Itirazım yok перевод на французский
286 параллельный перевод
Varlığına itirazım yok, yeter ki bizim işimizden uzak dursun.
Je n'ai rien contre sa présence tant qu'elle se tient à l'écart de nos petites affaires. Bien.
Katil bir hırsızın asılmasına itirazım yok.
Pendre un voleur et un assassin, d'accord...
Bunu bir itirazım yok Bay Davies. Harika bir mektup olabilir.
Cette lettre est peut-être très belle M.Davies...
Hayır, bir... bir itirazım yok.
Je n'ai pas d'objections.
Bir itirazım yok.
Je n'en ai pas.
Öldürülmeye bir itirazım yok ama bunu kuş kadar akıllı birinden duymak gücüme gidiyor.
Etre tué, passe encore, mais être mis au parfum par un putois!
Hayır, hiçbir itirazım yok.
Non, aucune objection.
Hiçbir itirazım yok.
D'une certaine façon.
Paraya bir itirazım yok.
Je n'ai rien contre l'argent.
- O halde itirazım yok.
- Alors pas d'objections.
Arkadaşıma ne söyleyeceğimi bilmek istemene itirazım yok.
Je n'ai pas d'objection à ce que tu saches ce que j'allais dire à mon amie.
Tabii kadınların kalçalarıyla düşünmelerine bir itirazım yok.
Les femmes pensent avec leur hanches.
- Hayır, hiçbir itirazım yok.
Aucune objection.
O sürüngeni yemeğe götürmene itirazım yok. Ama 6,60 dolar tutmak zorunda mı?
Tu peux inviter ce minable à déjeuner, mais pourquoi faut-il que ça coûte 6,60 $?
Er Brady'nin onursal ünvanına bir itirazım yok.
Je ne vois aucun inconvénient au titre honorifique de soldat Brady.
Yemin edebilirim. Tanrı için yemin etmeye itirazım yok.
Je peux affirmer mes dires en jurant devant Dieu.
Sahnede benimle ilgili şakalar yapılmasına pek bir itirazım yok.
Je veux bien qu'on fasse quelques plaisanteries sur moi.
Şöyle deki : "Başbakanım, bu kadar hasta ruhlu olmanıza itirazım yok."
Il lui a dit : "Chancelier, ce n'est pas tant votre goujaterie qui me choque."
Ağır işe itirazım yok ama bunu insan gibi konuşamaz mıyız?
Je demande que le traitement soit plus humain!
Duruşmaya katılamayacağım ve yargılamanın ben olmadan devam etmesine bir itirazım yok.
"Je ne peux pas participer à l'audience, " mais je vous donne mon accord pour que le procès continue.
Bir itirazım yok.
- Aucune objection.
Evde hiç oda yok, ama ahırda kalmak isteseniz itirazım yok.
Pas dans la maison. Vous pouvez coucher dans la grange.
Buna itirazım yok.
C'est parfait.
Bir itirazım yok, istediğini yapabilirsin.
C'est à vous de décider.
Kimsenin mutlu ya da neşeli olmasına itirazım yok. Ama belli bir düzen istiyorum.
J'admets qu'on soit gai, mais avec une certaine tenue!
Sizde ya da oğlunuzda dini anlamda eksiklik olmasına itirazım yok.
Je n'ai rien contre le fait que vous et votre fils ne soyez pas croyants.
Onun kullanmasına bir itirazım yok.
Je lui fais confiance.
Sizinle yumruklaşmaya bir itirazım yok.
On pourrait échanger quelques coups.
Hiçbir itirazım yok.
- Je n'ai rien contre.
Buna hiçbir itirazım yok.
Mais non, je n'ai rien contre.
Ve benim onunla parası için evlenmek istediğimi düşünebilir. llya Snegiryov... İtirazım yok...
Ilya Snegiryov Accord - - - -
İtirazım yok.
Je n'ai rien à en dire.
Hayır, tabii ki itirazımız yok.
- Non, aucune objection.
İtirazın yok umarım.
Vous n'y voyez pas d'objection?
İtirazım yok. Onunla istediğin kadar konuş.
Parlez tant que vous voudrez.
İtirazımız yok, Hakim Bey.
Nous n'avons pas d'objections.
Aslında, itiraz etmeye hakkım yok. Burada yabancı bir ülkedeyiz.
Vous êtes sur votre territoire.
- İtirazımız yok, değil mi?
- Quoi? - Tu es d'accord?
İtirazım yok.
D'accord.
Teyze'nin yaşının küçük olmasına bir itirazım yok, ama niye bir teyze, yaşı ne olursa olsun, kendi yeğenine amca diye hitap eder, işte bunu anlayamıyorum.
Mlle Cécilia Cardew.
Bir itirazım yok.
Ça ne m'ennuie pas.
Sanırım buna bir itirazın yok.
Vous n'y voyez pas d'objection?
İtirazın mı var? Hayır, silahlarınızı bırakırsanız sorun yok.
Non, dès que vous aurez remis vos armes.
Sorumuz ve itirazımız yok.
Pas de questions, pas d'objections.
Oh. İtirazım yok.
Non, ça m'est égal.
İtirazımız yok.
Nous n'avons pas d'objection.
- Yüzbaşı Shattuck'açılış konuşmasındaki sinsi taktiğin ön yargı yaratmamasını diliyorum, İtirazımız yok.
Du moment que la cour reconnaît une tentative sournoise de créer un préjudice, je n'y vois pas d'objections.
Buna hiç itirazımız yok.
Nous n'avons pas d'objection.
İtirazım yok.
Je n'y fais aucune objection.
İtirazım yok.
Pas d'objection.
Kasadan bir milyon dolar almaya itirazımız yok.
On veut bien dérober un million en or dans ce coffre.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yoksa ben 17
yok mu 410
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok canım 523
yok birşey 158
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa o 24
yok etmek 16
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65
yok musun 43
yoksa ne 75
yok et 47
yok yahu 26
yoksa o 24
yok etmek 16
yoksa seni öldürürüm 37
yok hayır 73
yok efendim 65