Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ H ] / Hakkında

Hakkında перевод на французский

111,250 параллельный перевод
- Senin hakkında en iyisini istiyor.
- Il vous aime bien.
Aslında bir konu hakkında sizi görmek istiyordum.
En fait, je voulais vous voir pour quelque chose.
Nick'in bu LSD'yi nereden almış olabileceği hakkında bir fikriniz var mı?
Une idée où Nick a pu se procurer ce LSD?
Peki siz onların hakkında tüm bunları bilirken bu adamlar nasıl böyle serbest dolaşabiliyor?
Et pourquoi sont-ils en liberté si vous savez tout d'eux?
Yeni arkadaşın hakkında bir şey söyleyeyim mi?
J'ai un secret sur votre nouvel ami.
Arkadaşın Philip hakkında bir şey söyleyeyim mi?
Vous voulez un secret sur votre ami Phillip?
Hazır burada misafirimizsin, bir de onlara sor istersen Çılgın Kral'ın kızı hakkında ne düşünüyorlarmış.
Pendant votre séjour ici, vous devriez aller leur demander ce qu'ils pensent de la fille du Roi Fou.
Peki sen bu Ölüler Ordusu, ak gezenler ve Gece Kralı hakkında ne düşünüyorsun?
Que pensez-vous de cette Armée des Morts, des marcheurs blancs, et autres?
Babam eskiden insanlar hakkında ne söylerdi, hatırlıyor musun?
Te rappelles-tu ce que Père disait du peuple?
Jon'un kral olması hakkında ne hissediyorsun?
Ca te fait quoi que Jon soit roi?
Birisi cephanesi hakkında yalan söylüyordu, değil mi?
Plein de balles? Petit menteur.
Hayır, büyümenin ne kadar korkunç olduğu hakkında mızmızlanman salakça.
Ce qui est débile, c'est de pleurnicher sur le fait de grandir.
- Ne hakkında?
- À propos de quoi?
Bir şey hakkında konuşmak istemiyorum, Gunny.
Je ne veux plus rien entendre à propos de cette chose, Soldat.
Hakkında düşündüğün zaman, eğer insan ırkını genetik olarak yükseltmek istiyorsan, ilk prensip hayat uzatılmasıdır.
Quand tu y penses, si tu veux génétiquement améliorer la race humaine, la prolongation de la vie est le premier principe.
Baba, seninle bir şey hakkında konuşabilir miyim?
Papa, je peux te parler de quelque chose?
Bu okul hakkında.
Ça concerne le collège.
- yaşınız hakkında sadece kim gerçekleşti.
- Et vous avez à peu près le même âge.
Biliyorum, senin hakkında brifing yapıyordum.
Je sais. On m'a donné plein d'informations sur toi.
Gerçi bir şey hakkında haklıydım.
J'avais raison sur un point.
Helena bize dün akşamki patlama hakkında son bilgileri veriyordu.
Helena nous faisait le point sur l'explosion de la nuit dernière.
Bunun hakkında konuşmamız gerektiğini düşünmüyor musun?
Tu ne crois pas qu'on devrait en parler?
Birileri oğlun hakkında bir şeyler bilseydi korkunç bir şey bile olsa bilmek istemez miydin?
Si quelqu'un avait pu vous parler de votre fils, même si le récit était terrible, vous n'auriez pas voulu savoir?
Farklı odalar ve köpek hakkında olmayan bir şey sorabilir miyim?
J'ai une question qui concerne pas le chien.
Tanrı hakkında.
Ça concerne Dieu.
Eğer bana ihtiyacın olursa, insanlara elektrik hakkında ne düşündüklerine dair sorular sormaya gidiyorum.
Tu sais, vice président du marketing. Hé, si tu as besoin de moi, je serai en prospection leur demandant ce qu'ils pensent de l'électricité.
Seks hakkında düşünmediğiniz zaman yapacak çok şeyiniz oluyor.
Attendez, attendez, attendez, attendez! Il tellement de choses à faire quand on est abstinent.
Ama Amerikan TV dizilerindeki ikinci bölümler hakkında hiçbir şey dememiştir.
Mais il n'a jamais rien dit sur les deuxièmes parties Dans les Show Américains.
Çünkü o kaz sesli flütün hakkında neler hissetmişsen ben de domuzum hakkında aynı şeyleri hissediyorum
Oui, parce que je ressens pour mon cochon ce que tu ressentais pour ta grande flûte.
Sadece istediğimiz hikâyeleri yayınlayıp, reytingler hakkında endişelenmemiz gerekmiyor muydu?
Ne sommes-nous pas supposés raconter les histoires que nos souhaitons et ne pas se soucier des scores d'audience?
Ama bunun hakkında konuşmak istemiyorum.
Mais je ne veux pas parler de cela.
Senin hakkında bilmediğim bir şey söyle.
Dis moi quelque chose que je ne sais pas sur toi.
Homer, vazgeçmeden önce satranç hakkında biraz bilgisi olan biriyle Skype'ta * görüştüm.
Homer, avant que tu n'abandonnes, Jai skypé quelqu'un qui s'y connait un petit peu en échecs.
Şimdi ne yapacağın hakkında herhangi bir fikrin var mı?
Est-ce que tu as une idée de ce que tu vas faire maintenant?
Doktor Lawrence Strickland hakkında neler biliyorsun?
Qu'est-ce que tu sais à propos du Dr. Lawrence Strickland?
Doktor Lawrence Strickland hakkında neler biliyorsun?
Que savez-vous du Dr Strickland?
Sihirli olduklarını düşünürdüm. Nasıl işledikleri hakkında çılgın teoriler üretip dururdum.
J'ai soulevé toutes ces folles théories sur leur fonctionnement.
Travis hakkında o saçmalıkları söylemek zorunda değillerdi.
Ils n'avaient pas à dire toutes ces merdes sur Travis.
Evet hakkında bir şeyler okumuştum.
J'en avais entendu parler.
Bu sabah Çavuş Strange ile anneniz hakkında konuşmuştunuz.
Vous avez parlé au Sergent Strange ce matin au sujet de votre mère.
Benimle ne hakkında konuşmak istiyorsun?
Pourquoi vouliez-vous me parler?
Fosdick Koğuşu hakkında bilmem gereken bir şey mi var?
Y-a-t-il quelque chose à savoir sur le service Fosdick?
Yatak On'a konulmakla ölmenin eş değerde olduğu hakkında.
Être mis dans le lit 10 c'est synonyme de mort assurée.
Benden duymuş olma ama, Merlyn'in geçmişi hakkında bir sürü dedikodu var.
N'en parlez pas, mais il se dit que ça vient de M. Merlyn.
- Onun hakkında ne biliyoruz?
- Que sait-on de lui?
Yani, kim yolladıysa Bayan Zacharides'in.. .. hastaneyle olan kavgası hakkında epeyce bilgisi varmış.
Celui qui l'a envoyée semble bien connaitre le différent entre Mme Zacharides et l'hôpital.
- Powell hakkında bir şey var mı?
- Et sur Powell?
Molly Keenan hakkında ne söyleyebilirsiniz?
Que pouvez-vous nous dire sur Molly Keenan?
Görüyorsun senin hakkında hiç yanılmadım.
J'avais bien raison à votre sujet après tout.
Eğer herkesin geçiş hakkı varsa aslında kimsenin geçiş hakkı yoktur.
Si tout le monde a un passe prioritaire, personne n'a un passe prioritaire.
Tazminatlar hakkında konuşmak istiyoruz.
Nous voulons parler des réparations.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]