Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ H ] / Hazıran

Hazıran перевод на французский

47 параллельный перевод
Hazıran, Darcy.
Préparez vous, Darcy.
Sinirlenip bağıran adamlar olunca karşına çıkacağım. Çocuklar açken, yemeğin hazır olduğunu duyup güldüklerinde, orada olacağım.
Je serai là où les gens crient, là où les enfants rient parce qu'ils savent que le dîner est prêt.
Bu cömertliği asla unutmayan Jett de onu yetiştiren, büyüten şimdi de bu gece bu büyük toplantıda onu onurlandıran bu eyaletin daha ileri bir seviyeye gelmesi için varını yoğunu harcamaya hazır.
Jett ne l'a pas oublié, il dispense ses ressources... pour la plus grande gloire de son État natal... qui en retour le glorifie ce soir en présence de cette brillante assemblée.
Ona başkaldıranı ezmeye hazır bir el.
J'écrase quiconque défie sa loi!
Bizi ayıran sebepler her neyse, ben bunları unutmaya hazırım.
Et qu'importe nos... Nos différences, j'ai bien peur que j'oublie les politesse d'usage.
Hazır olun. Sıranızı bozmayın.
On répète les chansons.
Ezberle ve sıran geldiğinde söylemeye hazır ol.
Mémorise ça pour être prêt quand tu devras donner la réplique.
Patlayıcıyı barındıran kapsül şu anda hazır hale getirildi.
La capsule contenant les explosifs va maintenant être mise en place.
herifi çağıran bile olmadı ama davetli listesini hazırlayacak?
Il est pas invité et il décide qui va venir?
Şaşıran Polonya üç haftadan kısa sürede ülkeyi kaplayan güçlü Alman savaş makinalarına hazırlıksız yakalandı.
La Pologne est écrasée par la machine de guerre allemande... et anéantie en moins de trois semaines.
Gözünüz kapalı olacak elbette, ama beni tanıyacaksınız. "Hazır ol, nişan al, ateş!" diye bağıran ben olacağım.
Même avec le bandeau sur les yeux, vous m'reconnaîtrez.
1991'de Steeleman Komitesi tarafından hazırlanmış başarılı hastahane yönetim stratejileri arasındaki benzerliği araştıran rapor.
C'est l'analyse du comité Steeleman de 1991 des similitudes entre les stratégies de gestion des différents directeurs de l'hôpital.
Sıranız gelince bol kıyafetler Giyin, metal takmayın.... ve yüksek dozda elektrik Akımı verilmesine hazır olun.
Le moment venu, portez des vêtements amples, pas de métal, et préparez-vous à recevoir des décharges électriques.
Maratona hazırlanıyordu. Ve kalp atışını hızlandıran tek şey koşmak değildi.
Son coeur ne battait pas qu'à cause de l'entraînement pour le marathon.
Hazır, şimdi senin sıran.
Prêts, c'est à vous.
Şık, ağız sulandıran, profesyonelce hazırlanmış yemek. Bol malzemeli.
Des plats élaborés, de fin gourmet, professionnellement préparés et bien garnis.
Red McGibbon rolünü canlandıran aktör Komünist görüşleri yüzünden hapse girince Jack Dorso tek başına Mermi denemesi yapsa da seyirci güçlü belden yukarısına rağmen Mermi'yi romantik bir rolde izlemeye hazır değildi.
Quand l'acteur interprétant Red McGibbon a été emprisonné pour communisme, Jack Dorso a tenté d'incarner Bullet en solo, mais le public n'était pas prêt à accepter Bullet comme héros romantique malgré son torse puissant.
Hazır ikimiz de paylaşma saatimizdeyken abaza heriflere saldıran geyik canavarından bahsedelim biraz.
Maintenant que nous avons eu notre moment De partage, nous allons voir ce que Notre cher monstre A contre les hommes.
Ee Aang, barıştıran yeteneklerini sınamaya hazır mısın?
Aang, tu es prêt à te servir de tes dons de pacifiste?
Sabahın yedisinde, istasyonu açtıklarında, sıranın en başında, hazırdım.
J'étais là quand ils ont ouvert. Le premier, à sept heures précises.
Meşgul birisiniz, ben de lafı dolaştıran biriyimdir. Bu yüzden bu konuşmayı hazırladım.
Vous êtes un homme pressé, et j'ai tendance à délirer, c'est pourquoi j'ai préparé cette déclaration.
Onları takip edeceğiz, bildiğiniz gibi onlara bu hazırlıkları yaptıran ve bütün takımın işe çıkmasına sebep olan bu ihbar bir yangın ihbarı değil.
Nous allons les suivre, et comme nous avons vu ce ne sont pas que les incendies qui les font se déplacer, car toute l'équipe est de sortie.
Onları aldıkça her seferinde önümde kişiye uzatacağım. Verdiğim kişi sıranın en önüne geçecek. Hazırız.
Quand je les ai, je les porte à la personne en face, cette personne en prend un, et le sort du paquet.
Daha sonra Interpol'e yardımları için övgüler yağdıran bir rapor hazırlarım.
J'écrirai ensuite un rapport faisant l'éloge d'Interpol.
Bahsettiğin köy, aslında birçok Avrupa devletine saldırıda bulunmaya hazırlanan teröristleri barındıran bir eğitim kampı.
Ce village était un camp d'entraînement terroriste qui prévoyait de renverser plusieurs Etats européens.
Sahte kaza raporunu hazırlayan yangın müfettişi. Bina yapım iznini rüşvetle onaylayan şehir planlamacısı. O hikâyeyi ortadan kaldıran gazeteci.
L'experte en incendie qui déclare un faux accident, l'employée de l'Urbanisme qui accorde le permis abusif, le journaliste d'investigation qui enterre son papier, le gosse de riche camé qui a servi de pigeon,
Seni kızdıran bu. Hayat çok kötü ve kendini buna hazırlamamıştın.
Le monde craint et t'as pas la parade.
Sıranın bana geleceğini anladım ve hazırlıklı olmak istedim.
J'allais y passer, je me suis préparé.
Önemli olan, sıran geldiğinde, buna hazır olabilecek misin?
Mais en fait, quand elle sera là, seras-tu prêt?
Sıran için hazır mısın, Anthony?
Tu es prêt pour ton tour, Anthony?
Yani, bir parçam, o pisliğin suratını yere yapıştıran yumruğu atıp çaresizce yere düşüşünü izlerken bundan haz aldı
Une part de moi a vraiment pris du plaisir à mettre son poing dans la figure de ce crétin et le regarder... s'écrouler par terre, KO.
Tüm hasılat rekoru kıran Hollywood filmlerinin hazır yemek restoranları ile bağlantısı vardır.
Tous les blockbusters hollywoodiens sont partenaires des fast-food.
Satış rekorları kıran albümler hazırlaman gerek sanıyordum.
Tu n'as pas un album à produire?
Gail, kadınlar genellikle alçak notalara inemezler. Ki bu, hazırlıklarda bitirici olan, jüriyi heyecanlandıran ve yarışmada onlara cidden zarar verebilecek bir şey.
Gail, les femmes ont de la difficulté à atteindre les notes basses, qui complètent les arrangements et impressionnent les juges, ce qui gâche leurs chances en compétition.
Bir dakika, ben dürüst bir lezbiyen çifte yardıma hazırdım. Yani seni kızdıran poliamori değil de dürüst olmamaları mı?
J'étais prêt à aider un honnête couple lesbien.
- Katılırken çok heyecan verici gelir ama aniden yukarıdasındır, gitmeye hazırsındır ve "Bu bağıran kim?" diye düşünürsün.
- Ça a l'air super quand tu signes pour, mais tout d'un coup, tu y es, prêt à sauter, et tu te dis, "Qui hurle?"
Ben çölde haykıran sesim, Rab'bin yolunu hazırlayan...
Je ne suis qu'une voix dans le désert préparant la voie pour le...
Biz de BlueBell olarak bu eski çiftimizi yâd etmek adına eskileri andıran bir kutlama hazırlığı yaparken gelin görün ki herkes en yeni çiftimiz hakkında konuşmak istiyor.
Tandis que Bluebell se prépare à remonter dans le temps pour célébrer notre vieux couple, tout le monde semble vouloir parler de la dernière nouvelle.
Umarım kıran kırana mücadeleye hazırsındır.
J'espère que vous en avez bien l'intention.
# "Ama bizi gönülden çağıran dostlarımız için, Biz hayatlarımızı feda etmeye hazırız." #
Du moment ou tout va bien.
Ama sende, merak uyandıran bir derinlik, bir hazır bulunma bir güç var. Bunun dışarı çıkmasına izin vermelisin.
Il y a une profondeur, une présence et une force chez toi qui sont très attachantes.
Aktarıcı'nın gösterdiği hiçbir şey kafamın içinde dur diye bağıran sese hazırlamamıştı beni.
Rien de ce que j'avais connu jusqu'ici, rien de ce que le Passeur m'avait montré ne m'avait préparé à ces voix qui hurlaient dans ma tête d'arrêter.
Ayrıca, haz uyandıran şeyler listenden birkaç şey silmiş olursun. Politikada hedef şeffaflık değil, kazanmak.
Exclure quelques points de votre liste de fantasmes, le but en politique, ce n'est pas la transparence, mais la victoire.
Yüksek Şatodaki Adam diye bilinen kişinin, ölümünden önce hazırladığı devlet karşıtı filmleri kaçıran şüphelileri tutuklamışsınız.
Nous comprenons que vous avez arrêté des suspects faisant circuler des films de contrebande subversifs. produit par un homme se surnommant le Maître du Haut Château avant sa mort.
İntikamın her şeyi bastıran ilkel bir zevk olduğunu biliyorum ama burada iş yapmak için hazırım.
Je comprends le plaisir viscéral que procure la vengeance, mais on peut faire affaire.
Hatta beni çok heyecanlandıran ve sonunda hazır hissettiğim bir pozisyona başvuracağım. Tamam, belki anı yaşamayı öğrenmeme yardım etmiş olabilirsin ama kendi yolumda yaşayacağım.
En fait, je vais postuler à un autre poste, là-bas qui me réjouis vraiment et pour lequel je me sens enfin prête et, tu m'as peut-être aidée à cueillir le jour, mais je le cueillerai à mon rythme, je te remercie.
Ama bu kısa sürede kısa pantolon ve kızları kaçıran yaka mendilleri içinde öğrendiğim bir şey varsa, o da daima, hazırlıklı olmak.
Mais s'il y a une chose que j'ai apprise de ma brève période en short et tour de cou repoussant les filles, c'est à "être prêt".

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]