Henüz çok erken перевод на французский
194 параллельный перевод
Henüz çok erken.
Non, pas à cette saison.
Henüz çok erken.
II est encore tôt.
Güzel bir akşam yemeği için henüz çok erken ama beni yoğun bir gece bekliyor.
Il est bien trop tôt pour les civilités mais j'ai une soirée chargée.
Kalkmak için henüz çok erken.
Il est trop tôt.
Kitaplarıma geri dönmeyi düşünmek için henüz çok erken.
Il est trop tôt pour moi de penser aux livres.
Reddediyorum efendim, henüz çok erken.
Je m'y oppose, c'est prématuré.
- Hayır, henüz çok erken.
- Non, c'est beaucoup trop tôt.
Kutlama yapmak için henüz çok erken sevgili Massimo.
Les félicitations sont prématurées, cher Massimo.
Bir şey söylemek için henüz çok erken.
Il est trop tôt pour se prononcer.
Fıstıklı dondurma! Bir şey olduğunu var saymak için henüz çok erken.
De la glace à la pistache.
Günlük yaşamında ona güvenmek için henüz çok erken olabilir.
Il est trop tôt pour qu'elle rentre chez elle.
Bu kadar kavga için henüz çok erken.
Déjà!
Kesin bir şey söylemek için henüz çok erken.
Dire que c'est cancéreux serait une conclusion hâtive.
Ama henüz çok erken.
C'est encore trop tôt.
- Henüz çok erken, gitme.
- Attends un peu.
Henüz çok erken.
C'est trop tôt.
- Henüz çok erken.
C'est trop tôt.
Sonuca varmak için henüz çok erken.
C'est trop tôt pour tirer des conclusions.
"Bunun için henüz çok erken değil mi?" dedim.
Moi : "Tu trouves pas qu'il est un peu tôt?"
Kesin sonuçlara varmak için henüz çok erken.
Il est bien trop tôt pour tirer de véritables conclusions.
- Henüz çok erken.
Trop tôt pour le dire.
Ne yazık ki, kontrolün kimde olduğunu söylemek için henüz çok erken. Ama risk almak istemiyoruz.
Il est trop tôt pour dire qui a le contrôle, mais nous ne voulons prendre aucun risque.
Henüz çok erken. Gelmemen gerek.
Tu es venue trop tôt.
Evlenmeyi istemek için henüz çok erken.
C'est trop tôt, je veux pas me marier.
Henüz çok erken, bayım. Hâlâ bulmacanın parçalarını bulmaya çalışıyoruz.
II est encore tôt, nous essayons d'avoir une idée d'ensemble.
Henüz çok erken.
Trop tôt, je vous dis
Henüz çok erken.
II est trop tôt.
Ama bir şey diyebilmek için henüz çok erken.
Mais il est trop tôt pour me faire une idée précise.
Onu mahkum etmek için henüz çok erken...
C'est trop tôt pour la condamner- -
Daha fazla bölüme ihtiyacın var... ve muhtemelen bir gösterim için henüz çok erken.
Il faut beaucoup plus d'images... et c'est certainement un peu prématuré d'organiser une projection.
Henüz çok erken.
C'est le début.
- Biliyorum ama henüz çok erken.
Je connais ses besoins et c'est trop tôt.
Ayrıca, eve gitmek için henüz çok erken.
Et il est bien trop tôt pour rentrer.
Ayrıca, eve gitmek için henüz çok erken.
Il est bien trop tôt pour rentrer.
Bu kararı vermek için henüz çok erken, efendim.
Il est un peu trop tôt pour l'affirmer, monsieur.
Olmaz, henüz çok erken.
C'est trop tôt.
Bir yanıtı tartışmak için henüz çok erken.
Il est trop tôt pour parler de représailles.
Henüz uyumak için çok erken.
Il est trop tôt pour dormir déjà.
- Henüz somut bir şey için çok erken.
- Rien de concret encore.
Henüz vakit çok erken.
C'est trop tôt.
Şey, uh... henüz sabahın çok erken bir vakti.
Il est encore très tôt.
Henüz ölmen için çok erken.
Tu ne vas pas mourir maintenant!
- Henüz bir şey söylemek için çok erken.
C'est trop tôt pour le dire.
Henüz bir şey söylemek için çok erken, ama dürüst olmak gerekirse kurtulamayabilir.
Il est encore tôt pour se prononcer, mais elle ne survivra peut-être pas.
Henüz California Jeoloji Çalışmaları Enstitüsü'nden bilgi almak için çok erken...
On attend des informations de l'Institut d'études géologiques de Californie...
Bir çok insan böyle bir krizden sonra tamamen iyileşir. Fakat, henüz erken.
Beaucoup de gens se remettent d'un accident vasculaire.
Eğer cesedi rahatsız ederseniz şerif yardımcısı dirilir diye düşünmüş. Henüz dirilmesi için çok erken.
Il voulait empêcher que le shérif ne ressuscite trop tôt.
Henüz çok erken.
C'est- - c'est encore trop tôt.
Henüz erken ama bilmiyorum. Çok hoş biri.
C'est un peu tôt... mais ça part bien.
Benim de bir - iki tane teorim var ama henüz teşhis için çok erken.
J'en ai quelques-unes moi-même, mais elles sont prématurées.
Henüz gelmedi. Daha çok erken.
Elle n'est pas là, il est trop tôt.
çok erken 73
erken 21
erkencisin 101
erken geldin 38
erkenden 22
erken mi geldim 16
erken kalkmışsın 34
erkencisiniz 19
erken döndün 21
henüz 162
erken 21
erkencisin 101
erken geldin 38
erkenden 22
erken mi geldim 16
erken kalkmışsın 34
erkencisiniz 19
erken döndün 21
henüz 162
henüz değil 1250
henüz bilmiyorum 200
henüz gelmedi 78
henüz yok 168
henüz bitmedi 76
henüz hazır değil 20
henüz erken 24
henüz hazır değilim 23
henüz olmaz 25
henüz bulamadım 17
henüz bilmiyorum 200
henüz gelmedi 78
henüz yok 168
henüz bitmedi 76
henüz hazır değil 20
henüz erken 24
henüz hazır değilim 23
henüz olmaz 25
henüz bulamadım 17