Iki üç перевод на французский
9,633 параллельный перевод
- İki üç tane oda var lan!
Il n'y a que quelques pièces.
Her taşra gazetesinde iki veya üç haber oluyor.
On compte deux ou trois articles dans chaque journal de province.
İki ya da üç gece önce başladı.
C'est ainsi depuis deux ou trois nuits.
Ezekiel, dişliyi saat iki yönünde çevir. ve sonra altın oran tarafından bölünmüş güneş döngüleri, piramidin yüksekliği Saat yönünün tersine üç kere!
Ezekiel, tourne l'engrenage deux fois dans le sens des aiguilles d'une montre puis les cycles du soleil divisés par rapport à lalumière, la hauteurde la pyramide... trois fois dans le sens inverse des aiguilles d'une montre.
"Arkadaşlarınla konuşuyorken, karar veremedim, " hangisi nedimen olsun, ben daha çok sevişmek istedim, " iki numara ile ya da üç numara, ya da her ikisiylede.
" Parlant de tes amies, je ne sais pas encore laquelle des demoiselles d'honneur, j'ai le plus envie de me taper, la numéro deux ou numéro trois, ou les deux.
Şehirdeki tüm suçluları her sokakta, her yerde iki ya da üç kere kontrol ettim.
Chaque, et je veux dire tout délinquant enregistré, dans chaque arrondissement et comté environnant a été double et triple vérifié.
Sawan'ın son gününde, iki dünya birbirine karıştığında Cadılar Bayramı gecesi üç çocuğu alırmış.
Le dernier jour de Sawan, lorsque la limite entre les deux mondes se dissout et elle revient à prendre de trois les enfants le soir d'Halloween.
On... dokuz, sekiz, yedi, altı, beş, dört, üç, iki, bir.
10... 9,8 7, 6,5,4 3,2 1.
Bir, iki, üç.
Un, deux, trois.
Ve bir, iki, üç.
Et un, deux, trois.
Bir, iki, üç. İşte böyle.
C'est cela.
Bir, iki, üç!
Un, deux. trois!
- Bir, iki, üç mü? - Yanlış!
- Un. deux, trois?
Yayının başlamasına son beş, dört, üç, iki...
En ondes dans cinq, quatre, trois, deux...
Cidden iki-üç kuruşunuza ihtiyacım olduğunu mu sanıyorsunuz?
J'ai pas besoin de votre petite monnaie.
Bir, iki, üç...
Allez.
Bir, iki, üç!
Une, deux... Trois!
Bir timsah, iki timsah, üç timsah dört timsah, beş timsah, altı timsah...
Un crocodile, deux crocodiles, trois crocodiles, quatre crocodiles, cinq crocodiles, six crocodiles.
Bir, iki, üç dört, beş altı, yedi...
Un, deux, trois...'... quatre, cinq...''... six, sept...'
Onunla sadece iki veya üç kez görüştüm ama hâlâ emin değilim Hannah.
Tu sais, je ne l'ai rencontré que deux ou trois fois, mais je ne suis pas vraiment sûre d'elle, Hannah.
üç. her iki topda aynı anda zemine değdi.
Un.. Deux.. Trois.
Günlük üç öğün, iki gün boyunca.
Trois repas par jour, pendant deux jours.
Beş, dört, üç, iki, bir.
Cinq, quatre, trois, deux, un.
Bir, iki, üç atla!
Un, deux, trois! On y va!
İki, üç...
Dans deux, trois...
- İki, üç düzine. Bu hafta sonuna.
En fin de semaine.
- Başla, iki, üç.
- Stop, deux, trois.
Bir, iki, üç, dört!
Un, deux, trois, quatre!
Bir, iki ve üç.
Un, deux et tres.
Bir, iki, üç. Ne?
Quoi?
- İki, üç!
Prenez ses pieds.
Ne? İki, üç...
Quoi?
Bir, iki, üç.
Un, deux, trois!
Sen de matematik biyologlarının bildikleri tek şeyin üç kurbağadan biri zıplarsa iki kurbağa kalır olduğunu söyledin. Çalıştım. Çok komik geldi.
C'est assez marrant, ça me ressemble vraiment.
Bir, iki, üç...
Un... Deux... Trois...
Bir, iki, üç...
Un, deux, trois...
Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on.
Un, deux, trois, quatre, cinq six, sept, huit, neuf, dix.
Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on on bir.
Un, deux trois, quatre, cinq, six, sept, huit, neuf, dix onze.
Kalkışa beş, dört, üç, iki, bir.
Dans cinq quatre, trois, deux, un.
Gül dediğin ölür ama nemli kokuşmuş bir kütük iki ya da üç büyülü yıl boyunca mantar çıkarmaya devam eder.
Les roses, ça meurt. Mais une bûche humide pourrissante vous fera des champignons pour deux ou trois années de rêve!
# Bir, iki, üç...
Un, deux, trois...
Ve bir, iki, üç...
Et un, deux... trois!
Bir, iki, üç, dört, beş...
Un, deux, trois, quatre, cinq.
İki veya üç gün ararlar sonra Munni, yetimhaneye yollanır.
Ils chercheront un jour ou deux... Puis ils enverront certainement Munni dans un orphelinat.
- İki sekreterim ve üç telefonum var.
J'ai deux secrétaires et trois téléphones.
Üç. Bir, iki, üç.
Un, deux et trois.
Tamam ; üç, iki, bir!
Trois, deux, un!
Şimdi yeterince matematik bildiğime göre üç adam dışarı gidiyor, iki adam içeri geliyor.
Maintenant... J'ai quelques notions de mathématiques. Trois hommes sortent, deux rentrent.
Bir, iki, üç.
1, 2, 3.
Birkaç kadeh içki içiyordum. Bir ya da iki, bilemedin üç. Gözünüzde canlandı mı?
Un soir d'été, j'avais un peu bu, peut-être deux ou trois verres, bref, vous voyez le tableau.
Başlamadan önce söylemek isterim ki, dünkü maçta olan olaylar için özür dilemeyeceğim. Wimbledon kortlarında, iki veya üç kişi arasında yaşanana şeyler onları ilgilendirir.
je tenais à dire que je n'allais pas m'excuser pour les incidents du match d'hier. ne regarde qu'elles.
üç gün sonra 30
ücretsiz 39
üçte 35
uçakla 22
uçuyorum 78
uçuyoruz 25
üç ay sonra 19
üçüncü gün 23
uçmak 22
üçüncüsü 82
ücretsiz 39
üçte 35
uçakla 22
uçuyorum 78
uçuyoruz 25
üç ay sonra 19
üçüncü gün 23
uçmak 22
üçüncüsü 82
uçuyor 28
uçaklar 26
uçakta 18
üçüncü katta 16
üçüncü olarak 17
üçüncü bölüm 16
uçuyorsun 16
ucuz kurtulduk 16
ucubeler 16
üçüncü kat 58
uçaklar 26
uçakta 18
üçüncü katta 16
üçüncü olarak 17
üçüncü bölüm 16
uçuyorsun 16
ucuz kurtulduk 16
ucubeler 16
üçüncü kat 58