Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ I ] / Imkan

Imkan перевод на французский

4,669 параллельный перевод
Görmemenize imkan yok.
Vous ne pouvez pas la manquer.
Ona Philip'i anlatmamın imkanı yok.
Je ne peu pas lui dire à propos de Philip.
Dediğim gibi, kabul etmeme imkan yok bir şekilde yukarıdakilerle bir bağlantı kurdun. Anlamıyorum.
Je n'ai d'autres choix que d'admettre qu'à quelque part, tu travailles d'une manière que je ne comprends pas.
Bu şekilde benimle geziye gitmenize imkan yok.
Ok, il n'y a aucune chance pour que vous veniez avec moi en tournée.
Bu köpeğin yalnız çalışıyor olmasına imkan yok.
C'est impossible que ce chien travaille tout seul.
Senin olduğunu bilmesine imkan ihtimal yok.
Il n'a aucun moyen de savoir que c'était vous.
Abel, sen buraya gelmeden biraz konuşma imkanımız oldu.
On a pu discuter un peu avant que tu arrives.
Onu duymama imkan yok bu yüzden beni hızlı sarsman lazım.
Il y 0 % de chance que j'écoute ça, donc tu dois me secouer fortement, tu sais.
DNA kodlu olduğu için bize kesintisiz kontrol imkanı tanıyacak.
Avec un codage ADN afin d'assurer un contrôle permanent.
Bize arınma imkanı verip ruhlarımızı temizledikleri için Tanrı Yeni Kurucu Babalar'ı kutsasın.
Bénissons les Nouveaux Pères Fondateurs de nous permettre de purger nos âmes.
Bilim, Yeryüzündeki tüm türlerden oluşan bu aile ağacını oluşturmamıza imkan vermiştir.
La science nous a permis de construire cet arbre généalogique pour toutes les formes de vie sur Terre.
Böyle bir şey size aylarca göze batmadan dolaşma imkanı verir.
Quelque chose de ce genre vous achètera des mois de tranquillité.
Kaldırım yanı sarıya boyanmamıştı. Oraya park etmenin yasak olduğunu bilmemin imkanı yoktu.
Le marquage au sol était effacé, je ne pouvais pas savoir qu'il était interdit de stationner.
Tuvalet için durabilme imkanımız var mı?
Est-ce qu'on peut arrêter pour aller aux toilettes?
- Shawn. Bu kadar aptal olmana imkan yok.
Vous ne pouvez pas être aussi bête.
Ruben'i zehirlemesine imkan yok.
Du calme, détective.
Dışarda birçok imkan var.
Il existe tant de possibilités.
.. ve dışarıda bir sürü imkan ve olasılık varken kim olmak istiyorsan olabileceğini söylemiştin. Kim olmak istiyorsan...
Mais, on peut devenir qui on veut, tout est possible.
Bu çocuğun orada yalnız olmasına imkan yok.
C'est impossible que ce garçon ait été seul là-bas.
Kargaşaya bulaşmayarak, Tywin Lannister'ın her cephede rakiplerini yenmesine imkan sağladınız.
En restant hors de la mêlée, vous avez autorisé Tywin Lannister de détruire ses rivaux sur tous les points de la boussole.
- Bilmenin imkanı yoktu.
Tu ne pouvais pas le prévoir.
Beni Bölge'nin dışına çıkarabilmemizin imkanı yok.
Impossible de me faire partir du quartier.
Bunun işe yaramasının imkanı yok.
[Gloussements] Pas possible que ça ait marché.
Elimizdeki paraya baktık, Emma ve benim seni daha fazla çalıştırmamızın imkanı yok.
Compte tenu de nos moyens, Emma et moi ne pouvons te garder.
Bu, böceklerin günümüzdekilere kıyasla çok daha fazla büyüyebilmelerine imkan sağladı.
Cela a permis aux insectes de grandir beaucoup plus qu'à l'heure actuelle. Comment?
Sahil şeritlerindeki şehirlerimizi sel altında bırakacak çevreyi yıkıma uğratacak ve beslenme imkanımızı yok edecek bir iklim bu.
un climat qui va noyer nos villes côtières et dévaster l'environnement et notre capacité à nous nourrir.
Okyanus olmadan, atmosferden CO2 yakalayıp mineral olarak depolamasına imkan yoktu.
Sans océan, elle n'a pas pu capturer le CO2 de l'atmosphère pour l'amasser sous forme minérale.
- Bu kesinlikle imkan dahilinde değil.
- Vous n'avez plus vraiment le choix.
Bunun annen olmasına imkan yok.
Ça ne peut pas être ta mère.
Bir hafta önce, kendine Bilmececi diyen bir suçlu, benim emrimdeyken bilgisayar sistemime erişim imkanı bulmayı başardı.
Il y a une semaine, alors qu'il travaillait sous mes ordres, un cloporte qui se fait appeler "Le Sphinx" est parvenu à s'introduire dans mon ordinateur.
Hem, tüyo cadı ve hayaletten geldiğinden bu küçük korkağın birisini öldürmesine imkan yok.
Vu que le tuyau vient d'une sorcière et d'un fantôme, Impossible que cette couille molle ait tué qui que ce soit.
Babamın da onlardan biri olmasına imkan yok.
C'est impossible qu'il ait pu être l'un des leurs.
Hadi ama. Bunu sormasının imkanı yok.
Jamais elle demanderait ça.
Hayır o adamları patlatmanın imkanı yoktu.
Non il est impossible que tu ais explosé ces personnes.
Burayı Clockwork olmadan terk etmiş olmasına imkan yok.
Elle n'aurait jamais quitté cet endroit sans Clockwork.
Bu tanıklık sayesinde Miguel Salazar'ı alaşağı etme imkanımız var. Bu sahilin en büyük uyuşturucu tedarikçilerinden biri.
Avec l'aide de son témoignage, on a une chance d'arrêter Miguel Salazar, l'un des plus gros vendeur de drogue sur cette côte.
Onu geçmemin imkanı yok.
Je ne peux pas surpasser ça.
Nikaragua'da beraber çalışma imkanımız olmuştu.
J'ai travaillé avec lui au Nicaragua.
- İmkanı yok.
- Impossible.
- İmkanı yok. - Suçu üstlen.
- Pas question de tout prendre.
Bizi bu boka sokan sensin. - İmkanı yok!
C'est toi qui nous a mis dans cette galère!
İmkanı yok, dostum!
Pas moyen, mec!
İmkanım olmadı.
J'étais à court.
İmkanı yok, sanmıyorum.
Il ne peut pas, non? Pas possible.
- İmkanı yok.
- Ce n'est pas possible.
Evet, "İmkanı olan herkesten, ihtiyacı olan herkese."
Oui, "De chacun selon ses moyens, à chacun selon ses besoins."
Natasha? İmkanı yok.
C'est pas possible!
- İmkanı yok.
- C'est impossible.
İmkanım olduğunda seni ararım.
Je t'appelle dès que je peux.
İmkanı yok. Yüce Tanrım.
Pas moyen.
Arthur bunu kaydetme imkanın var mı?
Arthur, une chance pour que tu ais enregistré ça?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]