim ama hiçbir zaman içimde yoktu.
J'ai été sur les planches dans ma jeunesse, mais je n'ai jamais vraiment eu ça dans le sang.
Al ve benim gençliğimde çok iyilerdi.
- De notre temps, ils étaient super.
Gençliğimde. Gençliğimde.
Quand j'étais jeune.
Gençliğimde, bana "wunderkind" derlerdi.
Dans ma jeunesse, on me surnommait le Wunderkind.
Gençliğimde tanıdığım birini hatırlatıyor bana.
Il me rappelle quelqu'un que j'ai connu étant jeune.
Gençliğimde Marlene Dietrich'e benzemek isterdim, Betty Grable'a.
Quand j'étais jeune, on voulait ressembler à Marlene Dietrich, Betty Grable.
Masum gençliğimde düşünüp duruyordum ki, ben de bir zamanlar sizin gibi masumdum belki bir gün bana da çıkardı uygun bir eş adayı bilmem gerekirdi o zaman, nasıl davranacağımı ve eğer bir de zenginse ve bir de nazik biriyse ve eğer yakası kar gibi beyaz ise ve biliyorsa bir bayana nasıl davranacağını hayır demeliydim ona.
Longtemps, je l'ai cru Quand j'avais ma vertu Souviens-t'en Toi aussi, tu y as cru Je rêvais au moment De mon premier amant
Gençliğimde bunu tekrar tekrar yapardım.
Répondit l'Père François J'avais un peu peur d'abîmer...
İyi bir adamın özelliği. Gençliğimde kendimi lider olarak görürdüm.
J'étais un grand personnage!