Itiraz перевод на французский
5,992 параллельный перевод
- Harry itiraz etmezse.
Si Harry est d'accord?
- Bir itirazınız yoksa. - Tabi ki.
Si vous n'avez pas d'objections, bien entendu.
- Bilmiyorum. İnsanları çapraz sorguya alabildiğim ve bolca itiraz ediyorum diye bağırabileceğim başka bir iş var mı?
Est-ce qu'il y a un autre travail où je peux contre-interroger les gens et crier "objection" tout le temps?
Hatake'nin bu konuda bir itirazı varsa bana kendisi söyleyebilir. - Ne işe yaracaksa artık.
Si ça pose problème à Hatake, il n'a qu'à me le dire lui-même.
- Hiçbir itiraz istemiyorum.
Sans le moindre refus de ta part, jamais.
Ona itiraz edeceğim.
Je dois me le reprocher pour lui.
Şimdi, baban buna itiraz edebilmek için zor zamanlar geçirecek.
Maintenant, votre père aura du mal à remettre ça en cause.
Federal ajan benim güvenlik derecemin Whitaker davasında çalışmak için yeterli olmadığını söylüyor. Fischer da itiraz ediyor.
Il dit que je n'ai pas la bonne habilitation de sécurité pour l'affaire Whitaker, et Fischer montre le contraire.
Sempatime itirazınız mı var?
En appeler à ma sympathie?
Burada itiraz yok Bay Jane, hâkim yok, sadece dostça bir soruşturma.
Il n'y a pas d'objections ici, Aucun juge, juste une enquête amicale.
Hep bir ağızdan itiraz etmeyin.
Et personne ne me contredit?
Sanırım hepimiz bu noktada aynı hissediyoruz,... çünkü hiçbirimiz bu karara itiraz etmedik.
On est tous d'accord puisqu'on a pris la décision.
Komitenin bu önerisine itirazı olan var mı?
Cela ne signifie pas l'absence de débat en commission. Des objections?
Bu tuhaf bir itiraz oldu Bay Gardner, ama doğruydu.
C'est une drôle d'objection, M. Gardner, mais précise.
Yanlış ifade veriyor. Tahrik edici ve 12 farklı itiraz.
Déformation de témoignage et douze autres objections.
Lütfen, itiraz etme işini Bay Gardner'a bırakın.
Laissez Mr Gardner objecter.
Benim kararlarıma karşı itiraz olmayacak ve benim kanunlarımdan başka kanun olmayacak.
Il n'y aura aucune contestation de mes règles et il n'y aura d'autre loi que la mienne.
Vaiz, bu evliliğe itirazı olan var mı diye sordu ve görünürde yoktun.
- Et quand le prédicateur a dit, "Est-ce que quelqu'un a une objection?" Tu étais introuvable.
- Şimdi itiraz edebilir miyim?
- Est-ce que je peux dire quelque-chose? - Non.
- Vasiyete itiraz edecegim.
- Je vais contester ce testament.
- Bu jüri için itirazım yok Sayın Yargıç.
Pas d'objection pour ce juré, Votre Honneur
Sayın Yargıç, bu soruya itiraz ediyoruz.
Votre Honneur, nous objectons à cette question.
Sayın Yargıç, orası itiraz edecekleri yer değil.
Ils n'ont pas à objecter.
- Bu bir itiraz mı?
- C'est une objection?
Ben itiraz duymadım.
Je n'entends pas d'objection.
Sorgulamanın tümüne itiraz ediyorum.
J'objecte à tout votre voir-dire.
- Bayan Lockhart itiraz edemez.
Mme Lockhart ne peut pas objecter.
Bizim sorgulamamızda itirazınızı kabul etmişti.
Il a retenu votre objection durant notre interrogatoire.
Sayın Yargıç, bu itiraza itiraz ediyoruz.
Votre Honneur, nous nous opposons à cette objection.
İtiraz ediyorum!
Objection!
Babanla şu an görüşemezsin! İtiraz etme!
Tu peux pas voir Papa, n'insiste pas!
İtiraz davası açmış ama kaybetmiş.
L'a mal pris. A perdu la tête.
İtiraz ediyorum. "Cinayet" dediniz.
Objection. Vous avez dit "meurtre".
İtiraz etmedim çünkü kızıma yakın olabilecektim.
Je m'en fichais parce que je pouvais être proche d'elle.
İtiraz ediyorum.
Objection.
- İtiraz ediyorum, gerekçesi?
Okay, objection!
Karımı daha fazla utandırmamak için boşanma isteğine karşı itirazımı geri alıyorum.
Je retire mon objection à sa demande de divorce.
İtirazı olan var mı?
Des objections?
İtiraz ediyorum Sayın Yargıç. Belirsiz.
Objection, Votre Honneur.
İtirazınız kabul edildi.
Votre objection est retenue.
İtiraz ediyorum Sayın Yargıç. Hikayeyi çağrıştırıyor.
Objection, Votre Honneur.
İtiraz ediyorum, Sayın Yargıç.
Objection, Votre Honneur.
İtirazı bekliyordum.
J'attendais mon objection.
İtirazın not edildi yüzbaşı.
Objection notée, Lieutenant. - Elle y va.
İtiraz etmeden önce gerçekleri kabul et.
Avant que tu ne protestes, reconnais les faits.
İtiraz istemiyorum!
Pas de discussion!
Öyleyse Dr. Kehoe'nun rakamlarına bir itirazınız yok, öyle mi?
Euh, non, non.
- İtirazımız yok.
Pas d'objections.
-... habersiz hedef olabileceği de mümkün. - İtiraz ediyorum.
- dans un plan de trafic préparé par...
İtiraz ediyorum, söylenti.
Objection, rumeur.
İtiraz ediyorum, Sayın Yargıç,... bizim jürimizin bunu duyması gerekiyor.
Objection, Votre Honneur, notre jury devrait être autorisé à entendre cela.
itiraz yok 21
itiraz ediyorum 679
itirazı olan var mı 23
itirazım yok 18
itiraz etme 19
itiraz reddedildi 49
itirazın mı var 19
itiraz kabul edildi 45
itiraz ediyorum sayın yargıç 25
itirazı olan 21
itiraz ediyorum 679
itirazı olan var mı 23
itirazım yok 18
itiraz etme 19
itiraz reddedildi 49
itirazın mı var 19
itiraz kabul edildi 45
itiraz ediyorum sayın yargıç 25
itirazı olan 21
itiraf 19
itiraf et 188
itiraf edin 23
itiraf etti 36
itiraf edeyim 53
itiraf ediyorum 130
itiraf etmeliyim ki 124
itiraf etmeliyim 82
itiraf et 188
itiraf edin 23
itiraf etti 36
itiraf edeyim 53
itiraf ediyorum 130
itiraf etmeliyim ki 124
itiraf etmeliyim 82