Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → французский / [ T ] / Tabiî

Tabiî перевод на французский

107,975 параллельный перевод
Yani kızmıştı tabii.
Non. Il était furax.
Bana bira getirir misin? Tabii.
- Tu me ramènes une bière?
Tabii sorabilirsin. Bu yüzden buradayım.
Je suis venu pour ça :
Tabii ki olur.
Bien sûr.
Tabii.
Bien sûr.
Bana uyar. Tabii ki.
D'accord, ça me va.
Hatun orada olursa tabii.
Si elle est présente.
Tabii. Kusura bakmayın. Ne alakası var pek anlamadım...
Désolé, mais... je vois pas ce que ça a à voir avec...
Tabii, biraz bekleyin lütfen. Aktarıyorum.
Un petit instant, je transfère votre appel.
Kaybetti ve herkesin ortasında idam edildi ama, tarih mahkemesinde kazandığını savunabilirsin tabii.
Même s'il a perdu et a été décapité. Mais on peut dire qu'il a gagné sa place dans l'Histoire.
Tabii, alev kafalı şeytan ve onun gibi şeyler yüzünden karanlık sanat esprilerine doymuşsunuzdur siz.
Je vois, vous en avez sûrement assez des blagues sur la magie noire, entre le démon à tête de feu et tout ça.
- Güvenirsin tabii.
Bien sûr que oui.
Patlayıcı kullanılırsa başka tabii.
À moins qu'ils utilisent des explosifs.
- Güçlenmiş Cal ile dövüşmediniz tabii.
- Vous n'avez pas combattu super-Cal. -... changements d'humeur.
- Tabii, tabii, doğru ya.
C'est vrai.
Yani, tabii ki bir mühendissin, zeki birisin ve için güzel.
Bien sûr, tu es ingénieur, et tu es intelligent, et... tu es génial à l'intérieur.
- Tabii ki bir şartı var. Senato komite duruşmasından başlayarak tam kapsamlı bir soruşturma olacak.
Une enquête complète va être lancée, à commencer par une audience devant un comité sénatorial.
Tabii.
D'accord.
- Tabii, ölmeye hazırız biz. - Hayır!
Eh bien, nous sommes prêts à mourir.
Okuduğumdan değil tabii!
Je n'en ai pas lu!
- Hayır, tabii ki canlı değil.
Arrête.
O şey burada olmak zorunda mı? Tabii ki hayır.
- Cette chose doit rester là?
Yani, havada durdurulma olayını saymazsan tabii.
À part bien sûr le fait - de s'arrêter en plein vol.
Haklıydı tabii.
- Mack avait raison.
Jemma ve tabii ki Daisy.
Jemma et, bien sûr, Daisy.
Aşağıdaki Daisy'leri basitçe ara ve yok et şeklinde programlayabilir misin? - Tabii ki.
Tu peux programmer la flotte de Daisy en bas avec une auto-destruction basique?
Yani, istedim tabii.
Enfin, oui.
Tabii ki bitirmişsin.
Bien sûr tu l'as fini.
Tabii, öyle yapmasak daha iyi.
C'est mieux ainsi.
Hydra'nın içinden biri yapmadıysa tabii.
- Exactement. À moins que quelqu'un d'Hydra l'ait fournie.
Tabii ki yaptım ama Aida şimdiye kadar fark etmiştir.
Bien sûr, mais Aida a déjà dû la découvrir.
- Kimlik. - Tabii.
Badge.
Artık bizden biri değilsen tabii.
A moins, bien sûr, que vous ne soyez l'une des nôtres maintenant.
- Tabii, ne demek. - Teşekkür ederim.
- Bien sûr, pas de problème.
Tabii ya.
C'est vrai.
Birbirimize bağlı olduğumuz için yaptığımı düşünmek istiyorum ama onun adına konuşamam tabii.
J'aime à penser qu'on tissait des liens, mais je ne veux pas parler à sa place.
Bana söylemediğin bir şey varsa başka tabii.
À moins que tu ne me caches quelque chose.
Tabii, çünkü sen hiç robot gibi değilsin. Öyle mi?
Ouais, parce que t'es pas robotique.
Bu zorunlu. Jeffery Mace'in, cesedini neden kemikleri kırılmış hâlde sahilde bulduğumu aşağı yukarı 50 kelime ile açıklayabilirsen başka tabii.
À moins que tu ne puisses m'expliquer en moins de 50 mots pourquoi j'ai trouvé le corps de Jeffrey Mace échoué sur la plage avec ses os en morceaux, quelques jours après avoir trouvé cette base en feu,
Yani eğer, zamanın ruhuyla ilgiliysen tabii.
Evidemment si tu t'intéresses à l'âme du temps.
Yani bir - iki paragrafla tabii vaısınız.
Vous êtes évidemment mentionné dans 2,3 paragraphes.
Tabii bunlar fotoğraf, orijinalleıı'çok farklı.
Là, que des photos, les originaux sont bien mieux.
Yusuflan da bahsediyor tabii.
Il parle aussi de Yusuf bien sûr.
Sever tabii.
Bien sûr.
Yani öyle değil, tabii de...
Non ce n'est pas œ, mais...
Tabii ya.
Eh bien sûr.
Tabii ediyorlardı.
Bien sûr.
İngiltere'ye kaçmak kolay tabii.
C'est facile de s'enfuir en Angleterre.
- Tabii, hemen geliyor.
{ la vient.
Tabii ki.
Bien sûr.
- Zayıf noktası bu. - Evet, tabii.
- C'est sa faiblesse.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]