Itiraz yok перевод на французский
493 параллельный перевод
Neden askerlere itiraz yok?
Pourquoi ne faites-vous pas appel aux soldats?
Ve benim onunla parası için evlenmek istediğimi düşünebilir. llya Snegiryov... İtirazım yok...
Ilya Snegiryov Accord - - - -
İtirazım yok.
Je n'ai rien à en dire.
- İtiraz ediyorum. Artık iş konuşmak yok.
- Je regrette, plus de travail.
Hayır, tabii ki itirazımız yok.
- Non, aucune objection.
Soru yok, itiraz da yok. Kabul ediver.
Pas de questions, ni de mais, acceptez juste le prêt.
İtirazın yok umarım.
Vous n'y voyez pas d'objection?
Varlığına itirazım yok, yeter ki bizim işimizden uzak dursun.
Je n'ai rien contre sa présence tant qu'elle se tient à l'écart de nos petites affaires. Bien.
Katil bir hırsızın asılmasına itirazım yok.
Pendre un voleur et un assassin, d'accord...
Bunu bir itirazım yok Bay Davies. Harika bir mektup olabilir.
Cette lettre est peut-être très belle M.Davies...
İtirazım yok. Onunla istediğin kadar konuş.
Parlez tant que vous voudrez.
- İtirazın yok mu?
Pas d'objection?
Deniz Kuvvetleri'nin bir itirazı yoksa benim de yok.
Je n'y vois pas d'objection si la marine est d'accord.
Hayır, bir... bir itirazım yok.
Je n'ai pas d'objections.
Bir itirazım yok.
Je n'en ai pas.
Öldürülmeye bir itirazım yok ama bunu kuş kadar akıllı birinden duymak gücüme gidiyor.
Etre tué, passe encore, mais être mis au parfum par un putois!
İtiraz yok beyefendi :
Ne discutez pas.
Hayır, hiçbir itirazım yok.
Non, aucune objection.
Hiçbir itirazım yok.
D'une certaine façon.
İtiraz yok. Bir siville konuşuyorsun.
- Pas de discussion, je suis un civil.
İtirazımız yok, Hakim Bey.
Nous n'avons pas d'objections.
Aslında, itiraz etmeye hakkım yok. Burada yabancı bir ülkedeyiz.
Vous êtes sur votre territoire.
İtiraz yok.
Je ne discute pas.
Buna bir itirazın yok, değil mi?
Ça ne t'ennuie pas, n'est-ce pas?
Karara itiraz etmediğimi düşünme ama inatçı olmakta ısrarlıysan yapacak bir şeyim yok.
Je ne dis pas que je n'ai pas argumenté... mais si vous restez obstiné, je ne pourrais plus rien faire.
Senin zengin olmaya itirazın yok, değil mi?
Tu n'as rien contre l'idee d'etre riche?
- İtirazımız yok, değil mi?
- Quoi? - Tu es d'accord?
İtirazım yok.
D'accord.
Paraya bir itirazım yok.
Je n'ai rien contre l'argent.
- O halde itirazım yok.
- Alors pas d'objections.
Teyze'nin yaşının küçük olmasına bir itirazım yok, ama niye bir teyze, yaşı ne olursa olsun, kendi yeğenine amca diye hitap eder, işte bunu anlayamıyorum.
Mlle Cécilia Cardew.
Bir itirazım yok.
Ça ne m'ennuie pas.
- Buna hakkınız yok. - İtiraz reddedildi.
Vous n'avez pas le droit...
Arkadaşıma ne söyleyeceğimi bilmek istemene itirazım yok.
Je n'ai pas d'objection à ce que tu saches ce que j'allais dire à mon amie.
Sanırım buna bir itirazın yok.
Vous n'y voyez pas d'objection?
İtirazın mı var? Hayır, silahlarınızı bırakırsanız sorun yok.
Non, dès que vous aurez remis vos armes.
İtiraz reddedildi. Başka sorum yok.
Vous avez parlé de correction, et nous découvrons qu'il ne s'agit que d'un coup.
Tabii kadınların kalçalarıyla düşünmelerine bir itirazım yok.
Les femmes pensent avec leur hanches.
- Hayır, hiçbir itirazım yok.
Aucune objection.
İtiraz yok.
et puis maintenant pas d'histoire, hein!
O sürüngeni yemeğe götürmene itirazım yok. Ama 6,60 dolar tutmak zorunda mı?
Tu peux inviter ce minable à déjeuner, mais pourquoi faut-il que ça coûte 6,60 $?
Sorumuz ve itirazımız yok.
Pas de questions, pas d'objections.
Savunma makamının itirazı yok.
La défense n'a aucune objection.
Oh. İtirazım yok.
Non, ça m'est égal.
İtirazımız yok.
Nous n'avons pas d'objection.
Er Brady'nin onursal ünvanına bir itirazım yok.
Je ne vois aucun inconvénient au titre honorifique de soldat Brady.
Avukat kutsal kitabı kullanarak sanık için bir avantaj sağlayacaksa iddia makamının bir itirazı yok.
Si mon collègue peut plaider en faveur de l'accusé en se référant aux Saintes Ecritures, l'accusation ne trouvera rien à redire. Bien.
Yemin edebilirim. Tanrı için yemin etmeye itirazım yok.
Je peux affirmer mes dires en jurant devant Dieu.
Sahnede benimle ilgili şakalar yapılmasına pek bir itirazım yok.
Je veux bien qu'on fasse quelques plaisanteries sur moi.
İtiraz yok.
Ne discutez pas.
- Yüzbaşı Shattuck'açılış konuşmasındaki sinsi taktiğin ön yargı yaratmamasını diliyorum, İtirazımız yok.
Du moment que la cour reconnaît une tentative sournoise de créer un préjudice, je n'y vois pas d'objections.
yoko 23
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yokohama 35
yok artık 174
yokum 65
yok ya 124
yoksa 930
yok öyle bir şey 68
yoksa sen 40
yok ol 36
yok mu 410
yoksa ben 17
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok ki 29
yok daha neler 57
yoktur 42
yok birşey 158
yok canım 523
yoksa ne olur 26
yok bişey 18
yok oldu 57
yoktu 131
yok bir şey 967
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65
yoksa ne 75
yok musun 43
yok et 47
yok yahu 26
yoksa seni öldürürüm 37
yoksa o 24
yok etmek 16
yok hayır 73
yok efendim 65