Oraya bak перевод на французский
776 параллельный перевод
İhtiyarın oraya bak.
Et va voir chez grand-père.
Oraya bak.
Regarde...
Ben oraya bakayım. Sen şuraya bak.
Je cherche ici, toi, tu cherches là.
İşte oraya bakın babam.
Regardez là-bas. C'est papa.
Böyle bağırmayı kes ve nereye gidiyorsun oraya bak.
Arrête de brailler et regarde où tu vas!
Oraya bakıyorum, ama ektiğim patatesleri göremiyorum.
Je regarde autour de moi... et je ne vois plus la patate que je plante.
Oraya bak.
Regarde-là.
- Bob, oraya bak.
- Va voir là-haut.
Nehrin oraya bak. Sandalda mı?
Va voir s'il y a quelqu'un sur la rivière.
Oraya bakın!
Regardez, là!
Tamam, Georgie, oraya bak?
- Jirkà! Regardes! Là haut!
Oraya bakın.
Regardez là-bas, comme si vous voyiez...
Oraya bak.
Regarde!
Oraya bak, Zeb. İşte sana kanun.
Il y a des lois, ici.
Oraya bak!
Vise les amoureux! Allons-nous-en.
Essie, sen oraya bak.
Essie, regarde par là.
Oraya bak.
Regardez, là!
Sen oraya bak.
- Oui. Jetez un coup d'œil là-bas.
Oraya bak.
Regarde par là-bas.
Oraya bak.
C'est ça qu'il faut regarder.
Oraya bakın.
Regardez ça.
Oraya bak.
Regarde ça.
- Oraya bak... O binayı görüyor musun?
Tu vois ce bâtiment là-bas?
Bizim gidip bir yer bulmamız oraya bakıp size durumu bildirmemiz gerekli.
Notre boulot, c'est d'étudier la situation en un point donné.
Teğmenim, oraya bakın. Oradaki Teğmen Ottolenghi.
Mon lieutenant, regardez le quatrième, c'est le lieutenant Ottolenghi.
Bana ters bakıp oraya kimseyi sokmadığını söyledi.
Il a répondu qu'il ne le permettait à personne.
Oraya dönüp onların filmlerinden biri olup olmadığına bakıver.
Retournez voir si ce film est à eux.
- Burada duramazsın. - Biliyorum, ama nereye gideyim? - Bak, oraya çık.
Vous ne pouvez ni partir ni rester ici.
Bak buraya, sürücü, bu arabayı Lordsburg'e gitmek üzere yola çıkardın ve oraya vardırmak da görevindir!
Conducteur, vous ètes parti pour Lordsburg et vous devez y arriver!
Talihsizliğe bakın ki, elinizi oraya koymuş olmalısınız.
Malheureusement, vous deviez avoir votre main là-dedans.
Oraya iyice bak. Orası seni sevdiğimi anladığım yerdi.
Regardez-le bien car c'est là que j'ai su que je vous aimais.
Oraya o bakıyor.
Il garde le chalet.
Bana söylediğiniz gibi, Bay Evans, bir aydır birçok kişiyle konuştum. Bir bakıma, isteksizce oradan oraya sürüklenerek.
Comme vous me l'avez dit, j'ai lancé des jalons, sans trop insister.
Bu gece oraya gidebilirim bak.
J'irai ce soir, peut-être. Ça me manque.
Bak, Ona birşey olmasını istemiyorsan Bize oyun oynamadan, doğruca paraların olduğu yere götüreceksin günlerce tepelerde oradan oraya boşuna dolaştırmadan.
Si tu sais qu'elle court un risque, au cas où tu ferais le malin, tu nous conduiras directement au fric au lieu de nous balader.
Bak yine girdi oraya. Ne var orada, kız arkadaş falan mı?
Qu'y a-t-il là-dessous?
Oraya dikkatlice bak ve kararını ver ya da toplum kurallarını sadakatle uygulamada dikkatsizlik yapmayın.
Regardez bien, et décidez si vous voulez respecter les règles de notre société.
Bakın, Bligh'ın çoktan ulaştığını düşünürsek biz oraya gittiğimizde dava çoktan görülmüş ve Bligh aklanmış olacaktır.
Certainement.
- Neye bakıyorsun? - Oraya.
- Que regardez-vous?
Bak, Keely and Mitch toplantı için şuanda ofisimdeler oraya gelecekmisiniz, gelmeyecekmisiniz?
J'ai convoqué le conseil à mon bureau. Keely et Mitchell y sont déjà. Tu veux venir, oui ou non?
Bak, ben oraya yalnız gidemem.
Je ne peux pas y arriver seul
Evet, efendim. Bak oraya.
Regardez.
Oraya git, şu kapıya bak.
Vas-y et ouvre la porte!
Teğmen, Enterprise'a iki mesaj geldi ve görünüşe bakılırsa Cestus III'den - Enterprise'in oraya gitmesini ve ekibimin aşağıya ışınlanmasını talep ediyor.
L'Enterprise a reçu deux messages, ostensiblement de Cestus III, nous demandant de nous y diriger et d'envoyer une équipe en surface.
Bak, Ichi. Oraya vardığımızda sadece bir kenarda bekle.
C'est à moi de faire le travail.
Hayır, oraya bak!
He, la, regardez!
Karanlık basmadan oraya gitmeye bak.
Arrivez là-bas avant la nuit!
- Oraya aşağıya bak.?
- Regarde, en bas.
Bak şurada raf var, oraya her şeyi koyabilirsin.
Vous avez une étagère, ici. Il y a beaucoup de place.
Oraya bakın.
Attention.
Bak hele! 2.5 verin, atayım sizi oraya!
- Je vous emporterai là pour deux et demi de Lire.
oraya bakın 20
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
bakın 5588
bakin 38
baker 135
bakalım 1238
bakersfield 28
bakar mısınız 174
bakıyorum 163
bakire 33
bakarım 81
bakma 203
baktım 85
bakire misin 19
bak sen 266
baksana 1623
bakarız 131
bak ne diyeceğim 537
bakan 73
bakacağım 88
bakar mısın 103
baktım 85
bakire misin 19
bak sen 266
baksana 1623
bakarız 131
bak ne diyeceğim 537
bakan 73
bakacağım 88
bakar mısın 103
bakalım neler olacak 16
bakmadım 27
bakın kim gelmiş 88
bak ne buldum 97
bakalım ne olacak 31
bak baba 73
bakayım 533
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40
bakmadım 27
bakın kim gelmiş 88
bak ne buldum 97
bakalım ne olacak 31
bak baba 73
bakayım 533
bakmak yok 20
bakire meryem 30
bakın şimdi 40