Kutsal перевод на французский
10,696 параллельный перевод
Kutsal bitkiler mi?
Des plantes sacrées?
Bu ormandaki tek kutsal şey benim!
Il n'y a que moi qui suis sacré, dans cette jungle!
Beytüllahim'e giden kutsal yolu bulmuş olan Doğu'nun bilgeleri.
Ô saints Rois mages qui, venus d'Orient, avez trouvé le saint chemin qui mène à Bethléem,
Kutsal Ruh ve tüm kutsanmış Baş melekler Melekler ve Tanrı'nın Azizleri gelin.
Viens Esprit Saint et tous les archanges bénis, Les Anges, et les Saints de Dieu, priez pour moi, pauvre pécheur,
Amacımız çok kutsal, biliyorsun.
Tu sais que notre cause est noble.
Kutsal kitabın hangi bölümünde yazıyor bu?
De quelle partie du script ça vient?
Kutsal toprakları ziyaret ettiğiniz için teşekkürler Binbaşı.
Merci pour cette petite visite, major.
Bu bizim içi gayet kutsal bir yemin, yani...
Ouais, c'est plutot serieux comme signe entre nous... donc..
Bu bir genetik bilimcinin Kutsal Kase'si bir mesaj DNA'larına şifrelenmiş
C'est le Saint-Graal du généticien, un message encodé dans leur ADN.
- Öyleyse, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına seni vaftiz ediyorum.
Alors au nom du Père et du Fils et du Saint Esprit, je te baptise.
Bunlar Kutsal Ruh'un eseri.
C'est le travail de l'Esprit Saint.
Ben, Tanrı adamıyım ama kutsal kitaplarda İsa'nın adını görmedim.
Je suis un homme de Dieu, mais je ne reconnais pas ce nom Jésus provenant des écritures.
- Yüreğinde ne var ki, Ananias, sana Kutsal Ruh'a yalan söylettiriyor. - Ne?
Ce qui est dans votre coeur, Ananias, vous fait trouver l'Esprit Saint?
Bunu bana Kutsal Ruh söyledi.
L'Esprit Saint me l'a dit.
Kutsal Ana, bizi koruması için meleklerini gönder.
Sainte Mère, envoie les anges pour nous défendre.
Bütün kutsal meleklerini...
Tous les anges saints, les arch...
Operasyonlarını Prag'a taşımak istediklerine inanmak için bazı nedenlerimiz var ; ... ki anladığım kadarıyla Macaristan'da değil, aslına bakılırsa Çek Cumhuriyeti'nin başkenti, aynı zamanda,... Kutsal Roma İmparatorluğu'nun tarihsel merkezi olan Prag.
Nous avons des raisons de croire qu'ils essaient d'étendre leurs opérations jusqu'à Prague, qui comme je le comprends, n'est pas en Hongrie, mais est en fait la capitale de la République Tchèque ainsi que le siège historique du Saint-Empire Romain.
Herneyse, ben de tam kutsal olayları google'luyordum ve merak ettim.
Bref, j'étais assis ici à googler sur les évènements célestes d'aujourd'hui, et j'étais curieux.
Geri kalan bütün işleri, müttefikimiz olan "Kutsal Kalp" birliği yaptı.
Nos alliés du culte de l'Ordre du Sacré-Coeur ont fait le reste.
Ama, senin kutsal savaşında yardım edecek kadar iyiler de, sadece benim için iyi değiller, öyle mi?
Ils sont assez bien pour t'aider dans ta guerre sainte, mais pas assez bien pour moi?
Teşekkür ederim hanımefendi ama oradaki kutsal varlık ve ben... çoktan planımızı yaptık.
Merci, Madame, mais cette créature céleste - et j'ai déjà des plans...
Daha başka ne kadar kimliği var bilmenin yolu yok ama Theo Noble ile harika bir kılıf hayatı vardı ve bence ailesini çok kutsal görüyordu bu yüzden bu kimlikle hiç cinayet işlemedi ve ailesini yok etmeye zorladığımızda, bu onun güvenlik ağını yok etti.
Impossible de savoir combien d'autres identités il a, mais avec Theo Noble, il avait la parfaite couverture, il a vu sa famille comme sacro-sainte, c'est pourquoi il n'a jamais tué avec cette identité, et quand on l'a forcé à détruire sa famille, on lui a pris son filet de sécurité.
Koparmissin ettigin kutsal yeminlerini. Görüyorsun ki simdi kalmiyor hiçbir sey her zaman ve daima.
Tes voeux sacrés que tu as rompus, et maintenant tu vois que rien ne dure pour toujours et à jamais.
İsrail'in en kutsal yerlerinden birinde silahını kullandın.
Tu as vidé ton chargeur dans un des plus sacrés sites en Israël...
Lütfen. Tanrı'ya ve bütün kutsal şeylerin üzerine yemin ederim ki masumum.
S'il vous plait, je jure devant Dieu et par tout ce qui est saint, je suis innocent.
İnan bana, benim hayatıma karışmak istemezsin. Bu çok yorucu. Evilik kutsal birşey.
Crois moi, tu veux pas voir ce monde.
Merhamet dolu kutsal Meryem.
Ave Maria, gratia plena
Çünkü sen ve ben kutsal emanetlerin saklandığı sandık hakkındaki planları görüşeceğiz.
Parce que vous et moi sont en place pour revoir les plans pour ce nouveau reliquaire
İngiliz askerleri ve memurları Manhattan'ı doldurmuştu. Ve kutsal topraklardaki kadınlardan zevklerini gideriyorlardı.
Soldats britanniques et les officiers ont rempli Manhattan et a pris leurs plaisirs avec les femmes dans Terre Sacrée.
"Baba, oğul, kutsal ruh" gibi mi?
Comme le Père, le Fils et le Saint Esprit?
Tamam, git de kendini haça çivile ve orada kutsal hissederken bu görev gücü kapatılacağı için kaç kişinin öleceğini ve Reddington listesindeki hayvanların dışarıda beslendiklerini düşün.
Donc, tu vas de l'avant en te clouant sur une croix, et pendant que tu es là-haut te sentant sanctifiée, imagine combien de personnes vont mourir parce que cette unité va disparaître et que tous ces animaux sur la liste de Reddington sont lâchés dans la nature.
Bu kutsal kurallara karşı.
C'est une violation du code d'honneur.
Biraz kutsal su, adaçayı, sirke ve birkaç başka şey.
C'est de l'eau bénite, de la sauge, du vinaigre et deux ou trois autres trucs.
Bu da suyu o kadar kutsal yapıyor işte. Böyle şeylere inanıyorsan elbette.
C'est presque aussi sacré que l'eau bénite, si tu crois à ce genre de choses.
Kutsal kitapta bu kadar çekici değildin sen.
Tu n'étais pas aussi sexy dans le livre ( la bible ).
Kutsal kitapta böyle yazılı.
C'est ce que disent les Écritures.
Kutsal Kitap ta iyileştirmek ve öldürmek için... zaman var diyorsun.
Dans le livre saint, Tu dis qu'il y a un temps pour guérir... Et un temps pour tuer.
Kutsal ailemize danışmadan bir iş yapmak için daha fazla şeye ihtiyacı vardı zaten. Tabii ya.
- Cora n'a pas pu venir.
Çok sevilenler, burada Tanrı'nın gözü önünde ve cemaatin karşısında bu erkek ve kadını kutsal evlilik bağıyla birleştirmek için toplandık. Evlilik, Tanrı'nın bahşettiği şerefli bir müessesedir insanın masumiyeti sırasında oluşmuştur ve bu sebeple kimse tarafından düşüncesizce, hafifçe veya ahlaksızca ele alınmamalıdır.
Mes chers amis, nous sommes réunis ici devant Dieu et devant cette assemblée pour unir cet homme et cette femme par les liens sacrés du mariage, institués par Dieu du temps de l'innocence de l'homme, et qui ne doivent donc pas
Kutsal eğlence üçlüsü.
La Sainte-Trinité de la fête!
Günah ve günahı çağıran durumlardan senin kutsal gücüne sığınıyorum.
Et je vais essayer, avec l'aide de votre grâce, de ne plus pécher, et d'éviter les tentations.
Ben de tüm günahlarını baba, oğul ve kutsal ruh adına bağışlıyorum.
Au nom du père, du fils, et du saint esprit.
Yani fabrika kutsal topraklar üzerine kurulu.
Donc l'usine a été construite sur une terre sacrée.
Yani katil yeni saklanma yerinin kutsal toprak olmasını ister.
Ce qui veut dire que le tueur voudrait sa nouvelle planque sur une terre sainte
Sapa, terk edilmiş ve kutsal bir yer bulmamız gerekiyordu.
Donc on devait trouver un endroit qui soit reculé, abandonné et sacré.
Bu Flender denen adam bir tören yaptığını düşünüyorsa silahını da kutsal kabul edecektir.
Si cet homme Flender, avait l'impression d'exécuter un rituel, alors il considère cette arme comme sacrée.
Orası Choctaw kabilesinin mezarlığı, kutsal.
C'est un cimetière choctaw. Il est sacré.
"Sebt gününü hatırında tut ve onu kutsal kıl."
Souviens-toi du sabbat pour le sanctifier.
Evet hayatım ve genelde bunun kutsal olarak kalmasını isterim ama John'da beni kendine çeken bir şey var bu yüzden de seni bu akşam azad ediyorum.
Oui, et habituellement, elle est sacrée pour moi. Mais il a quelque chose chez lui qui m'attire. En conséquence, je te libère de ton engagement.
Kutsal papaz elbisesi içinde huzura erdi.
Il a trouvé la paix dans l'habit sacramentel.
Kelt Rahipleri için kutsal bir toplanma yeri.
Un lieu de réunion sacré pour les Druides Celtiques.
kutsal kase 23
kutsal ruh 32
kutsal babamız 19
kutsal isa 22
kutsal bok 19
kutsal kan 19
kutsal meryem 64
kutsal kitap 17
kutsal bakire 17
kutsal ruh 32
kutsal babamız 19
kutsal isa 22
kutsal bok 19
kutsal kan 19
kutsal meryem 64
kutsal kitap 17
kutsal bakire 17